6. Bölüm

1.6K 56 7
                                    

Koşarak binaya girdim. Kapıyı yumruklamaya başladığımda saniyeler içinde açılmıştı. Hiçbir şeyi umursamadan içeri daldım. Masal'ın odasına girip kıpkırmızı olmuş kızımı kucakladım. Evden çıkarken Öykü'ye döndüm.

"Kimlik falan ne lazımsa kap gel. Arabaya iniyorum." Elindeki çantayı işaret ettiğinde hızla arabaya indim. Arka koltuğa yatırdığım kızımın sıcaklığı bana da bulaşmıştı. Kalorifere dokunuşum gibi ısınmıştı kollarım. Ön koltuğa bindiğimde anahtarın takılı olduğunu fark ettim. Öykü arabaya binince hızla sürdüm arabayı. En yakın hastaneye gelince hemen arabadan indim. Masal'ı kucaklayıp acile girdim. Öykü doktorlara olayı anlatırken içerideki sedyelerden birine yatırdım Masal'ı. Ellerim saçlarına karıştı.

"Beyefendi müsadenizle ilgilenelim kızınızla."

"Ben kalsam yanında. Söz zorluk çıkartmam."

"Biraz geride durmanız gerekiyor. Müsaade edin lütfen." Arkaya doğru sersemce bir iki adım attım. Kulaklarım uğulduyordu.

"Bebeğim ben buradayım. Korkma tamam mı?" diye fısıldadım gözümden akan yaşı silerken.

"Havale geçirecek hocam." dedi hemşirelerden biri. Eline damar yolu açtılar. İçim gitti. Sanki benim derime sokmuşlardı iğneyi. Üzerindeki ince atleti çıkarttılar. Ben üşüdüm. Hepsini çok uzaktan izliyordum sanki. Kızım orada baygın bir şekilde yatıyordu. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Öykü geldi yanıma. Kolumdan destek aldı. O da iyi değildi. Ben bugün ilk defa onu teselli edemedim. İlk defa bu kadar kötüydüm. Birkaç kişi bizi dışarı çıkartırken Öykü koltuklardan birine oturdu. Etrafıma bakındım. Kızım içerideydi. Ben neden buradaydım ki?

Yanında olamamıştım. Belki de geceden beri bu haldeydi. Ama ben onun yanında değildim. Böyle mi baba olacaktım? Sinirle elimi duvara geçirdim. Acısını hissetmedim. Kimseyi görmedi gözüm.
Defalarca kez duvara vurdum ağlayarak. Duvara bulaşan kan umurumda olmadı. Beni durdurmaya çalışan kimse umurumda olmadı.

"Benim tek dayanağım o." Öykü'ye döndüm. Korkarak beni izliyordu. "Kaybedemem Öykü. Onu da kaybedemem." Etrafımdaki hemşire ve doktorlara baktım. "Ben yatayım onun yerine." Kapıya doğru ilerledim ama önüme geçtiler. "Masal! Hadi kalk bebeğim. Gel gidelim evimize. Daha baba-kız günü yapacaktık." Kafama vurdum ellerimi. "Dayanamam! Onsuz dayanamam." Öykü'ye döndüm yeniden. "Havale dediler." Ellerim titredi. "Küçücük o daha.." Sicim gibi akıyordu göz yaşlarım. "İyi olur değil mi?" dedim umutla doktorlara bakarak. Kalbim kaldırmazdı. Onu da kaybedemezdim.

"Erdem, lütfen yapma."

"Yanında olamadım. Gece boyu ne haldeydi bilmiyorum bile! Nasıl babayım lan ben?! Allah benim belamı ver-" Öykü'nün bana bir amda sarılması ile sözlerim bıçak gibi kesildi. Kollarımı sarmadım. Öylece beni bırakmasını bekledim. İlk defa iyi gelmedi sarılışı. Bir süre sonra geri çekildi. Kaşlarımı çattım. "Kızımı istiyorum!" Kapıya adımladığımda önüme hastane güvenliği çıktı. "Kızımı benden mi koruyacaksınız? Ben ona zarar verir miyim? Bana ihtiyacı var. Öykü kızımızın bize ihtiyacı var. Hadi gidelim yanına." Yalvarıyordum herkese. Saçlarımı çekiştirdim. Birkaç kişi üzerime gelmeye başladı. Geriye doğru adımladım. Üzerime atlayıp gömleğin kol düğmesini açıp dirseğime kadar sıyırdılar. İğneyi derime geçirdikten sonra içindeki ilacı kanıma enjekte ettiler. Saniyeler sonra gözlerim karardı.

Yazardan:

Uyurken de durmuyordu adamın gözyaşları. Tek dayanağı kızını görüyordu rüyalarında. Kızı ondan uzaklaştıkça adam peşinden gidiyordu. Yorulmuş ve nefes nefese kalmıştı. Ama bırakmıyordu kızının peşini. Onu da kaybedemezdi çünkü. Sevdiğini kaybetmişti. Arkadaşları ve babası sırt çevirmişti ona. Bir tek kızı vardı yanında olan. Onun için ayaktaydı adam. Onun için yaşıyordu.

Yokluğunda (Ara Verildi)Where stories live. Discover now