Bölüm 20

114 76 66
                                    

Kalbim onun bu sorusuyla olması gerekenden daha sert attı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kalbim onun bu sorusuyla olması gerekenden daha sert attı. Panik vücudumu ele geçirmiş miydi, geçiriyor muydu bilmiyordum. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmadığım için ifadesizliğim bozuldu. Hızla geçen birkaç duyguyu yakalayan gözleri hafifçe dudaklarının yukarı kıvrılmasına sebep oldu.

Onun gözlerini gözlerimden ayırmaması beni oldukça rahatsız etmeye başlamıştı ama ben de gözlerimi kaçırmadım. Benden istediği cevabı aldığının ve bunun artık bir geri dönüşünün olmadığının farkındaydım. Neden lanet kılıcımı yanıma almamıştım ki? Burada yeryüzündeki gibi kuralların olmadığını söyleyen kişi ben olsam da elinde kını olmayan bir kılıç ile ortalıkta dolaşmanın ne kadar akıl kârı olduğu tartışılırdı. Ama yine de kendimi korumalıydım.

Aklımda beliren kurtuluş yöntemlerini birçoğu ondan kelimenin tam anlamıyla kurtulmayı içeriyordu. Panikleyen zihnim durmak yerine daha çok çözüm üretmeye başlamıştı. Hepsi birbirinden ürkütücü olan çözümler bir belirip bir kaybolurken bir elimle başımın arkasına tırmanan kaşıntıyı geçirmek kafamı kaşımaya başladım. Tam bu sırada cevap vermeyeceğimi fark etti ve tekrar konuşmaya girdi.

Dehşete düştüğünü belirten bir sesle "Cidden kafandaki her senaryo benim ölümümle mi bitiyor?" dedi. Dalga geçer bir hali yoktu. Gerçekten de korkmuş gibiydi. O benden yarım adım kadar uzaklaşırken ne olduğunu anlayabildim. Anladığımdan olsa gerek ben hareket edemiyordum.

Zihnimi okumuştu.

Dudaklarımın birbirine mühürlü olduğundan emin olarak zihnimi okuyor olup olmayışını sorgulamaya başlamıştım. Belki de sadece yüz ifademi yorumluyordu.

"Zihin okuma yaptığım şeye verilebilecek en iyi isim sanırım," dedi. O dehşete düşmüş halinden sıyrılmıştı ama bu sefer ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Hanımefendi eğer izin verirseniz size bir şeyleri açıklamak isterim ama öncesinde," dedi ve kısa bir an cümlesinin etkisini artırmak için bekledi. "Vâris Raymond'a yaptıklarınızı bana da yapmayacağınızdan emin olmam gerekiyor."

***

Kenardaki kısa tezgâhta bana kahve hazırlayan kişiye gerçekleri sindirmek istercesine bir kere daha baktım. Gömleğinin sırtında omuzlarından başlayıp aşağı inen iki tane yırtmaç vardı. Bu kanatları için oldukça iyi düşünülmüştü. Bakışlarımı sırtından çekip sadece birkaç dakika önceki teklifini kabul edişimi düşündüm.

O sadece zihnimi okumuyordu, anılarımı da görebiliyordu. Yoksa bu yaptığının başka açıklaması yoktu çünkü Yeraltı'na geldiğimden beri Raymond'a yaptıklarımı detaylı bir şekilde aklımdan geçirmemiştim. Ya durup daha fazlasına erişmesine izin verecektim ya da gidip öğrendiklerinin beni tehlikeye atmış olmasını umursamayacaktım. Üçüncü bir çıkışın olduğunu ne kadar aklımdan çıkarmaya çalışsam da bir şekilde düşüncelerimin arasına sızıyordu ve onun düşüncelerimi okuyabiliyor olduğunu kabullenmem ile bu korkutucu bir hal alıyordu.

KANATLARIN RUHUWhere stories live. Discover now