&8.Bölüm

140 12 21
                                    

01.06.2022
İyi okumalar...

Sabah namazı alarmıyla araladım gözlerimi. Bir kaç kez yerimde uykulu şekilde dönüp durduktan sonra yanımda hiç kimse olmadığını fark ettim. Dün gece yanında uyuduğum adamın hayal olmamasını umarak yatakta oturur hale geldim. Yatakta dün onun yattığı yerden yayılan koku bile ben gerçeğim diyordu fakat yatak sıcak bile değildi. O gitmişti.

Nereye?

Yine ve yine asla bilemeyeceğim bir yere. Yıllar önce olduğu gibi umursamazlığımı takınarak yataktan doğrulsamda içimde bir yere büyük bir taş oturdu. Kalbim acıyla sızım sızım sızladı.

İlk günden hiçbir şeyin değişmeyeceğini tekrar görmek... kırıcı.

Abdestimi alıp huşuyla namazımı kıldım. Duamı edip biraz Kuran'da okuduktan sonra havanın aydınlanmasıyla kalkıp mutfağa geçtim. Kahvaltı için çay suyu koyup hazırlanmak için odama geçtim.

Üzerimdekileri çıkartıp yatağa bıraktığım elbiseleri giymek için hareketlendim fakat omzuma dokunan parmaklar bana engel oldu. Korkuyla arkamı dönerken odaya nasıl girdiğini bile bilmediğim Uraz'la karşılaşarak rahatladım. Onun gözleri çıplak kalan yerlerimde geziniyordu.

"Yılların yaşlandırması gerekiyor güzelleştirmesi değil. Ben senin bu güzelliğini algılayamıyorum." Belime dolanan koluyla beni kendine çekti. Şakağıma değen dudaklarıyla yarı çıplak halimle kaç yıllık kocamdan utandığımı hissettim.

Güçlü kollarına tutundum. Gözlerimi yorgunca yumarak göğsüne yaslandım başımı. Buradaydı gelmişti. Öpücükleri boynuma ulaşırken ani bir şekilde geri çekilerek beni göğsüne sertçe bastırdı.

"Oruçlarım bitsin. Seveceğim seni ben." Diye fısıldadığında onun oruçlu olması bile beni mutlu etti.

"Beni bırakma Uraz." Dedim nereye gittiğini soramadan yalnızca ona daha sıkı tutunurken. O ne dediğimi anladı. Hatta benim içimi okuyan adamın moralimin yerle bir olduğunu bile çaktığını düşündüm.

"Ufak bir işim vardı. Biraz uzadı sadece. Bu kadar erken uyanmanı beklemiyordum." Dediğinde gözlerinin içine bakarak sabah namazını kılıp kılmadığını sorguladım fakat sormaktan korktum. Geri çekilip beni gözleriyle sevdi fakat ellerini uzak tuttu benden. Kısık gözlerine bakarak güldüm. Cayır cayır yanan gözlerine tercüman olmak çok da zor değildi.

Üzerimi hızla giyinip mutfağa geçtim. Kaynayan suyu demledim. Kahvaltıyı hazırlarken masaya oturmuş beni izleyen adamı fark ettim. Uğraştığım pişileri bırakıp ona baktım.

"Oruçlusun kahvaltı hazırlamamı mı izliyorsun gerçekten?" Dediğimde dudakları kıvrıldı. Ardından kafasını iki yana salladı.

"Gülümsememin sebebisin. Sensiz gülmek çok boş, sensiz gülmek çok zor. Sen o kadar kıymetlisin ki..." Diye fısıldadı. Cümlelerini iç çekerek keserken kafasını iki yana salladı.

"İzlediğim kahvaltı değil, özlediğim karım bir tanem. Ayrı kaldığım kadın izlediğim. Ben senin kokundan, senden başka bir şeye aç değilim şuanda. Hayatı boş vermiş durumdayım. Bütün benliğim senin adını fısıldarken üstlerime bile kulak tıkamış durumdayım. Ben bu ajanlıktan ya ömür boyu tatile çıkacağım yada bu hayattan tatile çıkacağım artık." Cümleleri boğazıma bir şeyler dizerken kesik bir iç çektim. Sözlerini düşünmeyi reddederek kaçar gibi döndüm işime tekrar.

Uzun bir süre sessizlik oldu. O ise yaslandığı duvardan ayrılmadı. Gözlerini bir saniye çekmeden beni izlemeye devam etti.

"Anne." Diye titreyen ses durdurdu bu kez beni. Sesinin titremesi endişeyle ona dönmemi sağlarken mutfağın kapısının pervazında dikilmiş çocuğu fark ettim. Onunda gözlerinde burukluk vardı fakat gözleri bana değil babasına dönüktü.

Mavi Girift (✓)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ