1. İnine Girmiş Yabancı

51.4K 1.3K 542
                                    


BİLGİLENDİRME: Kitapta geçen Cemre karakteri erkektir, kurgunun işleyişi açısından yanlış anlaşılmaması için çok sorulduğundan belirtme kararı aldım.

Rica; Bu kitaba başladıysanız artık SİYAH KEFENLER evrenine adım atmış bulunmaktasınız. Sizden ricam lütfen başka kitapları, karakterleri burada geçirmemeniz. Son zamanlarda bu gibi durumlar arttığı için rahatsız olduğum bu konuyu giriş kısmına koymak istedim. Şimdiden anlayışınız için hepinize teşekkür ederim.

Son olarak siz değerli okuyuculara ufak bir not; Bu kurguyu okurken kendinizi zaman zaman olaylardan kopmuş, taşları yerine oturtamamış hissedebilirsiniz. Ancak bu, ne sizden ne de bilinçsizce yapılan bir yanlıştan değil, karakterlerin kendi içinde yaşadıkları iç çatışmalar, arka planda yaşanan bir dizi olaylar ve kalabalık karakter kadrosu sebebiyle kaynaklanan bir durumdur. Lütfen durmayıp okumaya devam edin, ilerleyen zamanlarda aklınıza takılan tüm soru işaretlerinin cevap bulacağına teminat veriyorum. Kurgudaki her şeyin bir sebebi ve işleyiş sırası olduğunu dikkate alarak okumanız önemle rica olunur. Keyifli okumalar dilerim. 🖤

🍷

2 Ekim Saat 20.27

Dönme dolabın girişinde duruşumuz ve yükselmek için arsızca beklediğimiz aşikârdı.

Sırasıyla kapılar kapanıyor ve önümüzdeki kalabalık azalıyordu. Vakti geldiğinde oraya ilk adımı atan ben oldum ve ayağım metalle sertçe buluştu. Ardımdaki varlığını hissettiğim koca kadın, benim için bir güvence olurken onu karşıma almak adına metal koltuğa oturdum ve gözlerimi ona çevirdim.

Karşımdaki yerini alan koca kadın, ellerini masaya yasladı ve çocukça heyecanıma büyük bir olgunluk takınıp durağan bir şekilde beni izlemeye başladı.

Dönme dolabın son yolcusu da bindiğinde gözlerim rengârenk ışıkların aydınlattığı çevrede dolanırken havaya yükselmeye başladık.

Gözlerimde varlığını sürdüren esas ışıklar, her bir yükselişte kendisine yenisi eklerken havai fişeklerini de patlatmayı ihmal etmiyordu.

Ardımdan gelen bir müzik kulağımı esir alırken şu sözleri fısıldıyordu;

Yedi yaşında ölen bir kızım,
Büyümez ölü çocuklar.

Karşımda gördüğüm kocaman gözler, yaşımı vurgularcasına bir ağırlıkla bana bakıyorken en tepeye ulaşmıştık en nihayetinde.

Ellerimi birbirine çarptığım sırada sendeleyen kafes beni ürkütünce duygusuz bakan gözler bu sefer alayla bana bakmaya başlamıştı.

Sırf o güldüğü için güldüm.

Sırf onun için güldüm.

Saçlarım tutuştu önce,
Gözlerim yandı kavruldu.

Düşüncelerimi zihnimden silen şey telefonumun titreşimi olurken yağan yağmur bir an için onu çıkarma isteğini saf dışı bırakmaya çalışarak, beynime kışkırtıcı iletiler göndermeye başladı. Zira bu ıslaklığa ayak uyduran diğer şey hiç şüphesiz, bıçaktan keskin soğuktu.

Ellerimi cebime attıktan sonra ekranda arayan kişinin isminin Cemre olduğunu görmemle, durağın camına sırtımı yaslayarak aramayı yanıtladım. "Efendim?"

"Neredesin, güzelim?" kalın ses tonu telefonun arkasında olunca her zamankinden çok daha ağır geliyordu.

"Türkân annenin yanından dönüyorum," diye onu sessizce yanıtladım. Sesim sonlara doğru kısılırken montumun şapkasını alnıma doğru iyice örttüm ve sol elimi hızlıca tekrar cebime yerleştirdim. "Saat geç oldu, geleyim mi seni almaya?" diye sormasıyla burnumu çektim ve araba farlarının aydınlattığı yere düşen yağmur damlalarında göz gezdirdim. Gözüm, karşı şeritteki kadının üç dört yaşlarındaki çocuğunu kucaklamasına kayarken "Hayır, otobüs gelir birazdan... Teşekkür ederim." dedim ve kısa bir an duraksayıp devam ettim. "Sen neden aramıştın?"

SİYAH KEFENLERWhere stories live. Discover now