"İbneymiş..."

1.8K 146 55
                                    

"Siktiğimin kel müdür yardımcısı."diye gürledi ve hırsla dolap kapağına bir tekme daha savurdu Kutay.

Ne ara hangi ara yerden bitme gibi orada bitmişti bilmiyordu ama Kutay, Tayfun'un üzerine atladığı gibi müdür yardımcısının tok sesi koridorda yankılanmış ve bas bas bağıran sesiyle iki serseriyi birbirinden ayırmıştı. Kutay yumruk esnasında gözünü kararttığı için müdür yardımcısına da en afillisinden bir yumruk savurmuştu.

Ve şimdi müdür yardımcısının darp raporu alabilecek kadar mosmor bir suratı vardı.

"Hayatın.."demişti adam Kutay'ı süzerken. "Hayatın ellerimde Kutay. Lise bitimine bir kaç ay kala siktiri yemiş tek sen olursun! Duydun mu. Seni kaç kere uyaracağım lan ben oğlum,anan babandan utan lan..."

Kutay ise sadece odadan çıkınca Tayfun'u nerede ve ne şekilde döveceğinin hayalini kurarak o odada saatler geçirmişti. Olaylar büyümemişti zira Tayfun şikayetçi olmadığını, ailesini de disiplinde görmek istemediğini söylemişti.Oğlunun geleceğinden endişe duyuyordu annesi. Biricik Tayfun'u kavga edince.Kutay için ise iki saat boyunca müdür yardımcısının odasında tutulduktan sonra boşalan okulda sadece kendisi kalacak şekilde yapayalnız bir karanlık vardı.

Elleri cebinde yalnız yürüdüğü yoldaydı.

Gidebilecek bir evi dahi yoktu , babası tarafından evden atılmıştı. Üstelik uzun zamandır Uygar'ın evinde gizli bir hayatı vardı geceleri penceresine tırmanmak silueti ile. Lakin Uygar'ın evine doğru adımlayan tez adımları ağaca tırmandığında evde kimseyi bulamamakla son bulmuştu. Perdeler kapalıydı ,arabaları da kapı da yoktu.

Sır olup uçup gitmiş ve tek kelam etmeden o gün dünyayı Kutay'a zehir eder gibi işliyordu her şey.

Sevdiğinin zehirli mürekkebi bir silahtı,zehirli bir hançer. Ateşle dağlanmış bir demir gibiydi teninde yakıcı his bırakan. Lakin o mürekkepi onun güzel elleri tutmayacak kadar güzeldi elleri."Siktiğimin hayatı.."diye inlemişti Kutay akşamın çok geç saatlerindeki evinde.

Tayfun üzülmesin diye tahammül edilen Kutay, Tayfun'un ailesi sinirlenmesin diye iki saat boyunca okulda tutulmuştu. Güvenle yollanmıştı Tayfun evine.Ancak ondan sonra asla doğmaması gereken biyolojik bir artık olan "şeytani" Kutay salınmıştı okuldan.

Canı yanıyordu,sevdiğinin saçlarının başka ellerce okşanmasından sebep. Göğsü deliniyor gibi hissediyordu Kutay.

Kullanılmışlık hissi ona yeniden "Sen kimsin de seni sevecek.."diye bağırıyordu gerçekleri. Güzel bir masaldı bir vardı bir yoktu diyordu zihninde susmayan ses. "Anasının babasının siktir ettiğini.."diye yankılanıyordu zihninde her şey. "Kim ne yapsın."

Açlıktan bayılacaktı, kimsenin umrunda değildi.

Eğer her şey yalansa bile Uygar o denli gerçek oynamıştı ki Broadway oyuncularını ağlatacak bir performanstı sahiciliği. Ne yedi ne içti diye o denli endişelenirdi ki elleri titrerdi Kutay öğün atlamış olursa.Zehirli lokma gibi boğazına dizilen her his gibi her ısırıkta yok olduğunu hissediyordu Kutay. İçten içe öldüren bir zehir gibiydi.

Okuduklarının yalan olduğuna o kadar emindi ki. Yersiz birinin yersiz şeyleriydi sadece. Belki de sadece Uygar'ın bir nisan şakası olacaktı o yazdıkları ? Olmaz mıydı hem. Ketumdu belki Kutay ama Uygar onu güldürürdü hep. 

Belki sadece şaka idi.

Kutay sırılsıklam eve varmıştı,açlıktan ve sinir harbinden bayılacak gibi olduğunda. Kapıyı açan ayyaşın ise bakışlarında bir böceğe bakarmışcasına doluyordu hisleri.Kutay odasına çıkıp kuru bir şeyler giyinmişti,sikik evde o sikik herifin parasıyla bir lokma yemek bile ağrına gidiyordu.

Hayır diyordu içinden bir ses.

Sikik evde sikik herifle zehir gibi yemekleri o kadar uzun zamandır yemiyorsun ki sen sadece Bambi'nin elleriyle sana yedirdiği yiyeceklerin tadını özlüyorsun.Yalan fakat şurup gibi tatlandırıcı özellikte. Asla gerçekte,sahi bir şekerden değil. Tatlandırıcılarla dolu bir yapaylıkta.

Her şeyin en güzelini ,ilkini, en özelini Tayfun'a saklamıştı muhtemelen.

"O yapmaz...Yapmaz Bambi.."diye sayıklıyordu dolap raflarını yumruklarken lakin faydasızdı. Kuruyan boğazını dindirmek üzere bir bardak su içmeye razıydı Kutay. Sabah kapısında bitecekti sevgilisinin.

Ayyaş ise çilingir sofrasını kurmuştu. Sigara izmaritiyle yanmış mor çiçekli plastik muşambalı masa örtüsü üzerinde gazete kağıtları. Ki ıslanınca mürekkep ve matbaa kokusu ezelden midesini bulandırırdı Kutay'ın.Peynir yanına salatalık ve karpuzla aromatik kokusu anasonla karışık.Yoğun bir sigara lakin içi dolu olanlardan. Muhtemelen babasının en sevdiklerinden olan "ot" doluları...Rakı şişesi boştu. Şişenin dibi ayyaş için yine gelmişti.

Kutay kaşının ve alnının üzerinde patlayan rakı şişesiyle birlikte kendi kanının duvarlara sıçradığını görmüştü.Bedeni bir ölüden farksızdı,acılı bir iniltiyle kafasında şişe parçalayan adama baktı.

"İbneymiş...."diye gürledi Ayyaş yüz ekşitirken. "Oğlun ibneymiş dediler..."

İbne olamayacak kadar "erkek adam" fiziğinde ve kuvvetindeki oğlunun alnından cam kırıkları ve gözünün içine dahi kan dolarken gülümsedi adam. "İbneymiş...onun bunun oğlunun evine gidip geliyormuş..."

"Siktir git amına koduğumun.."diye gürledi ve yerdeki kırık parçalardan birini babasının boğazına yaslayıp ince bir şerif biçiminde yasladı Kutay. "Alırım canını,hepinizi öldürürüm..."

"Ben biliyorum ibne olduğunu da.."dedi Ayyaş peltekçe rakısından bir yudum alırken. "Çocuğun ailesi duyunca benden bi kuruş çıkmaz ha..."

"Ne?"

"Herkesin anası seninki gibi kahpe mi oğlum? Ya da baban gibi dalyarak mı?"diye sırıttı adam ve omuz silkti. "Kendin öde mahkemeni,on sekiz oldun siktir git millet de ana baba var,yaşatmaz seni.."

Kutay kaşından gözüne dolan kanla görüşünü kaybederken babasının eve dolan arkadaşlarının sesini işitebiliyordu Kutay. "Siktir git odana..."

Eve gelen kadınlardan ve bazı adamlardan rahatsızdı babası. Belki çocuğunu defalarca kez ölüme sürüklemelik hatta şimdi dahi kafasında şişe kırmalık bir babaydı. Rezil,olmaması gereken bir canlı formunda.Lakin bu gece yüksek doz şırıngalarla alınacak olan maddeyi iyi tanıyordu ve ne idüğü belirsiz ayyaş adamların ya da kadınların oğlundan uzak tutulması gerektiğini bilecek kadar vicdan sahibi idi.



Son PerdeWhere stories live. Discover now