17 | "Kütüphane"

361 35 49
                                    


Multimedia: Ömer

"Sonuç olarak Emir başıma bela, ben camilere sela olacağım." dedim. 

Arkadaşlarıma olan biteni özetliyordum. Beril zaten yanımda olduğunu için biliyordu ama Berk ve Yiğit beni aramak için okulu tavaf ettiklerinden dolayı olanları kaçırmışlardı.

"Sizden iki tane olacağına inanamıyorum." diyen Berk'e gözlerime kısarak baktım.

"İkimizin de senden nefret etmesini istemiyorsan kapa çeneni." 

Bu arada bu durum herkes için bir kıyamet olabilir. İkizimle hayati durumlarda veya kardeşliğin gerektiği durumlarda ittifak olurduk, bizim birlikteliğimiz tam bir yıkım getirirdi. Bunların hepsi tecrübeden ibaret laflardan oluşmaktadır, benden söylemesi.

"Yok ben almıyım."

Beril kolundaki saate baktı ve aniden ayağa kalktı.

"Eyvah ders edebiyat! Geç kalırsak içimizden geçer kadın." diyen Beril ile hepimiz banktan kalkıp okula giriş yaptık. Gudubetin dersiydi. Bugün hiç mi yüzüm gülmeyecek be? Son sınıf bir sayısal öğrencisi olmama rağmen neden edebiyat dersi aldığımı anlamış değilim. Okulun da anladığını düşünmüyorum. Bu okuldan atılmamak için bugün çok uğraştığım ve bu yüzden sadece bugün gömmemeye karar verdim. Daha sonra birlikte toplu olarak ana avrat kayarız.

Sınıfa girdiğimizde hoca daha gelmemişti. Sıramıza doğru giderken arkamdan konuştuklarını hissedebiliyordum. Adımı temize çıkarmam gerekiyordu. Yoksa ben bazılarını temize çıkaracaktım. Arkamdan konuşulanları duyduğumda 'Abo Allah'tan kork be' diyen teyze moduna bürünüp herkesi öldüresim geliyordu.

Hoca sınıfa girdiğinde hepimiz ayağa kalktık.

"Oturun çocuklar. Kitaplarınızın 56. sayfasını açın." dedi ve elindeki defterlerini öğretmen masasının üstüne bıraktı. Eşyalarını düzgünce yerleştirdikten sonra kollarını birbirine kavuşturdu ve öğretmenler masasına kalçasını yasladı.

"Biliyorsunuz ki sınavlarınız başlıyor. Bunun dışında, Romeo ve Juliet tiyatro oyunu oynayacak arkadaşlarımız için büyük gün neredeyse geldi."

Doğru. Bir de tiyatro oyunu vardı. İyiki ağaç olmuştum çünkü neredeyse hiçbir provaya katılmamıştım. Ağacı da yok yazmaz herhalde... Zaten sıkıntı olan ağacın dekor olarak değilde bir insan olarak sahnede var olması. Tabi kadın lise anılarımın içine sıçmak için her şeyi yapması gerekiyordu. İçine sıçmasa bile çomak soktu. Ağaç olmak nedir ya?

"Nehirciğim nedense seni ilk prova hariç diğer provalarda hiç göremedik. Bunun için gerekli bir mazeretinizin olduğunu düşünüyorum."

"Belirli bir repliğe sahip olmadığım için gelmem gerektiğini düşünmedim."

Ayrıca tiyatro oyununda orman yangın filan çıkacaksa gerekli provaları yerine getirdiğimi düşünüyorum. Son zamanlarda yangının yeterince provasını yapmıştım. İçim yanıyor içim... Çünkü söndürmek yerine yelleyen bir toplulukta büyüyordum. Dedikodular almış başını gitmişti. Koca burunlarını başkalarının işine sokan ve kendileri sanki mükemmelmiş gibi karşısındakini eleştiren insanlar yüzünden koca bir nesil psiko- manyak olarak dolaşmaya devam edecek... Psikopatlar, psikoloğa gitmediği için bizim gibilerin gittiği; insanların ekonomi durumunu, kullandıkları telefondan anlayan insanların olduğu; altın rengi olduğundan dolayı yağın kilosunu altın ile yarıştıran esnafın arttığı; muhtaç olduğumuz durumda zamlarla süsleyip mazlumun ahını alan bir topluma olan inancım artık kalmadı.

EMİN MİSİN OĞLUM?Where stories live. Discover now