&9.Bölüm

99 9 24
                                    

18.07.22
İyi okumalar...

Önümdeki arabayı önümü kapatan gözyaşlarıyla ne kadar takip ettim bilmiyorum. Durduğunda yolun ortasındaydık ve üç beş tane araba önceden önümüze yığılmıştı. Uraz arabadan fırlarken ben hâlâ mantıklı yanıma tutunmaya çalışarak arabada kalıp ne olduğunu duyabilmek için camları araladım.

Uraz'ın koşar adım gidişini yalnızca bir kaç saniye izlebildim. Arabalarının arasında kaybolunca mantığı boş verip hareketlenecektim ki bir boşlukta geldi ve durdu tekrar. O an orada dizilmiş adamları gördüm. Uraz hızla uzanıp bir şeyi kendine doğru çekerken sanki benim duymam için sesini yükseltti.

"Çocuk okulda bir saat zor kaldı Berkay!" Dedi görmediğim bir yere bakarak. Yine konuşma sesi duysamda bana ulaşmadı. Gözlerim oğlumu arasada baktığım açıdan ordaysa bile göremezdim. Arabaların arkasında kalmıştır. Kesin oradadır.

Daha fazla dayanamayarak arabadan inerken Uraz'ın sinirli sesi hiddetle adamlara çarpıp bana kadar geliyordu. İyice yaklaştığımda herkesin gözleri bana dönmüştü. Tanıdık yüzler görsemde gözlerim babasının elini sıkıca tutmuş arkasında saklanan çocukta durmuştu. Onları böyle görmek imkansız gibi gelirken sanki dünyadan uçtum gittim.

Bir Uraz dönmemişti bana.

"Benim kara listemi herkes bilir. Benim en değerlimin canı sizin yüzünüzden yandı. Bir daha gözüme gözükmeyin!" Dediği şeyler hepsinin irkilmişti sağlarken ben en değerlim diye bahsettiğinin ben olduğumu biliyordum. Canımın Umut olduğunu bilmesi ajan olamasından insanları direk sökmesiyle alakalıydı. Umut üzerine alınsın istedim. Babasının onu sevdiğini düşünsün.

Umut'un önünde diz çöküp onu belinden tutarak kucakladığında Umut hızla ona tutunmuştu. Başını babasının boynuna gömdüğünde Uraz bir kez daha bocaladı. Onu bir eliyle sıkıca göğsüne bastırıp öbürüyle kafasını hafifçe okşadı. Küçücük çocukla arabasına yöneldiğinde gördüğüm manzarıyı hayranlıkla izliyordum.

"Abi yenge burada." Diye bağırdı arkasından Berkay olma ihtimali verdiğim çocuk. Uraz duraksarken vücudu etrafında üçyüzatmış bir dönüş atarken ilk miniğimin beni arayan gözleriyle çarpıştım. Gözlerini kırpıştırdığında kızarık mavileri sululandı. Ciğerim yanarken onunla göz temasımız koptu ve başka bir maviyle çarpıştım. Uraz kaşlarını çatarken bana yöneldi.

"Ebrar? Sen burada ne arıyorsun?" Derken dibime kadar girmiş Umut'un saçındaki elini yüzüme uzatmıştı. Umut bana dönerken herkesin bize dikkat kesilmiş olduğunu hissediyordum.

"Oğluma geldim." Dediğimde parmağı ağlamaktan şişmiş gözümde dolaşıyordu. Benim gözlerim minik mavilerdeydi. Zarar görmüş müydü?

"Beni takip mi ettin?" Dedi bir anlık gözlerinden okunan şaşkınlıkla. Ardından uzanıp anlımdan öptü.

"Özür dilerim bebeğim. Çocuğunu koruyamadım." Dediğinde çocuğunu demesi bile ayrı üzdü beni. Seninde çocuğun demek istesemde sustum. Yanına gidip elinden Umut'u alamak için delicesine istek duydum fakat baba oğul ilk kez yakınlaşmışken bunu bozmak istemedim.

"Hadi gidelim." Diye fısıldadım kısık bir sesle. Kafa sallayıp beni boşta kalan kolunun altına çekerek arabasına doğru yürümeye başladı. Gözlerimi öbür kolunda oturan Umut'tan alamıyordum. Babasının omzuna kafasını gömmüş sessizce duruyordu. Çok mu korkmuştu? Kim dokunmuştu oğluma? Bir yarası var mıydı? Zarar mı vermişlerdi ona?

Mavi Girift (✓)Where stories live. Discover now