2.6

117K 8.8K 2.7K
                                    


Hoş geldiniz :)

Hoş geldiniz :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Başlıyoruz :)
-

''Tamam yemekten sonra sen istersen odana çekilebilirsin.'' Sultanımız izin verdiğine göre öyle yapacaktım.

''Anne dünde bana hazırlattın yemekleri bugünde! Hayır anlamıyorum güzelde yapamıyorum.'' homurdanarak masanın üstündeki kadeh şeklindeki bardakları silerken masada duran şarapa baktım.

Ne oluyor lan?

''Anne sen yemekten sonra beni evden göndermeyeceksin değil mi?'' derken yüzümü buruşturdum.

''Diyelim ki yolladım ne olacak?'' derken şaka yaptığı belliydi.

''Avrupalı değilim ben! Benim ahlakıma ters!'' dediğimde gülümsedi.

''Şu yeni açılan marketten koş limon al.'' anneme  hafifçe göz devirdim, limonu niye marketten alıyoruz? Her yer limon ağacı. Çalsana bir yerden.

''Anne o marketin açılışı çok güzeldi fakat şimdi sarmıyor ya.'' derken dış kapıya doğru adımlıyordum.

''Yakında bir kart verecekler marketteki şeyleri yarı fiyatına alabileceğiz.'' dediğinde ona baktım.

''O nasıl oluyor kız?'' dediğimde cüzdanımı da elime aldım.

''O market bizim şirketin açtığı zincir marketlerden biri. Orada çalışan olduğum için yararlanabileceğiz.'' dediğinde sırıttım.

Ne güzel he.

''Batırırım orayı.'' Aklımda ticari fikirler dönmeye başlıyordu.

''Hayır Çilek! Marketten bir şey alıp, okulda kârlı şekilde satamazsın.'' Annemin aklımı okuyuşuyla dudaklarımı büzdüm.

''İyi peki peki!'' diyerek evden çıktığımda markete doğru hafifçe mırıldanarak gidiyordum.

Markete girdiğimde manav reyonuna gidip limon aldım.

Çıkmadan öncede gördüğüm turşu kısmıyla duraksadım.

Aşksın sen aşk.

Hızlıca iki kavanoz turşu alıp kasaya geçtim. 

İşlerimi hallettikten sonra marketten çıkıp, eve giderken bizim binanın önüne park edilmiş iki araçla duraksadım.

Gelmişler iyi hoş ama utanıyordum.

Hızlıca merdivenlerden çıkarken elimdeki limon filesini sallarken kucağımdaki yapışık, ekonomik paket olan ama fiyatıyla zamanında çeyrek altın aldığımız turşuyu kucağıma sabitlediğimde kapıyı dolu ellerimden dolayı hafif ve insancıl şekilde çaldım.

Birkaç  adım geri gidip kapının açılmasını beklerken açılan kapıyla kafamı kaldırdım.

Annemi görmeyi beklerdim...

Hatta isterseniz o yaşlı amcada gelebilirdi fakat marketteki adam açmasaydı be kapıyı.

Sen misafir değil misin? Ne bu evin sahibi gibi kapıda karşılamalar?

''Merhaba.'' şirince sırıtarak ona baktığımda kucağımdaki turşuya bakıyordu. Hızlıca onu arkama alırken yeşillerimi onun siyahlarıyla birleştirdim.

''Beni tanıdınız mı?'' derken saçımı boyamamdan kaynaklı bir unutuşa girmesi için dua ediyordum.

Bakışları bir süre yüzümde ve saçlarımda dolanırken kaşlarını daha çok çattı.

Hadi ama! 

Bu kadar siniri hak ettiğimi düşünmüyorum şahsen.

''Evet tanıdım.'' derken sesi hafif kısık çıkmıştı.

''Çilek geldin mi?'' Annemin dediği şeyle kafamı iki yana salladım.

''Yok gelmedim.'' diyerek az önceki adamın karnından hafifçe iterek içeri girdim.

Kaplamış kapıyı ayı.

''Adın Çilek değil mi?'' Adamın dediği şeyle alt dudağımda hafifçe dilimi gezdirdim. Kafamı hafifçe kaldırıp, göz göze gelmemizi sağladım.

''Evet, Çilek.'' dediğimde gözünden tuhaf bir ifade geçmişti fakat yakalayamamıştım. 

''Eğer çekilmezsen elimdeki turşuyu yüzüne doğru tutmaktan çekinmem.'' Ufak çaplı tehdidimi ettiğimde sinir bozucu bir şekilde gülümserken şaşkın olduğunu fark ettim.

Salak salak işlerle uğraşıyorum ya! Aklıma bir şey gelince kafamı kaldırdım.

''İnsanların ortasında teşekkür edemem o yüzden şimdi edeyim.'' dediğimde bana kaşlarını çattı.

''Geçen karakolda yardımınız dokunmuş, suçsuz olsam da başıma iş gelebilirdi. Yardımınız için sağ olun.'' dediğimde içeri geçecekken kolumdan kavradı.

Duvara yapıştırıp, öpmeyeceksen Edward Cullen'cılık oynamaya gerek yok.

''Teşekkür değil de bir özür beklerdim.'' dediği şeyle ben kaşlarımı çattım.

''Niye?'' Davar gibi 'niye' dedim değil mi?

İnsancıl davranışlarım... Lütfen geri dövün.

''Markette yaşananları unutmayalım.'' dediğinde dudaklarımı büzdüm.

''O zaman siz zararlı çıkarsınız.'' dediğimde kafasını yana yatırdı.

''Nedenmiş o?'' Üstüme  biraz daha eğildiğinde annemin nerede olduğunu merak etmiştim.

''Eşarbını yan bağlama eğlencemi bozdunuz, sepetime çarptınız üstelik...'' Kasada sizin yüzünüzden kırmızı paket okey zirve olayı yaşadım...

''Üstelik?'' dediğinde omuz silkip, kolunun altında kalan minik boşluktan çıktım. Ona arkamı dönerek adımladım, watty boy seni.

İçeri geçtiğimde elimdeki mutfağa bırakıp, yemek odasına geçtim.

Annem az önceki adam ve iki kişiyle daha sohbet içerisindeydi.

''Hoş geldin güzelim.'' Annem ayaklanarak bir kolunu belime dolayarak misafirlerle tanışmam amaçlı onları tanıttı.

Kendi Türkçe hocamı seveyim ya.

''Çilek bak bu bizim Muhasebe müdürümüz Kaan Can Bey.'' diyerek omuzumdan tuttu.  Gözlerim şokla açılırken boyalı saçımla ona fotoğraf attığım için içimde tuhaf bir pişmanlık yayıldı.

Hassiktir ya! Tanımış mıdır?

Sertçe yutkunarak Kaan'la göz göze gelmemek için kafamı diğer tarafa çevirdim.

''Kaan Beyin amcası Metin Bey ve...'' diyerek turşu adama çevirdi beni.

Merhaba patroncuk normalde seninle uğraşmak isterdim fakat daha önemli meselelerim vardı.

''Patronum Kaan Bey.'' 

İki tane Kaan'ın arasında dilek tutsam ne güzel olurdu, değil mi?

Bir Kaan benden nefret ederken diğer Kaan'ın anonimiydim. 

Ersin üzgün.

Bölüm sonu

Turşu Kavanozu - Texting✔️Where stories live. Discover now