&13.Bölüm -Final-

100 11 28
                                    

09.10.22
Son kez. İyi okumalar...

*** 5 yıl sonra

Yemeği güzelce karıştırıp marulları yıkamaya durdum.

"Gel gel. Otur sen burada ben şunları mutfağa getireyim geliyorum." Diyen Uraz'ın sesiyle mutfağın camına yaklaşırken verandada oturan bir adam gördüm. Uraz perdenin altından geçerek mutfağa girerken elindeki istediğim domatesleri kaldırıp salladı. Ona istemsizce tebessüm ederken bana yaklaştıkça görüş açım genişliyordu. Alnı boncuk boncuk terleyen adamın boynundaki havluyla alnını sildim.

Yaptığım harekete tebessüm ederken tezgaha bıraktı domatesleri. Bir eliyle tezgaha tutunurken üzerime eğilen adama güldüm.

"Misafirin var sanıyorum?" Dedim kaşımı kaldırarak sorar gibi. Boynumdan arkaya attığım başörtünün uçlarını öne çekerken dudaklarıma küçük bir buse kondurdu.

"Birisi beni görmeye gelir, şeytanın işimi olur birde mutfağa gelir bu halde durma." Diye fısıldadığında güldüm.

"Bizi bu haldede görebilir o kişi." Dedim itiraz ederek. Yüzündeki gülümseme düşmemeye inat ederek dahada artarken bu sefer alnımı öptü.

"O zaman bir daha öpmüyorum." Diye fısıldadı bunun mümkün olmadığını söyler gibi. Tüpteki yemeklere bakındı. Az önce istediği için hazırladığım çaya baktı.

"Bize bir çay doldursana tatlım. Bende dün tarladan aldığım kavunu keseyim misafir kuru kuru karşılanmaz." Dediğinde onu seve seve onaylayıp iki tane bardak çıkarttım. O hemen tezgahın altındaki kavunu çıkartıp kesmeye başladı.

"Bizimkileri naptın?" Dedim inekleri başı boş bıraktığını düşünürken. Bana yan gözle baktı.

"Uzak tarlaya bağladım. İplerinide geniş bağladım. Biraz dağılırlar ama çokta gitmezler. Biraz daha kazdım tarlayı ama hâlâ alışamadım ya. Hâlâ çok yoruyor beni." Dediğinde güldüm. Koskoca ajanın düştüğü hallere bak.

"Normalde yardım ediyordum yalnız yapmak isteyince hadi dedim yapsın." Dedim koyduğum çayları tepsiye bırakarak. Kestiği kavunuda bırakıp yanağıma bir öpücük bırakarak bile isteye etrafımdan geçirdiği ellerini üzerime eğilerek yıkadı. Keskin mavileriyle göz göze gelirken iç çekti.

"Ben sana kıyamıyorum bebeğim. Hadi kolay gelsin." Tepsiyi alıp giderken arkasından güldüm. Sanki ben ona kıyabiliyorum. Marulları domatesleri bir güzel doğrayıp salata yaparken birazdan Umut'un geleceğinin bilinciyle ona bir güzel domates arası ekmek ve süt doldurdum. Yemeğin pişmesine vardı aç beklemesin yavrum.

"Çardağa geçelim mi? Hem orası daha rahat olur?" Diyen Uraz'ın sesini duyduğumda ona güldüm. Hem bana alan bırakıyor hem adamın rahat konuşması için teşvik ediyordu. Sanıyorum bu adam geçen gün Uraz'a dini soran öğrenmek isteyen adamdı. Uraz gibi bende şaşırmıştım. Normalde köyümüz baya dindardı ama aradaki yarım kalanlar utanıp söyleyemiyorlardı demek ki.

"Anne ben geldim." Diyen Umut'un sesiyle bahçedeki eve gelen Umut'u gördüm. Baya bir boy atmış sırık gibi bir delikanlı olmuştu. Ne kadar ye desemde hiç gelişmiyormuş gibi hissediyordum. Sadece boya gidiyordu sanki. O beni görmesede eve yaklaşana kadar onu izleyip ardından onu karşılamak için kapıya yöneldim. Dış kapıdaki perdeyi kaldırdığımda yüzündeki derin gülümsemeyle ayakkabılarını çıkartıp içeri girdi.

Elimi öpüp bana sıkıca sarıldı her gün yaptığı gibi. Allah'ın selamıyla girdi evimize.

"Canım annem bugün nasılsın?" Dedi bana bakarken. Mavilerine bakarken bütün içtenliğimle güldüm ona.

Mavi Girift (✓)Onde histórias criam vida. Descubra agora