2. Tesadüf

17.3K 990 320
                                    

Silhouette - Pastel Ghost

Crystal Castles - Transgender

2. Tesadüf

🍷

Tesadüflere bu zamana kadar inanmamıştım. Bana kalırsa her şey, evrende gerçekleşmek için sırasını bekler, insanoğlu buna inanmadığı için kendince bunu tesadüf kılıfına sığdırırdı. Ama esas dikkat etmem gereken şey şuydu; hayatım boyunca hangi tesadüfleri ne derecede yaşamıştım?

Hayat bir tesadüfler silsilesiymiş, âlâ! Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı, değil mi ya?..

Diye bir yazı okuyalı çok olmamıştı.

İçimizdeki Şeytan'dı bir de o cümleye ev sahipliği yapan kitap. Kitabın ismine mi takılmalıydım, yoksa cümlenin içindeki o derin verilmek istenen mesajı mı hatırıma salmalıydım, orası muammaydı.

İçimizde birer şeytan mı vardı yoksa bu şeytanlarda ruhumuzun içinde miydi?

Belki de daha öncesine böyle derinlemesine bir tesadüf yaşamamıştım fakat öylesine bir durumdu ki gerek Cemre'nin kimseyle konuşmamı istememesi, gerek bir saatte izlediğim videolardan anladığım kadarıyla burası hiç de tekin bir yer değildi.

Bu yüzdendi yaşadığım şaşkınlığın boyutunun, bedenimin boyunu aşması.

Karşımdaki mavi gözlerin sahibi, siyah kaşlarını çatmamak için kendisini diretirken başarılı olamadı ve kaşları sertçe aşağı indi. Adımlarının yavaşça bana yaklaştığını fark ettiğimde arabayı tutan parmaklarım sıkılaşırken beynime, ona faydadan başka bir şey yapmadığım gerçeğini iletip buna inanması için onu zorluyordum. Sol elimi montumun cebinden çıkardıktan sonra sırtımı arabaya çevirdim ve bakışlarımı genç adamda sabitledim.

Adımları benden birkaç adım uzağımda durduktan sonra "Burada ne işin var?" diye sordu. Kalın ses tonuyla bedenim ürperirken sesimin titrememesi adına dudaklarımı aralayarak konuşmaya başladım. "Anlamadım?"

Kaşları daha fazla çatılırken gözlerindeki ifade gerçekten beni burada görmeyi istemiyor gibiydi. Beklemiyor değil, istemiyor gibiydi.

"Senin gibi küçük bir kızın böyle bir yerde ne işi var?" diye sordu bu sefer daha açıklayıcı bir şekilde konuşarak.

Kaşlarım hayretle yukarı kalktı ve "Küçük bir kız mı?" diye sordum.

"Birkaç ay sonra yirmi bir yaşına basacağını biliyorum." duyduğum şeyle göz kapaklarım hafifçe genleşirken sırtımı arkamdaki araca yaslayıp titreyen elimi saklamak adına onu cebime yerleştirdim fakat gözleriyle ellerimi anbean takip etmişti.

Tüm bunlara benim bilgisayarımdan başka bir yerden ulaşma ihtimali yoktu ve ona bilgisayarı kendi elleriyle teslim eden de benden başkası değildi.

"Sen..."

"Bilgisayarını imha etmek zorunda kaldım, bunun için kusura bakma. Yenisi çoktan sipariş edildi." kendinden emin konuşmasıyla daha da şaşırırken olduğum yerde küçülebildiğim kadar küçüldüm ve karşımdaki adama ürkek gözlerle bakmaya başladım.

"Kimsin sen?" diye bir soru kaçtı ağzımdan o anda bilinçsizce.

Bakışlarımı fark etmiş olacak ki ilk önce çatık kaşlarını nizami bir sıraya soktu ve ardından bir adım yaklaşıp sorumu es geçerek tekrar aynı soruyu bana yöneltti. "Burada ne işin var?" 

SİYAH KEFENLERTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon