12. BÖLÜM / GAMZEDEYİM DEVA BULMAM

559 75 22
                                    

Keyifle okuyun... 

Ve yorum yapmayı unutmayın..

***

"Tuzağa düşürüldük! Tuzak bu!"

Gözlerine hücum eden uzun farın rahatsız edici ışığıyla gözleri kıstı Diyar. Kulakları uğuldamaya devam ediyordu ama nefesi az da olsa düzene girebilmişti. Nefessizliğin getirdiği korkuyla telaşa kapılsa da kendini sakin kalmaya zorluyordu. Elini yeniden çantanın içine atıp görür görmez gözlerle telefonu buldu ve hemen Gökalp'i aradı.

"Güzelim?" diye telefonu açan abisinin sesiyle çenesi titrerken "Abim..." diyerek sessizleşti. "İçim... İçim darlandı da sesinizi duymak istedim."

"Hepimiz iyiyiz abicim. Diyar neyden huzursuz oldun sesin neden böyle çıkıyor?" diye soran abisine ne diyeceğini bilemezken zorlukla yutkundu. Evdekiler iyiyse Atahan abisine bir şey olmuş olabilir miydi?

"Atahan abim iyi midir abi?"

"Güzel gözlüm, ben bilirim Atahan'a bir şey olması mümkün mü sence? İçim rahat olsun diyorsan ara abicim."

"Tamam. Abi..."

"Abim."

"Dikkat edin kendinize."

"Sende abim." Telefonu kapatıp yeni bir aramayı daha başlattığında göz ucuyla yola etrafına baktı. Gecenin nimetlerinden yararlanan düşmanlar diye düşündü. Sonra dikkatini telesekreter sesine verdi. Telefonu kapalıydı. Şuradan bir çıkarlarsa bir daha ulaşmaya çalışacaktı abisine.

Abluka altına alınmış aracın nasıl tuzağa düşürüldüğünü sonra düşünecekti. Asıl önemli olan buradan nasıl çıkmayı başaracaklarıydı.

"Fırat?" derken içinde olduğu aracın önünü keserek ters istikametten gelmekte olan araçlara baktı. Çok geçmeden tam önlerinde duran aracın içinden çıkan siyah maskeli adamların üzerlerine açtığı ateşle yerinden sıçradı. Şimdi anlamıştı zırhlı aracın nereden çıktığını. Planlıydı. Her şey gibi bu tuzakta planlıydı.

"Kapıları açma sakın Mehmet." diye bağıran Fırat yan dönerek hemen Diyar'ı kontrol etti. "Silah kullanmayı biliyorsunuz değil mi?" diye sorduktan hemen sonra "Tabii biliyorsunuz. Gerektiğinde çantanızdaki silahı gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz." diye devam etti.

Arabaya yağan kurşunların ardı arkası kesilmezken ön camda tek tük belli belirsiz iz bırakarak sekiyordu.

"Korkmayın Diyar Hanım, size bir şey olmasına izin vermem." Dışarısı cehennem yeriyken içeride konuştukları konunun alakasızlığı ile iç çekti Diyar. Korktuğunu da nerden çıkarmıştı. Elbette korkmuyordu.

"Biliyordun dimi Fırat?"

"Sadece tahmindi Diyar Hanım. Şimdi içimizdeki köstebeği ortaya çıkarmam gereken konular vardı." der demez kapıyı açmaya çalışan Mehmet'in kafasına sıkan Fırat, yüzüne sıçrayan ılık sıvıyla yüzünü buruşturdu. Yüzüme sıçrayan sadece kan olsaydı keşke diye iç geçirdikten sonra arkaya döndü. Diyar tepkisizce adamın cansız bedenine bakıyordu.

"Nereden anladın?" derken ki ruhunu kaybetmiş sese kulak veren Fırat, tedirginlikle dışarıya baktı. Hala mücadele ediyorlardı.

"Bu yolu kullanacağımızı sadece Mehmet biliyordu. Bilerek yapımı devam eden yolu seçtim, biliyorsunuz ki ilerideki sapak sonrası yol düzenlemesi son buluyor. Takip ediliyor olsaydık fark ederdim, kaldı ki ters istikameti kullanmazlardı."

Silah sesleri kesilirken karşı tarafın adamlarını toplayan kendi adamlarına beğeniyle baktı. İyi iş çıkarmışlardı.

"Beni evime götür Fırat. Bu konuyu ve silahın çantama nasıl girdiğini sonra konuşacağız."

KARANLIKLAR İÇİNDEWhere stories live. Discover now