31. Serçenin Sırrı

9.9K 581 468
                                    

31. Serçenin Sırrı

"Çok güzel bir kadındı..." 

"Yazık oldu,"

"Ölümü hiç hak etmedi, Olcay karısı gebermeli."

"Hiçbir bok yapamazlar ona, baksana kadın cinayetten tutuklandı, dağ gibi kocası sayesinde hemen salıverildi."

"Allah belalarını versin hepsinin..." 

Kulaklarıma dolan seslerle beraber Ziynet hocanın odasının önünde ne kadar süredir kaldığımın farkında bile değildim. Gözlerimi Ziynet Sözer isminden çekerken elim kapının koluna gitti fakat kilitli olduğunu fark edince sertçe yutkundum.

Kalp atışlarım, göğüs kafesimi ezecek şekilde şiddetle dövmeye başlarken hissettiğim azap, kapıyı kırıp içeride onu görmek için can atıyordu.

Ama imkânsızdı.

O, ölmüştü.

Bu kelime, vücudumdaki tüm suyu içine çekecek kadar ağzımı kuruturken yutkunmaya çalıştım ama bunda başarısız oldum.

"Söz veriyorum, bunun hesabını soracağım..." diye kendimin bile zar zor duyabileceği şekilde fısıldadım ve ardından bakış açımı puslandıran engeli yere düşmeden hızlıca koparıp oradan aldım ve büyük bir hırsla arkamı dönerek oradan uzaklaşmaya başladım.

Fakülteden dışarı adımlarımı attığımda duraksamadan durağa doğru ilerlemeye devam ettim. Kısa bir süre sonra durağın gerisinde, kalçasını arkasındaki arabasına yaslamış, düşünceyle kolundaki saati kontrol eden Egemen'i gördüm.

Dört gündür yüzünü bile görmek istemediğim adamı bir anda burada görmek, kalbime keskin bir sızı saplasa da bozuntuya vermeyerek seri adımlarla durağa doğru yürümeye devam ettim. Bakışlarını saatinden çeken onun gözlerinin bana değdiğini hissedip karşılık verirken bana doğru hareket ettiğini görünce, gözlerimi hızlıca ondan ayırdım ve yönümü değiştirdim.

Olduğu yerde hareketini kestiğini gördüğümde ağzımdan uzun soluklu bir nefes verirken durakta bekleyen otobüse hiç beklemeden bindim ve başımı cama yasladım. Telefonumu cebimden çıkararak henüz bakmadığım, onun attığı son mesajlara bakmak için whatsappa girdim. Dört gündür onlarca hatta yüzlerce mesaj atmış, defalarca kez aramıştı. Fakat hiçbirine dönüş yapmamıştım. Yetmemişti, yurdumun önünde bile sabahlamıştı ama bir kez olsun dışarı dahi çıkmamıştım. 

Kimden; Egemen

Ecrin konuşmamız gerekiyor, aç artık şu telefonları. (00.57)

Yeter artık kaç gün oldu, yurttan çıktığın da yok siktiğimin elinden bir şey de gelmiyor yapma bunu bana. (08.49)

Beni kendinle sınıyorsun ve bu çok acımasızca. (08.50)

Yurdun önünde bekliyorum.

Sadece beş dakika.

Fakülteye geldim, dışarıda seni bekliyorum. (14.23) 

Bakışlarım, onun derin derin bakan mavi irisleriyle buluşurken onları soğuk bir şekilde önüme çevirdim ve gözlerimi kapatarak bu ıstıraptan kurtulmayı beklemeye başladım.

Canım acıyordu.

Dikenli tellerin üzerine çıplak ayakla basmışım gibi canım yanıyordu. Ağzımda bir bez, bağırmamam, dikkat çekmemem için tıkıştırılmıştı. İçime attığım çığlıklar, acımı binlerce kez çoğaltıyordu.

SİYAH KEFENLERWhere stories live. Discover now