Bölüm 23

89 71 66
                                    

Bir süre sessizce oturmuştuk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bir süre sessizce oturmuştuk. İkimiz de alacağımız intikamın peşindeydik ve düşünceler de asla kurtulamayacağımız kuyular gibiydi. Gözlerimi belli bir yere sabitleyip hareketsiz durarak düşünmenin sonucunda hep uyuyakalıyordum. Bu yüzden ayağa kalkıp odada volta atmaya başladığımda Klus da ayağa kalkıp tabakları lavaboya bırakmıştı.

Sonrasında ise duyduğum su seslerinden onları yıkamaya başlamıştı sanırım. Birkaç dakika sonra ise küçük, tombul ve kararmış bir demliği ateşin şöminenin içine yer alan mazgallara bırakmıştı.

Eğer düşüncelerimin tam çözüm noktasına ulaşmamış olsaydım ona yardım ederdim çünkü bunu açıkça konuşmasak da birkaç gün boyunca buraya sürekli gelip gideceğimin farkındaydık.

Yeraltı'na ait olsam da Yeraltı'ndaki herhangi bir yere ait değildim. Bu yüzden burada kalmayı o kadar çok yadırgamazdım. Düşüncelerim hızlandıkça adımlarım da hızlanıyordu. Bir süre sonra neredeyse koşmaya başlamıştım.

"Yarın dedin," diye sordu usulca. Düşüncelerimin bölünmesine izin vermeyerek elimi kaldırdım ve birkaç dakikalığına daha susmasını istediğimi belirttim. Ama yine de "Evet, seni en tehlikeye atmayacak yolu bulmaya çalışıyorum, " dedim.

Düşüncelerim bir araya geldiğinde ben de onun karşısında kendimi bıraktım. O kendimi bırakmamla kalkıp demliği kalın bir kumaşla kulpundan tutarak aldı ve önüme bıraktığı fincana doldurmaya başladı.

Gözlerim arkadaki ilk rafta duran ufak saate kaydı. Uzaktan net göremesem de gözlerimi kısarak odaklandım ve saati dışımdan okudum.

"Saat sabah sekizi gelmek üzere," dedim. Klus da istemsizce başını oraya çevirdi ve bana açıklamamı beklediğini belirten bir bakış attı.

"Yarın değil," dedim. Sesimi kendinden emin olduğumu karşıya belli etmek için kararlı çıkarmaya özen göstermiştim.

"Bugün başlıyoruz."

***

Şehre girerken bacaklarına giren ağrılarına umursamamaya çalıştı ancak aralıksız iki saattir yürüyordu ve yolun ortasında bir saat kadar da kanatlarını açmak için uçmuştu. Uzun zamandır Yeraltı'nda durmanın olumsuz taraflarından biri de buydu kanatlarını istediğin gibi kullanamamak. Tabii ki evinin yüksek tavanlı ve geniş olması kanatlarını esnetmesi için işe yarıyordu ama bununla uçmanın verdiği zevk kıyaslanamazdı bile.

"Bir saat," diye mırıldandı kendi kendine cep saatine bakıp yürüyorken adımlarını yavaşlatmıştı ve normal bir tempoya düşürmüştü. Bir saattir kanatları gizleniyordu. Bu geriye en az iki saat kaldığını gösterirdi. İki saat içinde belirledikleri yere ulaşması ve oradaki kişiye her şeyi açıklaması gerekiyordu.

KANATLARIN RUHUWhere stories live. Discover now