1.BÖLÜM - ZAMANSIZ

7.4K 1.1K 4.7K
                                    


Herkese merhaba! Yorgun aslında yazmakta olduğum bir kurguydu ama en başa dönüp tamamen düzenleme kararı aldım. Kapaktan açıklama kısmına kadar büyük, köklü bir değişiklik yaptım ve kalan bölümleri de düzenlemeye devam ediyorum. Düzenleme sebebim bazı yerlerin ve akışın içime tam anlamıyla sinmemesinden kaynaklıydı.  Açıkçası yeni yaptığım düzenleme içime daha çok sindi diyebilirim. Okumakta olan arkadaşlarıma en başından tekrar okumalarını tavsiye ederim çünkü diğer bölümleri yayından kaldırdım. Düzenlenmiş bölümleri her hafta düzenli bir şekilde paylaşacağım. Yenilenmiş olan YORGUN'un desteklerinize ihtiyacı var. Yine yeni yeniden YORGUN diyerek ilk bölümü atıyorum. Oylarınız, yorumlarınız ve destekleriniz için teşekkür ederim. Keyifli okumalar!


Bölüm Şarkısı: Dark Vampire Music - As Grief Consumes


Çok önceden ölmüştüm, belki de dün. Zaman yüreğimi acıların koynuna bıraktığında yetişkin olmaktan çok uzaktım. Sancılarım güzel günlerin üzerini açmanın mümkün olmayacağı eski bir örtüyle örtmüş karanlığın içine gömmüştü. Onu oradan çıkarmaya çalışırken kendimi parçalara ayırmış her bir parçamı karanlığa bırakmıştım. Kendimi bütünüyle karanlığa hapsettiğimde başladığım yere geri dönmek büsbütün canımı sıkmıştı.


"Affedersiniz, bana yardımcı olabilir misiniz? "Duyduğum sesle düşüncelerimden sıyrıldım. Karşımda otuzlarında gösteren ama giyimiyle daha küçük göstermeyi uman bir adam vardı. Oturduğum yerden kalkıp üzerimdeki önlüğü düzelttim.


"Affedersiniz "dedim gülümsemeye çalışarak "elbette, özellikle istediğiniz bir çiçek var mı? "Dedim çiçeklerin olduğu tarafa bakarak. Adam birkaç dakika çiçeklere doğru bakıp kararsızlıkla kaşlarını çattı. Çiçeklere ilerleyip elime birkaç tane kırmızı karanfil ve beyaz gül alıp şık görünümlü bir buket yaptım. Adam beğeniyle onay verdiğinde hazır kartlardan bir tanesini çiçeğin üzerine koydum. Adam buketi alıp dükkândan çıktığında kendimi oyalamak adına tekrar çiçeklere döndüm.


"Karaca hala çıkmadın mı? "Elinde tuttuğu yarısına kadar dolu olan çay bardağıyla bana bakıyordu. Yer yer kırlaşmış saçları ve gür bıyığı ile Ekmek Teknesi dizisindeki Fırıncı Nusrettin karakterini andıran bir siması vardı.


Saate baktığımda hafifçe tebessüm ederek ona döndüm "saatin farkında değilim Kemal amca çıkabilir miyim? "Dedim sakin bir şekilde. Kemal amca elindeki çay bardağını masaya koyarken konuştu.


"Çık kızım tabii yarın görüşürüz "dedi gülümseyerek. Üzerimdeki önlüğü çıkarıp ceketimi giydim ve çantamı omuzuma takarak Kemal amcaya döndüm.


"Hayırlı akşamlar Kemal amca "dediğimde o da aynı şekilde karşılık vermişti. Dükkânın kapısını açıp dışarı çıktım. Soğuk hava suratıma çarparken ellerimi ceketin cebine koyup yürümeye başladım. 


Neydi bu şehre beni bağlayan? Yaşanan ama acısıyla iz bırakan geçmiş mi yoksa önü belirsiz olan gelecek mi? Hayallerimin ve ideallerimin çok çok dışında bir hayatı yaşamaya maruz kalmaktan memnun değildim. Psikoloji bölümünde okumak ve yüksek lisans için yurt dışı hayalleri kurarken hayat beni iki yıl önce bu çiçekçinin kapısına çalışan olarak getirmişti. Bıraktım psikoloji bölümünü açık öğretim öğrencisi olarak hayallerime taban tabana zıt bir bölümde okuyor yüksek lisansı geçtim okuduğum bölümden mezun olmaya çalışıyordum. Bu ülkeyi geçtim şehirden bile burnumun ucunu çıkaramamıştım. Benim bir zamanlar hayatım hakkında planlarım ve hayallerim varken hayatın da benim hakkımda birtakım oyunları olduğunu çok güç kavrayabilmiştim. 

YORGUNWhere stories live. Discover now