36.BÖLÜM - OD

295 152 76
                                    


Herkese merhaba! Uzun bir aradan sonra karşınızdayım! Ramazan ayında memlekete gitmiş ve daha yeni evime dönüş yapmış bulunmaktayım. Bu bölüm ise biraz duygusal olduğundan aceleye getirmek istemedim ve düzenlemesini yaparak en iyi şekilde paylaşmak istediğimden geri dönmeyi bekledim. Bu kadar geciktirdiğim için üzgünüm. 

YORGUN'un her daim desteklerinize ihtiyacı var. Oy verip, yorum yaparsanız, duygu ve düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. 

Hayalet okuyucularımın da desteğini görürsem, kendilerini gösterirseler çok sevinirim. Hepinize sabrınızdan ve oylarınız, yorumlarınız için çokça teşekkür ederim. Keyifli okumalar... 


Bölüm Şarkısı: Dark Piano - Sociopath

Seçimlerimiz bizi hangi sonuca götürürdü? Kaybın ya da kazancın anahtarı elimize verildiğinde açılan kapının ardında bizi bekleyen neydi? Seçimlerimiz bizi ayaklarımızı yerden kesecek bir mutluluğun ya da pişmanlıktan süründürecek çaresiz bir acının eşiğine getirdiğinde en ağrılı süreci el mahkûm kabul etmek zorunda kalırdık.

Yapılan seçimler bazen bizimle birlikte sevdiklerimizi de ucu bucağı görünmeyen bir acının içine atar, ateşiyle hepimizi tutuşturur, pişmanlığın yükünü bir hamalmışçasına bizim sırtımıza bir ömür boyu geçmeyecek azapla bırakır nereye bakarsak bakalım her şeyden önce o güne ait yaptığımız seçimin pişmanlığını görürdük.

Seçimler bazen bizim kusurlu hatalarımız olarak alnımıza bir damga gibi kazınır ansızın geçmişin o ağır örtüsü kalktığında içimizi sızlatırdı. Seçimlerimiz bazen özlemle anımsayacağımız vazgeçişlerimizi gaddarca yüzümüze vurur keşkeleri dilimize acı tadıyla dolardı. Seçimler ve vazgeçişler... Sonucu ne olursa olsun bazen canımızı ziyadesiyle yakardı.

"Daha kaç gün boyunca geleceksin? "Pürüzlü sesimle konuşurken hiçbir ifade barındırmayan bakışlarımı nemli toprağın üzerinde oturmakta olan Gencer'e çevirdim.

Ölümün gözleri içimizden birini seçmiş soluğunu bir lahzada kesmişti. O gün Sinan'ın pencereden kendini atması hepimizin beklediği en son şey bile değildi. Gencer ve benim çığlıklarımız odayı birbirine katarken Doğukan alelacele adamlarını da alıp hiç gelmemiş ve bunca şeye sebep olmamış gibi gitmiş Gencer ile ben ise içimize sığmayan panik ve korkuyla şirketten çıkıp çoktan Sinan'ın başında toplanmış olan kalabalığa gitmiştik. Kalabalığı güç bela yararak Sinan'a ulaştığımızda dudaklarımdan firar eden çığlığa mani olamamıştım. Sinan neredeyse ayakucuna kadar ulaşan kan gölünün üzerinde beti benzi atmış bir şekilde yatarken ağzından, burnundan ve başından akmakta olan kanları büyük bir acıyla izlemiştim.

Gencer Sinan'ı kucaklamak için gözyaşlarıyla öne doğru atıldığında onu tutmaya çalışırken gelen ambulans imdadımıza yetişmişti. Sonrasında yaşananlar daha yıpratıcı ve beynimizi uyuşturacak türden acı verici şekilde gerçekleşmişti. Cihan Bey ve ilk kez gördüğüm Sinan'ın annesi ardından muhteşem üçlü ile Kamer de benim haber vermemle hastaneye gelmişlerdi. O gün hastane koridorunda doktorun Sinan'ın ölüm haberini vermesiyle birlikte Sinan'ın annesi bayılmış Cihan Bey ise fenalaşmıştı.

Gencer bir yandan Sinan'a ağlarken bir yandan anne ve babası için koşturmuş bizler de Sinan'ın cenazesi de dâhil olmak üzere onları yalnız bırakmamıştık. Bugün Sinan vefat edeli bir hafta olmuş bu bir hafta içerisinde ise Gencer her gün Sinan'ın mezarının başına gelerek onu yalnız bırakmak istemediğini söylemişti. Çocukluğunu ansızın toprağın altına uğurlamanın yükünü kaldıramıyordu.

YORGUNTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang