4.BÖLÜM - İLK ADIM

2.4K 798 2.5K
                                    


Herkese merhaba! Dördüncü bölüm ile karşınızdayım. Oy, yorum ve destekleriniz için çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: Nosak - Confession



İnsan hayatındaki bütün gizemlere rağmen onları görmezden gelip yaşayabilir miydi? Ben yaşayamazdım. Gerçek bütün ihtişamıyla gözlerimin önüne serilmeli, açılan defterler geri dönüşü olmayacak şekilde kapatılmalı, yarım kalan hesaplar son kez tamamlanmalıydı. Beni parçalayıp yok edecek olsa bile gizli tek bir durum kalmamalıydı. 


Geleceğin geçmişle birleşip önüme sunduğu köprüde kendimi bütün gelecek olan durumlara en iyi şekilde hazırlamalıydım. Dahilim olmayan geçmiş şüphesiz en çok babamın ve benim canımı yakacaktı. Kamer geçmişin hesabını sorup kendi dünyasında adaleti sağlayabilecek imkânı varken ben küçük yaşımda büyümenin hesabını kime soracaktım? Aileden soyut bir şekilde sadece kendi iç dünyasında yaşayıp her şeye kayıtsız kalan babama mı yoksa yaşadıklarıyla dolup taşmış hayatın hırsını benden çıkaran anneme mi soracaktım bütün hesabı? 


Ben teyze oldum, çalışan oldum, öğrenci oldum, mezun oldum, kardeş oldum yeri geldi abla oldum, yetişkin oldum ama bir çocuk olamadım. Ben bunlar dışında daha ne olacaktım?


"Hey! "Dedi kolumu çekiştirerek. Kaşlarımı çatarak ona döndüm "kime diyorum? Şuradaki posterleri görüyor musun? Hadi gel bakalım "dedi heyecanlı bir şekilde. Cemre 'nin ısrarlarına dayanamayarak işten erken çıkmış birlikte çarşıda büyük bir kırtasiyeye girmiştik. Kırtasiyenin içinde defterlere bakarken beni gördüğü posterlere doğru heyecanla sürüklemişti. Posterler her ne kadar iki binli yılların başlarında kalmış olsa da duvarlarımızı eski zamanların esintileriyle donatmayı seviyorduk. 


Posterleri inceledikten sonra ikimizde vintage üzerinde Galata Kulesi bulunan güzel bir İstanbul posteri alıp kırtasiyeden çıktık. Kalan zamanı birlikte değerlendirmek istediğimizden kırtasiyenin yakınında bulunan bir mekâna girip arka taraflarda kalan bir masaya oturduk. Siparişlerimizi verdikten sonra bana döndü.


"Ablandan haber var mı? "Diye sordu ilgili bir şekilde. Her ne kadar birbirimizden soyutlanmış olsak da evden bir kişinin varlığının bu şekilde eksilmesi hepimizi sarsmıştı.


"Annemle konuşmaya başladılar ama babam hala tavrını koruyor "kahvemden bir yudum alıp devam ettim "bende çekimser duruyorum "dedim fincanı yerine koyarak. Bu konudaki kararı tamamen anne babama bırakacaktım çünkü bir aile çatışmasını başlatmak istemiyordum.


"Ablan dışında bir şey mi oldu? "Diye sordu tavırlarımı incelerken. Yılların verdiği dostlukla beden dilimi okuyup bir sorun olduğunu anlaması elbette uzun sürmemişti. Ona Sinan'ı anlatıp anlatmamakta kararsız kalırken saklamanın bir mantığı olmadığını düşündüm. Sonuçta onunla alakalı bütün her şeyi biliyordu ve bütün olaylara bizzat şahit olmuştu. Geçen gün Sinan'ın dükkâna gelmesini ve aramızda geçen konuşmaları anlattım.


"Oğlandaki pişkinlik pes dedirtiyor gerçekten! "Dedi öfkeyle. Başta ilişkimizi destekleyen Cemre şimdi Sinan'dan en az benim nefret ettiğim kadar nefret ediyordu. Kahvesinden bir yudum alıp konuşmaya devam etti "bu sana geri dönmek istiyor olabilir mi? "Dedi soran bir şekilde. Açıkçası bu kadar zaman geçmişken bana geri dönmek istemesi zayıf bir ihtimaldi. Cemre yeni bir ruh haline geçiş yaparak elini alnına vurdu "geri dönerse sakın ama sakın kabul etme! Bak ben seni tanıyorum iki güzel laf edip gönlünü alır sonra sen üzülürsün "dedi parmağını bana doğru sallarken. Ona karşı çıkmak istiyordum ama ne yazık ki beni kandırması konusunda haklıydı. Kim iki yıl ayakta uyutulurdu ki?

YORGUNWhere stories live. Discover now