5. Sessizlik Silüeti

13.7K 751 210
                                    

Lost In The Fire  - The Weeknd, Gesaffelstein

Tamirci Çırağı - Cem Karaca

5. Sessizlik Silüeti 

🍷

"Şimal Şenkaya'yla görüştüm, kadın bizden yana." dedi Tatlı'dan çıktığına ait olduğuna emin olduğum ses tonu.

Adımlarım yerde kesildi.

Zihnimde Asel'in bakışları ve söylediği her kelime birer birer eksen etrafında dolaşmaya başladı.  Onlarla, Asel'i ortak payda yapacak konuyu düşünmeye başladım. Fakat bu öylesine bir belirsizlikti ki içimi kemirmekten öteye gitmedi.

Zihnim inanılmaz bir hızda tüketilirken içeriden herhangi bir ses çıkmadı. Bundan faydalanarak ardında olduğum duvardan çıkıp kapının girişinde durdum ve bakışlarım Tatlı'yla kesişti.

Kılıç gibi keskin bir şekilde kesişen ve adeta ses çıkaran bakışlarımızı sonlandıran ben olurken dudaklarımı araladım. "Gitmem gerekiyor," bugün bu cümleyi üçüncü kez dudaklarımdan çıkardıktan sonra Egemen'in bakışları omzunun ardından beni buldu.

Kaşlarını çatarak ilk önce sağ koluma ve ardından gözlerimin içine baktı. Boğazını temizledikten sonra ayaklanarak Sungur'a baktı ve "Ayla gelecek mi?" diye sordu.

Onun yerine Tatlı sorusunu cevaplarken "Çoktan yola çıkmıştır Apo'yla." dedi. Kafasını sallayarak onu onaylarken Tatlı, arabasının anahtarını ona uzattı ve bu tarafa doğru gelmeye başladı.

Ondan önce hareketlenip ayakkabılığın üstünden botlarımı aldım. Ben ayakkabımı giydiğim sırada Egemen ortadan kaybolmuş, bir odanın kapısını kapatarak bana doğru gelmeye başlamıştı.

Sızlayan kolumu göz ardı ederek bana uzattığı ilaca ve ardından onun gözlerine baktım. "Teşekkür ederim,"

Beni yanıtsız bıraktıktan sonra o da ayakkabılarını giydi ve anahtarını alma zahmetine girmeden arkadaşlarını içeride bırakarak beraber asansöre bindik. Asansörün aşağı varmasıyla Egemen önde, ben arkasında tekrardan oturduğu sitenin otoparkına geldik. Biraz ilerledikten sonra onun arabası görüş açıma girerken oturduğum kısmın penceresinde bir kartonun sıkıştırılmış olduğunu gördüm. Sanırım bunu arkadaşları yapmıştı.

"Çantam ve montum arabanda," diye bedenimi Egemen'e çevirdim. Bakışları arabasını bulurken benim aksime kartonu yadırgamayıp onu eliyle iç tarafa doğru itti ve uzanıp içeriden çantamı ve montumu aldı. Daha sonra kartonu tekrar oraya koyduktan sonra camın tamamen oradan çıkardıklarını gördüm.

Egemen elindekileri bana uzattıktan sonra üşüyen bedenimi montu görmemle farkına varıyormuşçasına onu üzerine geçirdim.

Yırtık ve kurumaya yüz tutmuş kanın siyah montumda büyük bir yer edindiğini fark ettim. Yüzümü istemsizce büzerken Egemen arkadaşının arabasını tanıyor olmalı ki anahtarı açıp kapama gereği duymadan tıpkı onunkisi gibi siyah fakat daha mat ve pahalı olduğuna emin olduğum bir aracın önünde durarak kapısını açtı.

Olduğum yerde durmayı kesip onu takip ettikten sonra zemine oldukça yakın olan koltuğa kalçamı yasladım ve aracın kapısını kapattım.

Arabayı çalıştırıp siteden çıkarak trafiğe karışmaya başladığımız sırada Egemen bana "Bir şeyler yemedin, açsın değil mi?" dedi.

SİYAH KEFENLERWhere stories live. Discover now