Bölüm 8

120 7 14
                                    


Tetsuro yoğun çalışma temposuna devam ediyordu. Arkadaşlarının da sınavları yaklaşıyordu hepsi çok çalışıyorlardı. Yarın final elemelerine birkaç gün kalmıştı sadece. Bokuto izin almıştı iş yerinden ona eşlik edebilmek için. Ukai her zaman rahat davranırdı böyle konularda.

Kei evdeydi, Tetsuro da odasında çalışıyordu. Ertesi gün gideceklerdi. Yorulmuştu. Kaskatı omuzlarını esnetip kalktı piyanonun başında. Kahve almak için çıktı.

"Tsukki kahve içer misin?" arkadaşına seslendi ama hiçbir yerde yoktu "Tsukki?" odasının kapısını araladı. Yerdeydi, titriyor gibi bir hali vardı. Hemen yanına koştu ama dokunmadı "Tsukki ne oldu? Sorun ne?"

Yavaşça başını kaldırdı ama yüzüne bakamadı "A-annem."

"Ne oldu bir şey mi oldu annene?"

"G-gelmemi istiyorlar." dedi, sesi titriyordu.

Tetsuro üzülerek baktı ona. Nasıl sevmediğini, onunla ilgili travmalarının hala geçmediğini biliyordu. "Gitmek istemiyorsun değil mi?"

"H-hayır."

"Tsukki sarılmak ister misin biraz?"

"Tamam."

Sarıldı arkadaşına, panik atağın eşiğindeydi ama şimdi sakinleşme ihtimali vardı. "Nefes al yavaşça, tut, evet bekle. Ver şimdi. Hadi birkaç kere daha. Biraz sakinleş düşüneceğiz."

Ona sıkıca tutunmuş sarılmıştı, ona çok güvendiğinin farkındaydı. Çok hoşuna gidiyordu bu duygu. Güvenin karşılıklı olmasından keyif alıyordu. Ama arkadaşının bu halinden de nefret ediyordu.

"Keiji'yi ve Bo'yu arayalım mı? Hemen gelirler."

"Gerek yok." fısıldadı.

"Tamam. Teyzen mi aradı ne dedi?"

"Ben daha önce arama falan demiştim ya hatırlıyorsun."

"Evet."

"O zamandan beri hiç aramadı. Birkaç kere mail attı, bir şeye ihtiyacın var mı falan dedi. Ben de teşekkür edip yok dedim sadece. Bir süredir mailler de yok." Yutkunup başını kaldırdı "Kansere yakalanmış annem, hastaymış çok." dedi ifadesizce. Ama Tetsuro onu tanıyordu artık. Ne olursa olsun üzüldüğünü biliyordu. "Tedaviye ikna edememişler. Yani akıl sağlığı yerinde olmamasına rağmen, sanırım iyiymiş bu ara tedaviye izin vermesi gerekiyormuş. Bir de sen dene diyor. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Aslında umrumda değil."

"Tsukki umrunda olmaz olur mu? Senin altın gibi bir kalbin var. Herhangi bir insan için de üzülürdün sen."

"Ama ben ondan nefret ediyorum."

"Bak senin de benim de annelerimizle ilişkilerimiz çok garip. Seni ilgisiz, istismarcı bir adama bırakıp gitti. Haklısın. Yıllarca ona kızdın nefret ettin ama bence o nefret artık dindi. Şu anki karışık duygularının nedeni bu. Birinden ne kadar uzun süre nefret edebilirsin ki değil mi? Bir süre sonra önemsizleşir. Hayatında değil, hiç olmadı ve olmayacak. Artık onun yüzünden gittiğin evde değilsin. Sevgililerinlesin değil mi?"

"Amerika'dayken yaşadıklarımı bilmiyorsun sen."

"Evet evet haklısın. Özür dilerim saygısızlık yapmak istemedim. Bilmiyorum ama tek bildiğim artık geride kaldığı. Değil mi?"

"Evet. Ama onun yüzünden oldu."

"Belki burada kalsaydın daha kötü şeyler olacaktı."

"BU İMKANSIZ TAMAM MI?" sertçe itti onu. Birden çok öfkelenmişti.

Kintsukuroi ✨Donde viven las historias. Descúbrelo ahora