Çıkış

3.7K 311 111
                                    

-------Vote ve Yorum Bırakmayı Unutmayın----

-

Uygar adımlarıyla odayı fetih ediyordu.
Zihninden dolup taşan binlerce cevapsız soruyla birlikte kendi ekseninde dönmekten ve odada volta atmaktan başı dönmeye başlamıştı.
Tayfun'un sevgilisi Uygar'ı aramıştı.

Kutay ile Tayfun yine birbirine girmişler ve  ikisi de elbette dönüşte büyük bir ceza almakla birlikte tabir yerindeyse "muaf tutulacaktı" her şeyden.
Bir daha hiç bir okul gezisine gelmeyeceklerdi.
Bir daha hiç bir etkinliğe dahil edilmeyeceklerdi.
Üstüne üstelik bir de üç gün okuldan uzaklaştırma alacaklardı.

Uygar pişmanlıkla ağlarken öncesinde ikisinin olduğu odaya gitmeyi düşünmüştü müdür yardımcısı ile konuşmayı bile düşünmüştü lakin Tayfun ya da Kutay bir sebebi bulup Uygar üzerinden kavgaya tutuşacaklardı.
Yine.
Ve yeniden.

Zaten normalde birbirine ateşle barut gibi yan yana gelip iki çift kelam edemeyen iki ezeli düşman araya giren Uygar ile eften püften bir nedene dahi ihtiyaç duymaksızın kavga ediyordu.

Tayfun affedilemez tepkiler vermiş olsa da Uygar onu hala seviyordu.
Arkadaşlardı.
Elbette Tayfun'u  silip atamazdı.
Lakin Kutay ,onun Tayfun ile olan ilişki ağını bildiği için her adım yanlış anlaşılmaya müsaitti.
Arkadaşca sohbetler.
Temaslar.
Taygar  geceleri de dahil.

Kutay doğal olarak haklıydı.
Uygar onunla birlikte olmuştu.
Yedi defa.
Ve tek gecelik olarak kalmamış günlerdir birbiriyle oynaşarak günleri geçmişti.
Kendini gerçekleştirmiş bir kehanet olarak gerçek bir sevgili gibi olmuşlardı.

Ve Uygar da Kutay'ı gerçekten delirircesine istiyordu.
Duygularından emindi. Kutay ile olmak hoşuna gidiyordu ve Tayfun'a duyduğu çocuksu hislerin yanında esamesi okunmayacak denli şiddetli idi.
Sadece tek bir dokunuşta  Kutay tüm her şeyi silebiliyordu.

Yılların ya da yazılan defterlerin vile bir anlamı kalmıyordu.
Bir çift laciverte bakınca Uygar uysal bir kedi gibi o ne derse onu yapmak ve onu güldürmek istiyordu sadece.
Hele yanında uyuduğu gece boyunca kalbi yerinden fırlamış gibiydi...

Ama bu böyle sürüp gidecekti.
Uygar öncesinde de birbirinden haz etmeyen ikili  devamlı kavgaya tutuşacak ve ne olursa olsun gün sonunda birbirlerine zarar vererek geleceklerini de mahvedecek adımlar atacaktı.

Uygar,Tayfun ile olan dostluğunu kaybetmeyi istemiyordu.
Uygar,bu Kutay ile başlamış olan kalbindeki kasılmaları kaybetmeyi de istemiyordu.

Kutay'ı deli gibi tanımak istiyordu.
Kutay'ı...
En derinine kadar tanımak ve onun denizlerinde yüzmek istiyordu ama henüz çok erkendi her şey için.
Bu ilişkinin sonuçları Kutay veya Tayfun'un birbirlerine saldıracağı hatalar zincirini oluşturmak demekti...

Bir labirente sıkışmıştı ve bir çıkışı yoktu.
Kutay'ın ellerine uzanmak istese alevdi.
Tayfun'un koluna girmek istese de ateş kadar yakıcı bir buzdu...

Kapı ardına kadar savrulduğunda Uygar telaşla adımladı ve bir çığlık koyverdi.
Güzel dudakları oluk oluk kanla birlikte kabuk bağlamışken elmacık kemikleri morarmış,üstü yırtılmış Kutay'a bakarak ağladı Uygar.

"K-Kutayy!"diye inledi oğlanın boynuna dolanırken.
"Ben...Benim yüzümden ben..."

"Sana çok açık konuşacağım."diye fısıldadı Kutay solgun lâcivertleri ile.
"Benimle mi kalmak istiyorsun ,Tayfun ile yürümeye devam etmek mi?"

Uygar korku dolu ceylan gözleri titrerken kirpiğinin ucundan damlayan bir yaşla hıçkırdı.
"C-canın acıyor mu?"diye fısıldadı Uygar iç çekip oğlanın yaralı yüzünü okşarken.
"Kutay özür dilerim..."

"Ahu gözlüm..."diye fısıldadı Kutay acı dolu bir sesle.
"Oyuncağın değilim.
Kalayım mı? Gideyim mi?"

"G-Gitme!"diye inledi Uygar oğlana sıkıca  sarılıp yaralı dudağına okşarcasına bir öpücük bırakırken.
"Kutay...Özür dilerim ben..."

"Ona sarıldın..."diye yutkundu Kutay acıyla.
"Ona...Ona...Ona güzel bakıyorsun..."

"Sen..ne.."

"Okuldan atılacağım."diye açıkladı Kutay burun çekip.
"Zerre sikimde değil ama babam muhtemelen evden atar.."

Uygar pişmanlıkla Kutay'a sarılırken Kutay devam etti.
"Bir kez daha Tayfun ile birbirimize girersek...Atılıyoruz Uygar. Ben de o da. Ha o koleje gidebilir,sizin gibi kolejliler..."diye gülümsedi Kutay.
"Ben sokağa giderim anlıyor musun? Şimdi bana söyle..."

"K-Kutay ben onu sadece arkadaşım olarak affettim.."diye fısıldadı Uygar kaş çatıp. "Niyetim...Hoşlanmak değil.
Çünkü...
Sana karşı hislerim var artık ve..."

"Bambi..."diye yineledi Kutay yutkunup gözünden bir damla süzülürken.
"Benimle mi yürüyeceksin ? O kopamadığın dostun ile mi? Seç."

"B-ben..."dedi Uygar telaşla.
"Bu çok ...absürt bir seçim."

"Ben biliyorum cevabı."diye fısıldadı Kutay burukça.
"Doğru olan da o. Tamam mı?"

"Ne!"

"Çıkar mısın?"diye fısıldadı Kutay burukça dudaklarını oğlanın göz kapaklarına bastırırken.
Kısa bir öpücük kondurup iç geçirdi.

"Nereye!"dedi Uygar korkuyla.

"Benimle çıkar mısın Uygar?"diye fısıldadı Kutay.
"Tayfun ile bir daha muhattap olmamak şartıyla..."

"O benim arkadaşım!"diye inledi Uygar.
"K-kavga etmezseniz bir kerecik..."

"Sana bir kez daha dokunduğunda..."dedi Kutay buz gibi bir sesle.
"Çok daha fazlasını yaparım,yapacağım.
Ve benimle ilgili çok küçük bir kavga bile etsen o da gelip bana hesap soracak.
Biz yine kavga edeceğiz..."

"Kutay...Ben... Senden çok..."

"Hoşlanmıyorsun..."diye fısıldadı Kutay acıyla.
"Denize düştün.
Yılana sarıldın sadece.
Denizden çıkınca yılanı da sarmayı bırakacaksın..."

"Hayır!"diye kükredi Uygar sinirle. "BUNU SANA DÜŞÜNDÜREN NE ! SADECE SENIN DE TAYFUN'UN DA..."yutkundu ve devam etti.
"Benim yüzümden ...mahvolmanızı istemiyorum."

"Benim dudaklarım senin dudaklarına değdiği an.. Ölümüm de mahvoluşum  da..." titrek bir nefesle yutkundu Kutay.
"Başladı zaten..."

"Kutay!"

"Bana net ol..."diye fısıldadı Kutay çenesine damlayan yaşla.
"Sadece..."

"Seni...Seni istiyorum!"diye gürledi Uygar dudaklarını dudaklarına bastırırken...
"Ama bu...bu seçim...Bu..Kutay bu çok saçma bir seçim olur bir tarafta en yakın arkadaşım ve ben ona sırtımı..."

"En yakın arkadaşın ile hayatında güzellikler."diye çekti dudaklarını Kutay.

"Seni hayatımda istiyorum!"diye inledi Uygar hıçkırırken.
"Sadece..Kavgayı kesseniz ve hatrım için...Kutay !"

"Ben hayatımda belirsizlik istemiyorum,Uygar."diye fısıldadı Kutay dolaba uzanıp valizi çıkarırken.

"Gitme!"diye hıçkırdı Uygar.
"K-konuşalım!"

"Konuşacak bir şey kaldı mı?"diye mırıldandı Kutay alayla.
"Başından belliydi sonumuz zaten..."

"Kelebek miyiz biz !"diye kükredi Uygar dolap kapağına tekme vururken.
"En yakın arkadaşımla...Nasıl böyle bir seçim pat diye yapılır ! Kutay...Aşabiliriz...Zamanla ve..."

Uygar ikisinin de okuldan atılma ihtimaliyle daha da hıçkırırken ellerindeki kısır döngüye bir küfür savurdu.

"Kendine iyi bak."diye mırıldandı Kutay.
"Ve bir daha kendinden emin değilsen,kimseye seviyormuş gibi bakma öyle..."

Son PerdeWhere stories live. Discover now