&4.Bölüm

114 11 17
                                    

10.01.2022
İyi okumalar...

İçimde tutamadığım heyecanla taksiden inerken evin kapısını çaldım. Neyse ki annem kapıyı açmadan kendimi sakinleştirmiştim. Güler yüzle karşıladı beni.

"Hoş geldin kızım." Derken içimi ısıttı.

"Yemek hazır hadi üstünü değişte gel." Dediğinde odama kapanıp sevgilim ne zaman gelecek diye beklemek olan planım sekteye uğradı. Uraz'ın sözleri zihnimde uğuldadı.

"Asla ama asla belli edecek bir şey yapma. Bunu yaptığın an yalnızca benim değil kendininde ölüm fermanını imzalamış olursun. Normalde nasıl zaman geçsin diye her şeyi yapıyorsan şimdide hiçbir şey değişmesin. Ben odanda seni bekleyeceğim zaten"

Puflayarak onu onayladım. Ayakkabılıkta asılı hiç kullanılmayan anahtarı fark ettirmeden cepledikten sonra odama gittim. İçeri girdiğimde en son beklediğim şey yatağımda uyuyan Uraz'dı. Şaşkınca ağzım açık kalırken cidden uyuyordu. Hızla odaya girip kapıyı kapatırken kilitlemeyi es geçmedim. Yanına yaklaşırken taksi ararken kaybettiğim yarım saatte bu adamın odama gelip horul horul uyuyacağını hayal etmediğimi düşündüm.

Yatağa çökerken 'belkide gerçekten hayal olduğu için bu kadar hızlı geldi' diye fısıladı içimde bir yerler.

Onu duymazdan gelerek güzel saçlarını sevdim nazikçe. Tek istediğim şey ona hiç ayrılmayacak şekilde sarılmaktı. Eğilip yanağını öptüm. Elimi inanmak ister gibi ritmik atan kalbine koydum. Yaşıyordu. Yaşamalıydı.

Kalkıp üzerimi değiştirdim hızla. Onu odada yalnız bıraksamda her ihtimale karşı kapıyı kilitlerken salona geçtim.

Yemek faslının bitmesini bekledim. Konuşmaları normalde olduğu gibi dinledim. Sofrayı kaldırmaya başlayan annemle ona yardım ettikten sonra sonunda odaya gelebildim.

Kapıyı açarken aynı az önce dolu beklemediğim gibi şimdide boş beklemiyordum odayı. Kapıyı kapatıp kilitlerken köşedeki adamı görmesem gerçekten hayalmiş deyip ağlamaya başlayacaktım.

Gözleri camdan dışarı dalan adamın kesinlikle en son fark edeceği şey benim varlığımdı. Sakin adımlarla dibine kadar gidip bende gecenin karanlığına karışmış sokağıma baktım. Eli ani bir hareketle beni itecekken gözlerime bakması onu durdurdu. Bunu o ölmeden önce çok yaşadığım için yadırgamadım.

Beni nazikçe kolunun altına çekti gözleri yumuşarken. Ona sırnaşırken bir anda beni kucaklayıp yatağıma geçmeme yardım etti. Yatakta üzerime eğilip keskin gözlerini bana dikti. İçimdeki bütün duygular kabarırken yüzünde tebessüm oluştu.

"Ben neyim Ebrar?" Dediğinde hemen istediği cevabı verdim oyununa uyarak.

"Ölüsün." Gözlerinde pırıltılar oluşurken eğilip çenemi öptü.

"Aynen öyle." Dedikten sonra yüzünü boynuma gömerek üzerime yattı.

Elim saçlarına gidip sevmeye başladığımda onu ne kadar özlediğimin haddi hesabı yoktu. Dudakları boynuma dokundu tüy gibi. 

"Keşke hiç ölmemiş olsaydın." Bana cevap vermesede dudakları duraksamıştı.

"Evimizde seni akşama kadar beklerdim." Dediğimde hafifçe doğrulup mavileriyle bana baktı.

"Ölsemde buradayım meleğim. Üzme  kendini." Dediğinde omuz silktim. Burada olmasına şükür ederken. Kendini yanıma atıp beni göğsüne çekti.

"Neden ölü olmam gerektiğini sormayacak mısın?" Dedi meraklı sesiyle. Gözlerimi açıp karşımdaki duvara diktim. Sormayacak mıydım hmmm? Esas soru şuydu sanırım.

Mavi Girift (✓)Where stories live. Discover now