Bölüm 21

102 73 66
                                    

(Eğer bölüm bir fotoğraf olsaydı eğer böyle olurdu lŞNŞLNŞPCAS)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Eğer bölüm bir fotoğraf olsaydı eğer böyle olurdu lŞNŞLNŞPCAS)

"İblisler Şehri'nin tanrılarına inananların sözleri olarak biliyorsun değil mi?" dedi sakince. Şoka girmiş ve şaşırmış halim onu neden bu kadar memnun etmişti bilmiyordum. Kafam karışıktı sanki o kanatları ve boynuzları ilk defa görmüşçesine bir şaşkınlıktaydım. Aklımdan bin bir farklı, saçma fikir geçiyordu. Ben yine de gözlerimi onun hiçbir renge kaçmayan gri gözlerinden alamıyordum. Onun farklı bir türden olduğu fikrini ne kadar çabuk kabullensem de şu an aklıma olmayacak ve olmadık fikirlerin gelmesine de engel olamıyordum.

Raymond bende garip bir his uyandırmıştı. Onu öldürdüğüm için ve kanıtları temizlemek zorunda olduğum için üzerine düşünmeyeceğim biri olmuştu sadece. O an soğukkanlı bir şekilde olayı yönetebilmiştim. Çünkü soğukkanlı olmam ve düşünmemem gerekiyordu. Ama şu anda ortada kaldıracağım bir ceset, kurtulmam gereken bir insan, temizlemem gereken kanıtlar veya en basiti acelesi olan bir iş yoktu. Sadece düşüncelerim ve ben vardık.

Ama yine de karşıdaki kişiye duygularımı belli etmeme güdüm geri döndü. Yüzüm şaşkınlığı bir kenara bırakıp çatık kaşlı ve sorgulayan bir hal aldı. Cevaplar bekleyen bu halim biraz önceki halime göre katbekat iyiydi.

Derin bir nefes alıp o parlak göz alıcı haleye(?) bakmaktan hafif bir ağrının peyda olduğu iki gözümün arasını parmaklarımla sıkıştırdım. O konuşana kadar da bu ağrıya odaklanmaya devam ettim çünkü düşünmek benim için artık bir bataklık ibaretti. İçimden yükselen diğer sesin suskunluğu ilk defa kendini fark ettirmişti. Normalde olsa Raymond hakkında konuşulurken her sahneyi hatırlatan ses susmuştu.

"Bizleri yani benim türümü hiç duymadın veya bilmiyorsun değil mi?" dediğinde gözlerimi kapalı bir şekilde gözlerimin arasına bastırmaya devam ediyordum. Başımı iki yana sallayarak cevabımı belirttim. "O zaman Truman Hanesi'ne nasıl ulaşacağım konusunda bana bilgi verirsen, yukarıda iken saklanmam ve kendimi korumam için bana yardım edersen merakını gideririm," diye ekledi cevabıma karşılık.

Sadece mantığa dayalı bir şekilde düşünerek cevap verdim. "Ben yukarı çıkamam çünkü beni her yerde arıyorlar. Başım ciddi anlamda belada ama sana konuşup güvenebileceğin birilerini ve sığınabileceğin bir yer bulabilirim. Truman Hanesi'nin de konumunu seninle paylaşırım," dedim.

Neden zihnini okuyan ve anılarına ulaşabilen birine yardım ediyorsun? O cevaplara neden bu kadar çok ihtiyacın var?

Sessizlikten çıkan ve içimde yankılanan sesi tekrar mantığım bastırdı. "Yarın detayları konuşuruz," dedim vücudumu kapıya yöneltirken. Başıyla onayladığını göz ucuyla görünce kapıdan dışarı çıktım.

Sebastian'ın evine gitmeden önce etrafta biraz dolanıp yürüyüş yapmaya karar vermiştim ancak daha on dakika olmadan vücudumdaki çürükler kendini belli etti. Kaslarım hâlâ attığım adımlarla acıyor ve ağrıyordu. Sebastian'ın evine döndüğümde Sebastian da evdeydi.

KANATLARIN RUHUWhere stories live. Discover now