The Deceived Adam Holding An Apple

128 19 26
                                    

ฅ^•ﻌ•^ฅ

A serpent convinces Adam to eat fruit from the forbidden tree, and he gives some of the fruit to Eve.*

Daha çok altın sarısı ve hardal tonlarının hâkim olduğu bu tablonun ortasındaki adam, iki eliyle kıpkırmızı bir elmayı tutuyordu. Bir yılan tarafından bacakları ve kolları sarılmış olan adam, kapalı gözleriyle oldukça huzur dolu bir ifadeye sahipti. Buna nazaran başı, adamın başının biraz üzerinde olan yılan, adamın bütün vücudunu tek bir hareketiyle parçalamak için can atıyormuşçasına tehditkâr bakışlarıyla, tamamen korkunç görünüyordu.

Büyüleyici bir tabloydu. Baktıkça daha çok bakmak isteyeceğiniz ve her baktığınızda daha öncesinde görmediğiniz yeni bir ayrıntıya rastlayacağınız türden. Bu tabloyu ve detaylarını biraz daha inceledikten sonra yanındaki, bir öncekine nazaran daha küçük ve iç açıcı olan tablo dikkatimi çekti. Yosun tutmuş kayalığın üzerine oturmuş, beyaz elbisesiyle, yerdeki mantar çemberinin içindeki perileri seyreden bir kızdı bu tablonun ana karakteri. Tablonun bende yarattığı hislerle beraber kahverengi saçlarıyla başını eğdiği için yüzü görünmeyen bu kızın büyüleyici bir güzelliği olduğunu varsaymıştım. Atmosferin de etkisiyle oldukça kırılgan ve zarif görünüyordu. Kıyafetleri ve son derece soluk beyaz teniyle perilerden pek de bir farkı yoktu. Tablonun altına baktığımda herhangi bir isim görememiştim, Seonghwa'nın yaptığı tablonun aksine ressamın imzasına da rastlanmıyordu.

Ben tabloları incelemeye devam ederken kapının açılma sesiyle biraz irkildim. Gelen, elinde birçok poşetle beraber Seonghwa'ydı. Poşetleri kapının yanına koydu ve montunu çıkarırken tabloların önünde duran beni fark etti.

Seonghwa: "Tablolara mı bakıyorsun?" diye sordu bana doğru yaklaşırken, ardından takındığı şaşkın ifadeyle ben cevap veremeden tekrar konuştu "Evde başka biri yok mu?" Kafamı hayır anlamında salladım "Sanırım, yok, yani olsaydı duyardım." O da anladığını belirtir şekilde kafasını salladığında yeniden tablolara doğru dönmüştü.

Seonghwa: "Nasıllar?" diye sorarken heyecanı sesinden belli oluyordu.

"İkisi de çok güzel görünüyor ama ne anlatmak istediklerini anlamadım." diyerek açıklaması için Seonghwa'ya döndüm. O ise kendi yaptığı tabloya bir süre daha bakmayı sürdürdükten sonra derin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

Seonghwa: "Aslında kendi yaptığım bu tabloda Şeytan'a kananın Eve değil de, Adam olduğunu anlatıyorum. Eski dönemlerde ve zamanımızda dahi kadınların erkeklerden alt görülebilmesinin nedenlerinden biri olarak görülen bir şey bu. Ben de bu düşünceye bir tepki olarak resmettim bu tabloyu."

|*Yılan, Adem'i yasak ağaçtan meyve yemeye ikna eder ve meyveden biraz da Havva'ya verir. Orijinalinde meyveyi yiyen ve birazını diğerine veren Havva'dır.|

Anlatırken tablosuna ve insanın kendisine verdiği değer belli oluyordu aslında. "Bir kadın bedeninde olarak, ne anlatmaya çalıştığını iyi anlıyorum, emin olabilirsin." sonuçta sokakta yaşananları bizim gibi sokak hayvanlarından başka kim daha iyi bilebilirdi ki?

Ardından kafamı bir yandaki tabloya çevirdim. Bu tablonun ressamı Seonghwa değildi ama sadece bakışı bile bu tabloya kendinden daha çok değer verdiğini hissettiriyordu.

Seonghwa: "Bu tabloyu ise yakın bir arkadaşımın sanat galerisinden aldım ve sadece seyretmenin bile bana huzur verdiğini söyleyebilirim."

"Benim de çok hoşuma gitti. Sanırım tablonun bir adı yok?"

The Black Cat Nero | SeonghwaWhere stories live. Discover now