Bölüm 3

87 7 5
                                    


Keiji'nin elleri titriyor gözlerine yaşlar doluyordu. Elindeki kitapları çantasına atıp bir kenara oturdu. Geçmişten böyle biriyle karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Onu bu kadar etkilemesini de beklemezdi aslında. Titreyen elleriyle telefonunu çıkardı. Okulda kalmak istemiyordu. Eve gidip Kei'nin kucağına kıvrılmak istiyordu sadece. Tetsuro'yu aradı.

"Efendim Keiji?" neşeli bir sesle açtı telefonu.

"Tetsu, şey işin bitti mi?"

"Ne oldu sana?" sesi çok kötü geliyor olmalıydı. "Keiji bir sorun mu var?"

"Ben." yutkundu "Şey eve gidecektim de, eğer sen de istersen birlikte gidelim diye sormak için aradım. Yani benim için bekleyeceksen boşa bekleme diye."

"Tamam, tamam gidelim. Neredesin bölümde mi?"

"Kütüphanenin oradayım."

"Tamam geliyorum ben şimdi. Her şey yolunda mı?"

"Evet." sesi titriyordu. Soru sorarcasına çıkmıştı daha çok sesi.

"Beş dakikaya yanındayım Keiji."

"Tamam."

Telefonu kapadı. Sakinleşmeye çalışıyordu ama pek de başarılı değildi. O kahkahaları, göğsünü itip yere düşürdüğü anı, sapık bana saldırdı dediğini tekrar tekrar yaşıyordu. Gözleri yanıyordu gözyaşlarıyla.


"Keiji" yerinden zıpladı. Tetsuro yanındaydı. Çenesini tuttu yavaşça "Ne oldu?" Keiji konuşamadı. Arkadaşının gözlerine baktı. O da biliyordu bu hikayeyi. "Gel, gel kampüsten çıkalım, anlat bana olur mu?"

Kolundan yakaladı onu, yerdeki çantasını da diğer eline aldı. Arabaya doğru yürüdüler. Otoparkın hemen kenarındaydı belli ki onu görmeyince yanına gelmişti. Keiji gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Arabaya bindikten sonra akmaya başlamıştı yanaklarından.

"Keiji." Tetsuro eline uzandı. "Şu kampüsten çıkalım duracağım tamam mı? Ne oldu sana böyle?"

Gözyaşları durmuyordu, yüzünü ellerine gömdü. "Bo'ya gidelim mi hmm?"

Başını iki yana salladı. Onlara anlatıp huzursuz etmek istemiyordu.

"Tamam." Kampüsten çıkıp sakin bir yer buldu. Emniyet kemerlerini çözüp sarıldı ona "Gel buraya. Ne üzdü seni bu kadar?"

Keiji cevap vermedi konuşacak halde değildi. O anı tekrar yaşayıp duruyordu. Tetsuro konuşamayacağını anlamış sadece sarılmış sırtını okşuyordu. Bir eliyle başını tutuyordu. Kendine olan güveni kırılmıştı. Orada sanki çıplak kalmış gibiydi. Eskiden hissettiği, Bokuto'dan önce hissettiği bütün korkular, kimsesizlik hissi geri dönmüştü.

"Keiji tatlım." saçlarını okşadı yavaşça "Sakin bir yere gidelim bana anlat ne olduğunu. Ne dersin konuşmak ister misin?"

Kei'ye ve Bokuto'ya anlatıp onları üzemezdi ama belki Tetsuro'ya anlatabilirdi. Onu kırmazdı sonuçta eski sevgilisi hakkında konuşması.

"Tamam" fısıldadı.

"Tamam, pencereyi açalım sen biraz nefes al. Bak seni çok güzel bir yere götüreceğim tamam mı? Hem biraz hava alacağız."

Başını salladı. Arabada giderken dikkati ve stresi dağılmıştı biraz. Tetsuro bilmediği bir yoldan gidiyordu. Kampüsü yukarıdan gören ağaçlık bir yere geldi. Tüm şehrin manzarası da vardı. "Gel hadi" dedi. Kayalıkların üzerine oturdular.

"Bo ve Kei ile ilgili değil dimi?" sordu yavaşça. "Yani sabah bir şeyin yoktu."

"Değil." dedi burnunu çekip "Ama onlara anlatamam tamam mı? Söz ver söylemeyeceksin."

Kintsukuroi ✨Where stories live. Discover now