Bölüm 11

106 7 12
                                    


Sabah erkenden yolda çıktılar. Kei Tetsuro'nun yanında uyuması ile ilgili bir yorum yapmadan sessizce binmişti arabaya. Neyse ki iyi görünüyordu. Bir gün önce olanların etkisini üzerinden atmıştı.

Notalarını açmış çalışıyordu Tetsuro. Kei de onu izliyordu, kulaklıklarını takmıştı. Sabah saatleri olduğu için biraz trafik vardı ve ani bir korna sesi duymak onu ürkütebilirdi. Tetsuro arada gözlerini kapatıp hayali tuşlara basıyordu. Keiji, Kei'nin ona nasıl baktığını görebiliyordu. Sevgilisinin bakışları çok yoğundu, sanki ona ya da Bokuto'ya bakar gibiydi. Acaba diye geçirdi içinden, ona karşı hisleri olabilir mi? Aklını bir süredir kurcalıyordu bu soru. Ona karşı çok hassastı, değişik bir şekilde bağlıydı. Şimdiye kadar bunun, onun hayatını ifşa etmesi, yanılması ve intihara kalkışmaya sürükleyen sürecin bir parçası olmasında kendini suçlaması olarak görüyordu. Ama bundan ötesiydi ona karşı hassasiyeti, ilgisi, yakınlığı. İlginç bir şekilde bundan hiç rahatsız değildi. Onu böyle, söylemeye dili varmıyordu ama, birine aşık olurken görmek çok garipti. Gözlerinin her zaman ona ve Bokuto'ya böyle bakacağını umuyordu. Ama ona olan bakışlarında da değişiklik yoktu, sevgi dolu, hassas, kendine göre sevme ve ilgi gösterme biçimleri olan harika sevgilisiydi o yine. Acaba Tetsuro ister miydi diye düşündü. Yapabilir miydi? Hiçbiri Kenma'yı silmesini, tamamen unutmasını, onu artık sevmemesini beklemezdi. Saçma olurdu bunu istemek. Aşkın pek çok türü vardı ve aklının kalbinin bir yerinde çok acı bir şekilde kaybettiği sevgilisinin bir yeri olması normaldi. Sonra yanına baktı. Bokuto onu çok kıskanmıştı. Ondan hoşlanmadığını, sevgili olarak hoşlanmadığını düşünüyordu Bokuto'nun. Bunu da sevgililerinin hatırına kabul edemezdi. Bu öyle bir şey değildi ki. Birinin hatırına kabul edemezdi sonuçta sevgili olmayı. Ama bir süre onu gözlemlemeye karar verdi. Bokuto'nun çoğu zaman duygularını tamamen okuyabilirdi ama Kei'de öyle olmamıştı. Onu kırmamak için saklamıştı her şeyi. Belki de mırıldandı. Belki de olur. İçini çekip elini Bokuto'nun dizine koydu. Sevgilisi elini sıktı ona hafifçe gülümsedi. Bokuto'yu üzecek hiçbir şey yapamazdı.

Kahvaltı için bir şeyler alıp yedikten sonra yola devam ettiler. "Tetsu" Keiji arkasına döndü.

"Efendim?"

"Biraz uyusana daha iki saatimiz var."

"Gerginim biraz." ellerini karnına sarmıştı.

"Brom karnın mı ağrıyor."

"Gerginlikten kramp falan giriyor."

"Bak benim polarımı al oradan sarın, uyumaya çalış biraz. Tsukki'nin kucağı çok rahattır." güldü.

"Gel Tetsu yatabilirsin istersen." biraz kapıya doğru kaydı Kei, rahat etmesini istiyordu.

"Teşekkür ederim rahatsız etmem seni değil mi?"

"Hayır gel." yattıktan sonra Bokuto'nun polarını sırtına ve karnına sardı, montunu da üzerine örttü. "Rahat mısın?"

"Mhm."

"Kulaklıklarımı alabilirsin." boynuna indirmişti.

"Yok iyiyim araba sesi uykumu getiriyor." gülümsedi ona.

"Tamam öyleyse."

Ellerini saçlarında gezdirmeye başladı yavaş yavaş, onu rahatlattığını biliyordu. Hemen uyumuştu bile.


İki saat sonra vardılar Trost'a. Performansına bir buçuk saat kalmıştı. Bir saat vakitleri vardı. Yemek yiyip biraz hava alabilirlerdi.

"Tetsu uyan hadi geldik." dedi Kei omzunu sarstı.

"Geldik mi?" sesi uykuluydu.

"Geldik hadi yemek yiyelim, kahve alalım sana."

Kintsukuroi ✨Where stories live. Discover now