Jisung, poşeti alıp içine bakarken "Bunlar ne?" diye sorduğunda Minho elini ensesine atmıştı.
"Ağrın için ilaç ve bileğin için de krem"
Jisung, Minhonun bu hareketi ile içinde hareketlenen kelebeklere söz geçiremezken gülümsedi.
"Teşekkürler Komiser Lee"
Minho, ilk defa 'yakışıklı polisim' yerine 'komiser lee' demesine şaşırırken Jisung iç çekti.
"Dün teklifimi kabul ederek sevgilim olduğunuz için teşekkür ederim. Size işinizde iyi çalışmalar. Umarım işiniz özel hayatınızın önüne geçmeyi sürdürmez ve kalbinizi açmayı başarısınız."
Minho bu konuda konuşmak istemediğinden bu konuyla alakalı hiçbir şey söylememeyi seçti.
"Bende teşekkür ederim Han Jisung. Dün güzel vakit geçirdik. Eğer başına bir şey gelirse veya bir polise ihtiyacın olursa her zaman buradayım. Seve seve yardım ederim"
Jisung güldü ve küçük bir baş sallama ile konuşmayı sonlandırmak istedi. Odadan çıkmadan önce son bir kez Minhoya baktı. "Kendinize dikkat edin yakışıklı polis beyim"
Minho gülümsedi. "Sende kendine dikkat et Han Jisung. Dediğim gibi bir polise ihtiyacın olduğunda numaramı biliyorsun"
"Ah evet, 155."
İkiside güldüğünde Jisung için artık gitme vaktiydi.
--
"Neredesin sen Han Jisung? Ya çocuk sen telefonlarını neden açmıyorsun? Dün gece eve gelmedin ne kadar endişelendim biliyor musu-"
Jisung, eve girer girmez söylenmeye başlayan, dün gece uyumadığı göz altlarından belli olan ikizine sarıldı.
Bu sarılma sabah uyandığı andan beri içinde tuttuğu gözyaşlarını da serbest bıraktığında Felix, ikizi için endişelenerek onu kendinden uzaklaştırıp yüzüne bakmak istedi fakat Jisungun sıkı sarılışından kurtulamadı.
"Jisung, neden ağlıyorsun? Bir bakayım sana lütfen. Ne oldu?"
Jisung hiçbir şey söylemeden sadece ikizine sarıldı ve ağlamaya devam etti. Felix yapabileceği hiçbir şey olmadığından o da ikizine sarılarak saçlarını sevip onu sakinleştirmeye çalıştı.
Bir süre sonra Jisung derin bir iç çekiş ile ikizinden ayrıldığında Felix onun elini tutarak salona getirmiş ve büyük koltuğa oturtarak o da yanına oturmuştu.
"Jisungie, ne olduğunu anlatacak mısın?"
Jisung, yaşlı gözlerini ikizinin gözlerine sabitledi. "Dün gece Lee Minho ile birlikteyim."
"Ne-"
"Felix, bu konuyu sadece bir kez konuşup üzerini kapatmak ve bir daha açmamak istiyorum o yüzden lütfen sözümü kesmeden beni dinle ve bende tüm bunlara bir son vereyim"
Felix, sakince başını aşağı yukarı salladığında Jisung tekrardan bir iç çekti ve dün geceyi anlatmaya başladı.
Deneme amaçlı sevgili olduklarından, yattıklarından ve sabah reddedilmesine kadar her şeyi anlattığında Felix ne diyeceğini bilmiyordu.
Dün gece kardeşinin nerede ne yaptığından habersiz bir şekilde endişeliyken kardeşinin elim adamıyla olduğunu öğrenmek ve onu reddettiğini öğrenmek Felixi oldukça sinirlendirmişti.
"Şer-"
"Felix, yeter artık Minhoya sövmene gerek yok. Denedi olmadı. Olmak da zorunda değildi. Kimseyi bir ilişkiye zorlayamam."
Felix dudağını büzerek ikizinin yanağındaki ıslaklıkları sildi. "Peki ya güzelim, şimdi ne olacak?"
Jisung yutkundu. "Bir şey olmayacak. Lee Minhoyla tanışmadan önceki hayatıma geri döneceğim. Unuttun mu ikizim? Ben herkesi çabuk unutan biriyim. Lee Minhoyu da taş patlasın 1 ayda bitiririm"
Felix, ikizinin yanağını sevdi. "Umarım öyle olur Ji, umarım eski neşene tekrardan kavuşursun"
İkizler sarıldığında bundan sonra neler olacağından habersizlerdi.
