randevu, 18

2.2K 198 745
                                    

Taehyung, seokjin'i arkasında bıraktığı andan beri gülümsüyordu. Onunla iki saat sonra rendavuya çıkacak olmak, mutlu etmişti. Saatlerdir sadece gülümsüyor ve içi içine sığmıyordu. Jimin, onun bu kadar mutlu olmasına sevinmişti. Belli ki alfa ile aralarında güzel geçen şeyler olmuştu. Bu durum jimin'i mutlu etmişti.

"Neden ceza hukuku konusuna bakıp sırıtıyorsun?" Taehyung, jimin'in eğlenen sesini duyduğunda kendine gelmiş ve bu sefer arkadaşına bakarak gülümsüyordu. "Sadece çok mutluyum." Jimin şefkatle gülümsemiş, onun sarı bukleli saçlarını okşamıştı. "Neden peki?" Taehyung aklına gelen seokjin ile resmen kedi gibi mayıştı.

"Alfa sayesinde," derin bir nefes alıp gözlerini tahtada yazı yazan hocaya çevirdi. "Dersten sonra randevuya çıkacağız." Jimin bunun olmasını bekliyordu. Daha ilk karşılaşmalarında o ateşi hissetmişti. İkisinin birbirine olan bakışmalarını unutamıyordu adeta. Omega ve alfa en başından beri bu hissi yaymıştı.

"Sonunda biriyle mutlu olman beni çok sevindirdi. Jin hyung gerçekten çok iyi bir adam. Benden daha iyi tanıyorsun onu. Sence hiç değişmiş mi?" Taehyung jimin'in sorusuyla küçük hallerini zihninde canlandırdı. Dudakları anında hafifçe kıvrıldı. Hyung'u o zamanlarda bile herkesin ilgisini çekecek kadar iyiydi.

"Beni küçükken de alfalardan korurdu. Oldukça soğuk, ruhsuz gibi dursa bile ben ağlarken bana sarılır ve saçlarımı okşardı. Bana hediye alır, bir sürü abur cubur getirirdi. Annesi ve babam çok yakın arkadaş olduğu için, annesi gelirken onu da yanında getirirdi." Omega, anlatırken o zamanlara gitmiş gibi hissediyordu.

"O her zaman çok iyi biri olmuştu. İlk başlarda onunla konuşmak, yakın olmak çok zordu jimin. Soğuktu, umursamazdı, gülümsemezdi... Ciddi olan bu hali tamamen babasına çekmişti. Aile yemeği olduğunda o da gelirdi ve kesinlikle masada soğuk rüzgarlar eserdi." Omega, onun babasına benzediğine emindi.

"Babası kötü biri mi?" Taehyung kafasını hızla sağa sola salladı. Aksine, babası gerçekten alıştıkça gerçek kendini belli etmişti. Tıpkı şimdiki seokjin gibi, sıcacık hallerini hatırlıyordu. "Hayır, aksine aşırı kültürlü. Biz küçükken bile babamla seokjin'in babası, bize hikayeler anlatırdı." Aklına gelen korkunç alfa hikayelerini hatırlayınca ürperdi.

"Onları dinlerken, kitap dinliyormuş gibiydik. Çok güzel zamanlardı. Seokjin hyung hala iyi kalpli biri. Hala kültürlü, iyi bir insan. Onu dinlerken, onu takip ederken hala ilk zamanlarda olduğu gibi hayranlık duyuyorum. Küçükken de zeki biriydi ve imrenirdim." Jimin genişçe gülümsedi ve taehyung'un yumuşak yanağını sıktı.

"Sen de çok zekiydin niye imreniyorsun ki?" Taehyung omuzlarını silkip, mırıldandı. "Bilmem, ona hep hayrandım. Safkan bir alfaydı. Onu gören herkesin gözlerindeki parlaklığı hatırlıyorum. Aniden etrafımızda beliren omegalar... Öyle işte." Jimin, taehyung'un omegalar dediği kısımdaki iç çekişine sessizce güldü.

Kıskançlığını hiç kaybetmemişti omega, bu elinde olan bir şey değildi. "Yıllar sonra, böyle olacağımızı hiç düşünmezdim. Kollarında küçükken nasıl huzur buluyorsam şimdi de hislerim tazecik. Jimin, kalbim sıkışıyor onu düşününce." Gerçekten de kalbi öyle hızlı atıyordu ki, bayılacak gibi oluyordu bazenleri.

"Taehyung, seviyorsun." Omega bunu bildiği için gülümsedi. Zaten ikisi de bunu saklamıyordu ama dillendirmemişlerdi henüz. Çok güzel günlerin, ikisini bekliyor olduğunu biliyordu. Aklına gelen durumla yavaş yavaş yüzü soldu. İnci olayını söyleyip, söylememekte kararsızdı. Onu gerçekten kaybetmek istemiyordu.

"Ne oldu?" Jimin az önce güzel bir şekilde gülümseyen arkadaşının somurtmasına anlam verememişti. "İnci olayını nasıl söyleyeceğim? Beni bırakmasından korkuyorum..." Jimin sıkıntılı bir nefes verdi. Buna alfanın nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. Bu yüzden o da sıkıntılı bir nefes verdi.

And then he came, like a dream ✓Where stories live. Discover now