20. Bölüm

7 3 0
                                    

Gecenin karanlığıyla adeta bir bütün oluşturan siyah motorumla, son hızda havayı adeta ikiye yarıyordum.

Öfkeliydim. Öfkeyi uzun zamandır hiç bu kadar fazla, iliklerime kadar hissetmemiştim.
Motoru durdurdum, ardından silahımı çıkarıp şarjörünü kontrol ettikten sonra cebimden bir ayna cıkardım ve motorun farının ışığında yüzümü inceledim.

Bambaşka biriydim. Dudaklarım biraz daha incelmiş, elmacık kemiklerim belirginlesmiş ve gözlerim biraz daha irileştirilmişti özenle. Taktığım lensle hem yeşile hem maviye bürünebilen gri gözlerim açık kahveydi artık.

Tenim birkaç ton daha koyuydu, hastalıklı denilebilecek kadar beyaz, İsveç'lilere has tenim artık bir kumrala aitti. Saçlarım açık kestane ve düz bir biçimde omuz hizamda bitiyordu.

Üstümdeki elbise, taşıdığım onca silahı gizleyebilecek kadar fazla iç cep taşıyordu, taktığım bacak bandına da irili ufaklı, bir çok bıçak  sıkiştırmıştım. Elbisemi sıyırıp, silahımı da özenle bıçaklarımın yanına sıkıştırdım.

Bugün kontrolden çıkacaktım.
Bu gece, amansızca öldürecektim.
Hiçbir planım yoktu. Ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim bile yoktu.
Her şey ters gidebilirdi. Ölebilirdim.
Ama bu o an zerre umrumda değildi.
"Sen Freyja'sın," diye fısıldadım kendi kendime. "Sen dışında kimse seni yenemez."

Ardından yavaşça motordan indim ve gece kulübüne doğru ilerledim.

*

İşte, avım oradaydı.

Elindeki tekiladan, etrafında dans eden striptizci kızlardan ve sokak çocuklarını her türlü iste çalıştırıp pedofiliden para kazanmaktan, ayrıca asla adaletin onu yakalayamamasına sebep olan avukatlarından gayet memnun görünüyordu.

Kendisine açılan bir diğer davayı da bugün kazanmıştı bu pislik. Bir kadinın sadece on beş yaşındaki kızını kaçırmış ve fuhuşa zorlamıştı, tıpkı diğerlerine yaptığı gibi. İddialar yine itinayla çürütülmüş, pislikler halı altına süpürülmüş ve bu işten paçayı sıyırmıştı.

Yanındaki kadın ise onun sevgilisiydi. Her türlü pis işinde erkek arkadaşının arkasında duran ve çocuklara eziyet eden piçlerden biri de oydu.

Öteki piçler ise Bay Piç'in avukatlarıydı. Her davada paçayı sıyırıyorlardı, bütün suçlamalardan müvekkilerini aklıyorlar ve daha fazla masumun hayatını karartmasına izin veriyorlardı.

Ne uğruna?
Para.

Peki bu kadın ne uğruna bu adamlaydı?
Para.

Peki bu adam ne uğruna bu işin peşindeydi?
Para.

"O kadar kolay değil," diye fısıldadım alayla. "Bu sefer o kadar kolay sıyrılamayacaksınız."
Ardından, "Malt viski, lütfen." diye siparişimi verdim barmene. "Ama sizden şişeyi burada açmanızı rica edeceğim," diye ekledim ardından. Bir sekilde tanındıysam kendimi sağlama almalıydım.

"Tabii ki," dedi barmen, ardından bir şişe viski ve kadehle geri geldi. Şişeyi gözlerimin öndünde açıp doldurunca memnuniyetle gülümsedim.

"Teşekkür ederim," dedim hafif bir baş selamıyla.
"Afiyet olsun," dedi barmen, ve diğer müşterilerle ilgilenmeye devam etti.

Bar masasına yaslanıp avımı izlemeye devam ederken tehlikeli bir gülümsemeyle kadehi dudaklarıma götürdüm.

Viskinin o çok sevdiğim, kendine has tadıyla dudaklarım biraz daha kıvrılırken bir süre sonra bitirdiğim kadehi bar masasına geri bıraktım ve oradan ayrıldım.

SpotlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin