sekiz

545 87 106
                                    

"Sen şimdi hasta olan adamın benim kardeşim değil de bu adamın olduğunu mu söylüyosun Jeongin?"

Abinin dedikleriyle üçü de kıkırdarken göz devirip içinde bulunduğum küvetten çıkmıştım.

Gözlerim Hwang'a doğru dönmüşken,  herhangi bir ifade belirtmiyordu çünkü yeterince halsizdi.

"Hadi siz de çıkın ben de gideyim ona temiz kıyafetler getireyim hem de seninkilerden!" Son kısmı bastırarak ve gıcık bir gülümsemeyle söylerken ellerimle ittirdiğim abim beni durdurarak bu eylemimi engellemişti.

"Üstün sırılsıklam ıslak, içeriye geçip her yeri ıslatacak mısın? Burada kal ben de  kıyafet getireyim ona da getireyim hem de benimkilerden."

O da benim yaptığım gibi son kısmı baskıyla söyleyip kahkahalarını genişletirken, hepsini peşine takıp banyodan çıkmıştı.

"Bebeğim inanabiliyor musun kardeşimin yirmi beş yıllık hayatında ilk defa bir aptallık yaptığını görüyorum."

Kendince bir dalga malzemesi bulmuştu artık on sene bunu söyler dururdu. Buna ek olarak sevgilisi de durur mu o da üstüne bir on sene katar beni darlarlardı.

"Abisine bak, kardeşini al. Biz sevgili olmadan önce sen de kardeşin gibiydin, aynı yoldan ilerliyorsunuz."

Şerefsiz Hanji, onunla abim yokken iyi bir kafes dövüşü yapmam gerekecekti.

Banyo dolabını açıp birisini küvetten çıkmış ve suyun çekilmesini bekleyen Hwang'a doğru fırlatırken diğerini de kendi elimde tutmuştum.

O da benim gibi konuşmaktan yana değildi çünkü bu iki yabancıyı birleştiren tek şey bu konuydu.

Ben onu koruyacak, başına bir şeyin gelmesini engelleyecektim ve o da bana bu konunun çözülmesinde hiçbir sorun çıkarmadan yardımcı olacaktı. İşler sona erdiğinde de gitmesine izin verip verecektim ve hayatına rahat bir şekilde devam edebilecekti.

Sanki az önce paldır küldür içeriye dalmamışlar gibi şimdi kapının tıklatılması saçmalığına içimden gülmüştüm.

Elimde havluyla kabının kulpunu kavrayıp açarken bi kucak dolusu kıyafetle gelmiş olan abimle karşı karşıyaydım.

Kıyafetleri küçük olan dolabın üstüne koyduktan sonra abimin bana 'yaklaş' işareti yapmasıyla içimdeki korku çanları çalmaya başlamıştı.

Abim fısıldayarak konuşuyordu. Abim?

"Sanırım sırtında yarası vardı ve pansuman yapıp kapattın. Ama suya girince yara kanamaya başlamış,içeriye girdiğimde suyun renginden fark etmiştim sırtı da bayağı bir kan olmuş gibi görünüyordu. İstersen yeniden pansuman et, istemiyorsan üstünü giyindikten sonra çık ben yapayım. Yaralarına bir bakarım."

Elindeki ilk yardım kitini ellerimin arasına alıp, 'ben yaparım' dedikten sonra yarım ağız bir şekilde gülümseyerek tek kaşını kaldırarak kapıyı kapatmıştı.

Arkamı döndüğümde Hwang, küvetin kenarına poposunu yaslamış, kıyafetleri ona vermemi bekliyordu.

"Yaran açılmış olmalı, küvetin suyu muhtemelen çekilmiştir. Perdeyi çekip kendini kuruladıktan sonra bunları giyebilirsin. Ancak üstüne henüz t-shirtünü giyme yeniden pansuman yapacağım."

Peki, diyerek elimdekileri aldıktan sonra dediklerimi yapmaya başladığında gülmüştüm.

Gerçekten böyle her ona söyleneni sorgusuz sualsiz yapan bir insan mıydı yoksa 'iyilik meleği' sevgilisinin karıştırdığı haltlar yüzünden mi bu hâle bürünmüştü merak ediyordum.

Kıyafetlerini değiştirip bana seslendikten sonra direkt yanına giderken, üst vücuduyla çarpışmanın şokunu yaşıyordum.

Birkaç saniye biçimli vücut hatları ve kendini sıktığı için iyice kendini belli eden karın kaslarıyla bakıştığımda, hiç istifimi bozmadan gözlerimi gözlerine çıkarmıştım.

Birkaç saniye de göz göze gelişin ardından kenardan bir küçük tabureyi alıp, ona oturması için verdiğimde en başından beri yaptığını yapıp sorgulamadan dediklerimi yapmıştı.

Suyla temas ettiği için bu kez yarası ilk geldiği haline göre daha çok kanıyordu ancak hiçbir şekilde ne kanadığından ne de acıdığından bahsetmeyişi endişelerimi katlıyordu.

Belirli sabit tepkiler, doğru düzgün gösterilmeyen mimik hareketleri.. Bir polis gözünden baktığımda pek mantık taşımıyordı ancak abimin bu konuda yardımcı olabileceğine inanıyordum.

Yaraya yeniden aynı işlemleri yapıp kapattıktan sonra üzerini giyip, içerdekilerle konuşabileceğini söylediğimde, kenara koyduğu tişörtü giyip çıkmadan önce duraksamıştı.

"Beni korumana izin verecek ve istediğin konuda sana yardım edeceğim."

Arkasındaki benle tek bir göz teması kurmadan içeriden hızlıca çıktığında sadece tepkisiz kalmıştım, her zamanki gibi.

Hemen ardından ben de kendimi kurulayıp üzerimi değiştirdikten sonra, onun arkasından salona doğru gitmiştim.

Minho Hyung ve Jisung yan yana otururlarken Hwang tam karşılarında sanki sorgudaymış gibi gergin bir şekilde ellerini ovuşturarak, çekingen bir şekilde cevap veriyordu.

Ne konuştuklarına kulak asmadan pata küte girdiğim içeriye, yetmezmiş gibi sohbetlerini de bölerek devam etmiştim.

"Jeongin nerede?"

"Seungmin diye birisi mi ne varmış, evine gelmesini istemiş o da paldır küldür gitti." Minho Hyung'un dedikleriyle yüzüm kızarıp, elim ağzıma şaşkınlık ifadesi olarak giderken, heğsinin gözleri bendeydi.

"Sevdim ben bu çocuğu." Arkasına da destekleyici ifadesini eklediğinde ona yeniden göz devirmekle yetinmiştim.

Bitkaç dakikalık makaranın ardından herkes yeniden ciddileşirken Minho Hyung, ona karşı olan sorularına devam ediyordu.

"Ne zamandır bu ilacı kullanıyorsun?"

"Bir hafta."

Dediğiyle Minho Hyung ve Jisung birbirlerine dönerken Hwang ve ben de birbirimize bakıp anlamayan gözlerle sadece durumun aydınlanmasını bekliyorduk.

"Bir hafta içerisinde her gün kullandın mı ya da kaç kere içtin?"

Birkaç saniye düşünür gibi yapıp ondan sonra cevap verdiğinde abimin tepkisini bekliyordum.

"Her gün kullanmadım günde bir kez ve hatırladığım kadarıyla üç gün içmiştim."

"Ne ilacı hyung bu bugü söyleyecek misiniz yoksa şuracıkta bayılayım mı merakımdan?"

"Bu ilacın genel olarak kullanımına izin verilmiyor, yani ben öyle biliyordum. Deney için kullanılacak hayvanlara iğneyle enjekte edilen bir ilaç türü. Bu bir hayvana yapıldığında hayvanlar kendilerini unutup tamamen farklı özellikler göstermeye başlatabiliyor, yani aşırı derecede unutkanlığa sebep olur.  Hayvanlardaki saldırganlık dürüstünü alır , sakinliğe ve tepkisizliğe çeker."

"Onları deneye hazırlamak dört şırınga vurulur, bir şırınga iki hapla aynı doza sahip. Üç tane içmiş olmana rağmen sende aşırı belirtisini görmedim."

"Hayır bahsettiğin belirtilerden taşıdıkları var." Dedim gözlerimi abime doğru dikerek.

"Diğer iki hapı içtiğim günler midem doğru düzgün yemek yemediğim için aşırı bulanıyor ve istifra ettiriyordu, sanırım bu biraz etkisini azaltmış olabilir."

Hwang'ın dediğiyle abim onu onaylarken birkaç saniye düşündükten sonra konuşmak için hazırlanmıştım.

"Her neyse tüm bunlar bir yana yarın sergin vardı değil mi Hwang? Sevgilin de katılacak mıydı?"

#

A branch of cigarette °hyunlixWhere stories live. Discover now