23. Bölüm

9 1 1
                                    


Grup evine gelmiştim.

Parmaklarım masanın üstünde ritim tutarken son bir haftadır süregelen o his yüreğimi kapladı. Bomboştum, bomboş hissediyordum. Gülemiyordum, öfkelenemiyordum, ağlayamıyordum, heyecanlanamıyor veya stres olamıyordum. Tüm duygular bedenimi terk etmişti. Ve aslında bunun büyük nedenlerinden biri de kullanmaya başladığım sakinleştirici ilaçtı. Normalde doktor kontrolünde kullanılması gerektiğini biliyordum fakat Jordan'ı yenmeden doktora falan gidemezdim.

Grup evine gelme amacıma dönersek; artık hazırdım, Jordan bana tam anlamıyla güveniyordu ve harekete geçmenin tam zamanıydı. Daha fazla bu şekilde ikili oynayamayacaktım, bir an evvel ondan ve tüm kirli oyunlardan kurtulmam, psikolojik bir destek almam ve inzivaya çekilmem gerekiyordu. İki yıldır tüm bu çete işlerinden biriktirdiğim param vardı ve tedavi sürecim boyunca geçinmeme yeter de artardı.

"Her şey hazır mı?" diye sordum soğuk bir şekilde.

"Konuştuğumuz gibi," dedi Lee. "En iyi adamlarımızı topladık, hepsi de birbirinden güçlü ve bize ölümüne bağlı."

"Diğerlerinden haber aldınız mı?" diye sorarken de Mert, Arın ve Can'dan bahsediyordum. "Onlar hazır mı?"

"Arın'la konuştuk," dedi. Onun ismi, normalde olduğu gibi duyduğumda içimi titretmeyince ruhumdan bir parça daha kopmuş gibi hissettim. "Onlar da hazırmış."

"Güzel," dedim başımı yavaşça aşağı yukarı sallayarak. "O zaman şimdi yemi atmanın tam sırası."

Telefonumu elime aldım, Jordan'ın numarasını çevirirken elim titremedi bile. Gözümü karartmıştım artık, ne olacaksa olsundu.

"Freya," dedi Jordan, eğlenerek. "Bu ne güzel sürpriz. Ben de tam annenle güzel bir sohbet ediyordum."

İşte, tam bir hafta sonra ilk kez bir şey hissetmeme neden olan cümle buydu. Ellerimin zangır zangır titrediğini hissettim, gözlerim iyice açıldı ve nefesim kesildi.

"Son iki gündür senden haber alamayınca biraz şaşırdım doğrusu," dedi ve ben gözlerimi sıkıca yumdum. Lanet olsun, kendi buhranıma o kadar dalmıştım ki bu tamamen aklımdan çıkmıştı.

"Eğer ona bir şey yaparsan," dedim. "O zaman sana şimdi vereceğim o oldukça önemli bilgiyi asla duyamazsın."

"Ah, güzelim, aradan iki yıl geçti ana hâlâ eskisi kadar naifsin," dedi. "Annenden başka kozlarım olduğunu unutuyorsun."

Görüşüm gözlerime dolan yaşlarla bulanır gibi oldu ama nerede olduğumu ve tam olarak gözlerime bakan dört çift gözü hatırlayınca yaşlarımı saniyesinde geri gönderdim.

"Seni dinliyorum," dedi.

Geliyorum, anne. Geliyorum, baba. Geliyorum, Toprak. Çektiğiniz her acının bin mislini çektireceğim ona, bütün korkularınızı ona bir bir yaşatacağım. Ant içiyorum, son gördüğü gözler benimkiler olacak. Freyja olarak son cinayetini işleyeceğim. Hepinizin intikamını sindire sindire alacağım.

"Yarın, gece saat on birde grubun önemli bir teslimatı var. Silah ticareti. Bu grup için ölüm kalım meselesi kadar önemli bir teslimat, çok büyük bir iş."

"İş yaptıkları kişiler kimler?" diye sordu.
"Ne?" dedim boş bulunarak.

"Teslimatı kime yapıyorlar?"

İşte bunu düşünmemiştik. O kadar plan kurmuştuk ama nasıl olduğunu bilmediğim bir biçimde bu sorunun hayali cevabı aklımıza bile gelmemişti.

SpotlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin