26.BÖLÜM - KURŞUN

609 227 650
                                    


Herkese merhaba! Yirmi altıncı bölümle karşınızdayım! Oy, yorum ve destekleriniz için çokça teşekkür ederim. Yıldızları parlatmayı unutmayalım!


Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Yorumlarda buluşalım!


Seviliyorsunuz... Keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: November Waltz


Hissizliği yüreğime giydirmiş yakıcı derisini insanlara çevirmiştim ama unuttuğum bir şey vardı; hissizlik beni de içeriden tüketerek yakmaya başlamıştı. Hatırımda kalmayan bir diğer şey ise kaç yaşımda olursam olayım hissizmiş gibi keskin görünecek ama kaç yaşımda olursam olayım hep hissedeceğimdi. Hep beklediğimiz sevgiyi, yüreğimizi kavuracak aşkı, yolumuzu güzelleştirecek dostluğu, muhtaç olduğumuz güveni daha bize uğramadan görür görmez tüketmiş değerini ayağımızın altında ezmiştik.


Kendimizi anlatma çabası insanların duyarsızlığıyla var olan nobran okyanusa karışmış soğuk suyuyla gücümüzü tüketerek dev dalgalarıyla bizi boğmuştu. Çığlıklarımız suya karışmış kaybolduğumuz yalanların içinde ziyan ola ola büyümüştük. Kendimizi serkeş bir acının kıvrandırıcı sıcaklığında bulduğumuzda kurtulmak adına yüreğimizi en ücra köşelerimize hapsettik. Zaman bizi çaldı ve hırçın bir bozguna uğrattı.


Kendime çokça uzak bir yerde her duygum hüzünden bir parça çalmışken, büyümenin artık iyiden iyiye eziyete dönüştüğü zaman diliminde yalnızlığıma sarıldım. Yıllarım içimde beslediğim duyguların ağırlığıyla geçti. Maruz bıraktıkları karanlık dünyayı beni yıkan ne varsa içime atarak kendi tırnaklarımla büyüttüm. Artık susmanın ne demek olduğunu anladığım bir yaştayım. Artık gözlerimle konuşabildiğim, yenilir yutulur gibi olmayan şeyleri hazmetmeye çalıştığım bir yaştayım. Yaşam bizden geçmiş çoktan. Biz hala olduğumuz yerdeyiz...


"Epey şaşırmış görünüyorsun "konuşmasıyla beraber bakışlarımı Kamer'den çekip sandalyede rahat bir tavırla oturan adama çevirdim "konuşacak mısın artık? "Levent Atılgan'ın sesindeki abartılı keyif beni rahatsız ederken Kamer'den uzaklaşıp ona yaklaştım.


"Kim olduğumu biliyor gibisiniz "dudaklarında peydahlanan alaycı gülüşünü umursamayarak hatırı sayılır yarayı barındıran yüzüne baktım "Kamer sizi depoda ağırladığına göre pek hoş şeyler yapmamış olmalısınız "dedim ifadesiz bir şekilde.


"Kamer'in tarzı bu " alaycı ifadesini sürdürerek devam etti "en azından benim için "dediğinde Kamer'in geçen sefer onu neden buraya getirttiğine üstüne neden hatırı sayılır şekilde hırpalamış olduğuna kafa yormakla meşguldüm.


"Hak ettiğin buysa demek ki "şu ana kadar sessiz kalmasının bir mucize olduğunu düşünürken Kamer söylenerek konuşmuştu.


"Bir kez bile benden ya da annesinden bahsetmedi değil mi? "Levent Bey'in merak ile perçinlenmiş sorusu dikkatimi çekerken kendime birkaç saniye düşünmek için zaman tanıdım. Annesinin gidişinin nasıl hissettirdiğiyle alakalı çok kısa konuşmuş Levent Bey'in esamesi bile okunmamıştı.

YORGUNWo Geschichten leben. Entdecke jetzt