Bölüm 39

14 4 0
                                    

Karl ya da yukarıdaki artık her kimse ona cevap vermedi. Bu beni daha çok dehşete sürüklese de birisi Aaliyah'ı belinden tutup yukarı çekince başka seçeneğim olmadığını anladım. Aaliyah önümden çeklince karşımdakinin kim olduğunu sonunda görebilmiştim. Gerçekten Karl'dı. Aaliyah'a kısaca sarılıp geri çekildi ve yukarı çekmek için aşağı uzandı.

Benim de kenara oturmama yardımcı olduğunda cebinden çıkardığı ufak bir poşeti Aaliyah'a uzattı. Uzatırken yağ lambasının önünden geçtiğinden ne olduğunu rahatlıkla anlamıştım. Eğer bir uyuşturucu baronu ile bağlantınız varsa ve bu kadar yakınsanız bu kaçınılmazdı.

Herhangi bir yorumda bulunmadım ama yerimde kıpırdandığımda Karl bana kısa bir bakış atıp Aaliyah'a geri dönmüştü.

Dükkânın duvarlarına asılmış bir sürü eski eşya ya da üst üste istiflenmiş şeyler arasında yeraltına açılan bu kapı dükkânın en ortasındaydı. Muhtemelen yine oldukça eski bir dokuma halının altında bulunan yer döşemelerinin altındaki kapak merdivene açılıyordu.

Burayı yapanların ne düşündüğü oldukça açıktı: İnsanlar gözünün önünde olan şeyleri kaçırır.

Yanındaki şişeyi Aaliyah'a uzattı. "İçinde biraz su var, dinlendikten sonra aşağı in," dedi. Birbirlerine olan bakışları uzarken araya girdim.

"Bu loş ışıkta oluşan romantik anınızı bölmeyi gerçekten istemezdim ve en içten (!) özürlerimi sunuyorum," dedim yüzümdeki sahte üzüntüyle. "Ancak birisi bana kısa da olsa bir açıklama yapabilir mi?" Gözlerimi birkaç kere kırpıştırarak meraklı bir bakışla ikisini süzdüm.

Cevap olarak alacağımı tahmin ettiğim şey kesinlikle Karl'ın üzerime atlaması değildi. Bütün gücümle tekmelerimle ve yumruklarımla onu üzerimden itmeye çalıştım. Hatta birkaç tekmem oldukça can acıtmış olmalı ki kısık sesle inlediğini duymuştum. Suratına birkaç yumruğumu her iki kolumla indirsem de işin sonunda yorgunluğum, onun gelişmiş ağır vücudu, yeni yeni iyileşmeye başlayan yaralarımı zorlamış olmam onun lehine oldu ve uzuvlarımı hareketsiz bırakmayı başardı.

Yine de hâlâ yerimde debelenerek tuttuğu bileklerimi ondan kurtarmaya çalışıyordum. Ayaklarını bileklerinden bastırarak ve tüm ağırlığını vererek üzerime oturarak bacaklarımın hareketlerini tamamen kısıtladı.

Yüksek sesle bağırmaya başladığımda ceketinin cebinden çıkardığı bir parmak kalınlığındaki ipi bileklerime doluyordu.

"Aaliyah," diye seslendi gözünü bileğime doladığı ipten ayırmayarak. Aaliyah'tan herhangi bir tepki gelmeyince ya da artık ne yapmasını bekliyorsa onu yapmayınca tekrar seslendi. Bu sefer sesi hiddetliydi ve ben bağırmaya devam ediyordum.

Aaliyah, Karl'ın hiddetine tezat bir sessizlikte ve sakinlikte yanıma geldi. Gözlerim artık onu takip ediyordu çünkü benim için açık tehlike şu anlı oydu. Yavaşça yere eğildi ve ağzıma top haline getirilmiş olan kumaş parçalarını tıktı. Kafamı yana çevirip dilimle itekleyip dışarıya çıkarmaya çalışsam da çenemden sertçe kavrayıp hareketimi kısıtladı.

Çenemdeki elini enseme doğru kaydırıp kafamı yerden kaldırdığını hissettiğimde elinden kaçmak için kafamı sağa sola hızlıca sallamaya başladım. Bir yandan da ağzımdaki kumaş topundan kurtulmaya çalışıyordum. Ama onun ağzıma doladığı geniş kumaştan kaçamadım. Ağzıma tıktıklarıyla boğuklaşan sesim iyice kesilmiş oldu.

Etrafta başka gürültü olmadığından yeni ki Aaliyah'ın burnunu çekişini ve hıçkırıklarını duyabilmiştim.

Yüzünü yüzümün tam karşısına getirdiğinde gözyaşlarıyla ıslanmış yanaklarını gördüm. Ona içimdeki tüm nefretle bakarken "Özür dilerim," diye mırıldandı. Ağzından kaçan bir hıçkırığı engellemek için elini ağzına bastırarak ayağa kalktı.

KANATLARIN RUHUWo Geschichten leben. Entdecke jetzt