yoğun gece, 13

1.9K 221 857
                                    

Tüm duygular sanki bizim en savunmasız halimizi bekliyormuşcasına, kırgın olduğumuz an sırtımıza biniyordu. Birini sevmenin ne kadar yorucu ve acı olduğunu o zaman anlıyordu insanoğlu. Bedenen hemen yorgunlaşıyor, hüzünlü şarkılarla ruhunu paklamaya çalışıyordu. Yine de hiçbir şey, bu acının ve yoğunluğun önüne geçemiyordu.

Taehyung, elindeki elmalı turtanın poşetiyle oynarken, gözleri dolu doluydu. Ağlamak istemiyordu zaten ama lanet olası inciler yüzünden ağlayamıyordu bile! Alt dudağını ısırdı ve kutuyu kendine doğru çekti. Yüreğinde oluşan boşluk, canını çok yakmıştı. Seokjin'e sarılan o omegayı, aklından silemiyordu. Resmen yapışmıştı ona!

Daha sabah dudağının kenarından öpen adam, şimdi ona çok uzaktı. Beraber olduklarını biliyordu ama kendisini yanına çağırmışken, onuda mı çağırmıştı? İşte bu kalbini kırıyordu. Ayrıca mesajı görmesinin üzerinden beş dakika geçmişti ve görüldü atmıştı. Taehyung iyice kötü hissetmeye başlamıştı. Buraya geldiğinden beri saat asla ilerlemiyordu.

Onun kendisini umursamadığını anladığında gözleri dolmuş, alt dudağı titremiş bir şekilde kapıya bakarken, pastanenin kapısı hızla açılmıştı. Taehyung, seokjin'i karşısında gördüğü an gözleri kocaman açılmıştı. Alfanın burda ne işi vardı? Kendisine telaşla gelen seokjin'i gördüğünde istemsizce olduğu yerde ayaklandığında, alfa hızla kolları ile sardı.

Taehyung, kalbinin çok hızlı attığını biliyordu. Resmen göğüs kafesinden çıkacak gibiydi. "Yanlış anladın yemin ederim." Taehyung ne olduğunu anlamıyordu ama yine de alfaya sıkıca sarıldı. Onun kendisine has kokusuyla karışan sigara kokusu, deli gibi mutlu etmişti onu. Saçlarında alfanın elini hissettiğinde yavaşça kafasını uzaklaştırıp, yüzüne baktı.

Gövdeleri birbirine karışmış, sadece yüzleri arasında çok az bir mesafe vardı. "Eve gidelim." Alfanın tok sesi omeganın kendisinden geçmesine neden olmuştu. Seokjin'in ortama yaydığı bastırıcı feromonları, taehyung'un içindeki tüm kötü duyguların üzerini örtmüştü. "Gidelim," taehyung bunu ona derken bile çok fazla mayışmıştı.

Seokjin bir süre onun yorgun yüzünü izlemiş, birkaç günde ne kadar çöktüğünü görmüştü. Belki de ona en başında doğruyu söylemeliydi... Ondan sakladığı şeyi tekrar hatırladığında yüzü buruştu. Sadece omeganın güzel yüzünü okşadı ve yavaşça soğumuş ellerini tuttu. Tek kelime etmeden onu ordan çıkartırken, taehyung masanın üzerindeki tatlıyı aldı.

Hava buz gibi olmasına rağmen ikisi de çok sıcak hissediyordu. Yol boyunca seokjin, omeganın elini asla bırakmamıştı. Geldikleri yerlerde olan incileri tek tek topladı seokjin. Kimsenin şüphelenmesini dahi istemiyordu. İkisi de tek kelime etmemişti yol boyunca. Tüm sözlerini, duygularını eve saklıyorlardı. Seokjin bahçeden içeri girdiğinde cebindeki anahtarı çıkardı ve kapısını açtı.

Bu süre zarfında asla omeganın elini bırakmamıştı. Taehyung eve girer girmez sıcaklığı hissettiğinde gözlerini kapattı. Cidden çok üşüyordu. Özellikle içi titriyordu. Mesela bedeni çok sıcaktı ama bunu umursamıyordu bile. İstediği tek şey seokjin ile konuşmak ve sorunlarını halletmekti. Onu kaybetmek istemiyordu. Çocukluğunu, ilk sevdiği adamı kaybedemezdi. Bu sefer izin vermeyecekti.

"Aç mısın?" Taehyung alfanın yumuşak sesiyle gülümsedi. Aç değildi ama sıcak bir şeyler içmek istiyordu. Üşüdüğü için dişlerini sıkmaktan resmen çenesi uyuşmuştu. "Aç değilim ama sıcak bir kahve çok iyi olur." Seokjin onun bu istediğini hemen gerçekleştirmek için mutfağa doğru ilerledi. Onun bebeksi kokusu burnuna doldukça gülümsüyordu.

Sonunda ketıldaki su kaynadığında, iki bardağı doldurdu ve tepsiye yerleştirdi. İçeriye girdiğinde taehyung'un kendini sarmaladığını görmüştü. "Hala üşüyor musun?" Omega yorgunlukla kapanan gözlerini zorla araladı ve sıcak kahveye uzandı. "Şimdi ısınırım," seokjin uzatmak istemedi. Onu zorlamak veya yormak istemiyordu. Kendisinden uzaklaşsın istemedi...

And then he came, like a dream ✓Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang