11. Bölüm

19 8 0
                                    

Multi: Central Park
İyi okumalar☄

Kalemimi deftere belirli bir ritimde, Buse'nin uyanmaması için hafifçe vuruyordum.

Sevgili kendim, diye iki kelime yazdım önce, ondan sonra karşımdaki duvar saatine göz attım.

04.38

Sevgili günlük, diye klişe bir başlıkla başlamayacağım, çünkü bir günlükle konuşmak çok saçma. Günlük yazarken konuştuğun kişi kendindir, ya da gelecekteki kendindir. Bir defter sadece aracıdır.

Ben bu günlükte hem kendimle hem de gelecekteki kendimle konuşuyorum, çünkü bazı şeyleri kafamın içinde düzene sokabilmek için buna ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

Saat 4.38, normalde 5 saatlik uyku uyumaya programlanmış bir bünyeye sahibim, ne bir saat eksik, ne bir saat fazla. Ama bugün saat 2.30'da uyuyabildim ve sadece iki saat sekiz dakika uyuyabildim. Bu iki saat sekiz dakika boyunca yarı uyanık haldeydim, kafamın içi allak bullaktı ve sürekli kabuslar görerek uyandım.

Evet, kabuslarımın ana teması kesik serçe parmaklarıydı.

Fazla uzatmadan konuya gireyim...
Bugün yaptığım şey çok aptalcaydı.

Kafamı defterden kaldırdım ve yatak bazasına yasladıktan sonra derin bir iç çektim.

Kendi başıma belayı adeta kendim sardım, hatta sadece benim değil, Arın'ın başına da...

Üstelik başımıza sardığım bela narsist, şizofren, intikam hırsıyla yaşayan, insanların serçe parmaklarını kesen ve bana zarar vererek Arın'ı mat etmeye çalışacak olan bir psikopat.

"Aman ne güzel," diye mırıldandım.

Eğer aptal gibi o depoya girmeseydim, bir kereliğine olsun burnumu başkalarının işine sokmasaydım da denilebilir, şu an huzurlu bir şekilde uyuyor olacaktım ve tek derdim matematik problemleri olacaktı.

Peki ya çantadakilere ne demeliydi? Onca silah, mermi...
Ve tabii ki kesik parmak.
O parmak kimindi mesela? Jordan'ın borcu bu silahlar ve bu parmak mıydı yani?
Hayır, aptal olma Freya, sadece bu kadar olamaz.

Belki de o silahlar ve o parmak Arın'ın rekabeti olduğu birinindi ve bundan dolayı Arın Jordan'a borcunu bu şekilde ödetmişti?

Silahları al, adamı öldür ve kanıt olarak bana adamın kesik parmağını getir.

Ürperdim ve ağzım kurudu.

Arın'ın bu cümleyi kurup kurmadığını düşünüyorum da...
Acaba onu gerçekten tanıyor muyum, yoksa tanıdığımı mı zannediyorum?

Kalemi bıraktım ve sağ elimi saçlarımın arasından geçirerek avuç içimi alnıma yasladım.

Bana canımı kurtaran o adam, bir başkasının canını alan olabilir mi?
Bu sorunun cevabını bilmek istemiyorum.
Ama bu sorunun cevabini zaten biliyorum.

Evet, o birilerinin ölüm emrini verdi, hatta belki birilerini kendi elleriyle öldürdü.
Yüzümü arasına aldığı ve bu sırada gözlerimin içine en derin bakışlarıyla baktığı elleriyle...
Kanlı elleriyle...

Titrek bir nefes aldım.

Ama o kötü biri değil. Bana yalan söylemiyor, biliyorum bu sadece bir histen ibaret, ama gerçeği sakladığı zamanların sadece cevap vermediği veya lafı dolandırdıgı zamanlar.
Bunu hissediyorum. Evet, gözlerinin o derin turkuazında bunu tüm hücrelerimde hissediyorum.

SpotlightWhere stories live. Discover now