Bölüm 1

1.4K 113 1.6K
                                    

Üzerime siyah gömleğimi geçirdim, onun üzerine ise yine siyah bir yelek

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üzerime siyah gömleğimi geçirdim, onun üzerine ise yine siyah bir yelek. Havalar daha tam soğumamıştı ama çok sıcak olmadığı zamanlarda genellikle üzerime bol bir kaban, yün bir ceket benzeri bir şey aldığım için yeleğin üstüne koyu gri kabanımı geçirdim. Ah, az kalsın unutuyordum! Dört ayağı üzerine dikilmiş askılıktan kravatımı alarak kumaş pantolon üzerindeki kıyafetlerimi tamamladım. Kepimi başıma geçirerek odamı terk ettim.

Hızlı adımlarla bugünkü hedefime ulaştım: İnsan ama özellikle kadın ticareti ile ünlü bir genelev.

Temiz ve içeriyi gösteren bir cama sahip kapıyı kibarca açtım. Etraftaki birçok yer ile kıyaslayınca dışarıdan oldukça temiz ve bir o kadar da davetçi görünen bir mekândı.

Daha kapıdan içeri bakamadan yanımda bir kadın belirdi. Üstüne içgösterir sayılabilecek kadar ince bir kumaştan yapılmış bir elbise giyiyordu. Nefes alamayacak kadar sıkılmış korsesi tüm hatlarını öne çıkartırken uzun bacağını boydan boya ortaya çıkaran bir yırtmaç onu göz alıcı yapıyordu. Ancak kollarında ve yüzünde sarımsı bir renk almış çürükler vardı. Bunlar yine de hafif çekik kısık gözlerini, bembeyaz tenini ve kızıl kahve arası saçının verdiği güzelliği engelleyemiyordu.

İrkilmemiş durmaya çalışarak onun gülümsemesine odaklandım.

"Saygın bir beyefendi için ne yapabilirim," diye sordu.

Umursamaz bir hal takınarak "Sadece bir açık artırmaya katılacaktım," dedim. Yavaşça içeriye doğru yürümeye başladım. Peşimden gelerek kabanıma uzandı ama ondan hızla uzaklaştım.

"Gerek yok."

Ama yanımda yürümekten vazgeçmedi. Büyükçe salon yanındaki birkaç kapıdan odalara ayrılıyordu. Her yerde güzel işlemeler ve oldukça çok ve pahalı tablolar vardı. Tablolardan birisi oldukça ilgimi çekince önünde durakladım. Bu pahalı bir tabloya benzemiyordu. Belki de pek anlamlandıramadığım soyut çalışmalardan biriydi. Tablonun sağ tarafı beyaza boyanmıştı ustaca bir renk geçişiyle griye dönüşüyordu. Sol tarafı ise siyaha boyanmıştı ve bu tarafta ustaca bir renk geçişiyle griye karışıyordu. Siyah tarafa beyaz daire şeklinde boyalar sıçratılmıştı. Beyaz tarafa ise siyah şeklinde boyalar... Dairlerin boyutları birbirleri ile –ne kadar dağınık dursalar da- orantılı görünüyor olması da ayrı büyüleyiciydi.

"Tablo ilginizi mi çekti, efendim?" dedi kadın. Orada olduğunu belli edercesine bana iyice yaklaştı. Bilgi sahibi olmadığım sanatsal terimler içeren, tabloyu ve ressamı açıklayan birkaç cümle kurdu.

Birbirine bu kadar zıt iki şey birbirlerinin içinde eşit şekilde dağılabilir miydi? Yoksa birisi baskın mı gelirdi?

Gözlerim masalara kaydı. Atıştırmalıklar, içkiler ve gelenleri karşılayan çekici kadın ve soylular ile oda kalabalıktı. İçkiler, altın küçük kazanlardaydı ve kepçeler ile alınıyordu. Masaların üzerindeki iki küçük ekmeğin arasına sıkıştırılmış her türden yiyeceğin olduğu kanepeler de atıştırmalıklarını oluşturuyordu.

KANATLARIN RUHUWhere stories live. Discover now