Bölüm 22

1.4K 71 12
                                    

*Aysu'dan*

" Üzgünüm, hastayı kaybettik. Başınız sağ olsun. "

Ne? 

Kaybettik

Hastayı

Atlas'ı?

Ayakta duramadım. Yere çömeldim ve ağlamaya başladım. Şaka, şakaydı dimi? Ya da bir kabus?

" Ne diyorsun sen doktor!? Nasıl kurtaramadın kardeşimi!? " Yiğit bağırıp duruyordu. Suçu doktora atıyordu.

" Benim suçum, Allah kahretsin! " Yağız kendine suç atıyordu.

" N-nasıl ya? Hani hayati tehlikesi yoktu!? " Bora doktorun dediklerine inanmıştı. 

Yiğit doktorun üzerine atlamıştı. Daha da o tarafa bakmamıştım zaten. Düşüncelerimle baş başa kalmıştım. Nefes alamıyordum, kalbim atmıyormuş gibiydi. İkizimi kaybetmiştim. Kardeşimi ve ne olursa olsun yanımda olan o çocuğu kaybetmiştim. 

İmkansız gibi geliyordu kulağıma ölmesi. Daha gencim, ölemem demişti.

Sadece boşluk hissediyordum. İkizler elmanın iki yarısı gibidir derler ya, yarım yenmişti. Kalbimin yarısı yok olmuştu sanki..

*Yiğit'ten*

Atlas'ı, kardeşimi kaybedemezdim.. Hayati tehlikesi olmadığını söyleyen de o doktordu, öldüğünü söyleyen de. Bu olamazdı ki.. Kardeşim ölemezdi.

Arkamı dönüp bizimkilere baktım. Sanki bir kabustaymışım gibi, sanki bana şaka yapıyorlarmış gibi konuştum.

" Ölmedi, dimi? Şaka yapıyorsunuz dimi!?" Diye bağırdım. Hepsinin gözü yaşlıydı, bakmadılar bile bana. Etrafımdaki şeyleri dağıtmaya başladım. Bir vazoyu yere attım, koltukları itmeye başladım.

" ŞAKA DİMİ!? " Gerçek olmazdı. 

Güvenlikler geldi. Bizi atacakları sıra bir hemşire onlarla konuştu ve dördümüzü bir odaya götürdüler. Kimse konuşmuyordu.

" Ş-şimdi, Atlas gitti mi? " Dedi Aysu.

" H-hayır şaka yapıyorlardır, dimi abi? " Dedi Bora ümitle Yağız'a bakıp. Yağız konuşmadı. Gözyaşları Bora'ya cevabını veriyordu zaten.

" Hadi kalkın, görelim son kez onu. " Diyen Yağız'la hızla ayağa kalktım.

" Ne? Bu kadar mı çabuk kabullendin? " Dedim.

" Zorundayız Yiğit farkı- " Demeden Yağız'ın sözünü kestim.

" Farkındayım ama o bizim kardeşimiz! " Dedim.

" Bende bunun farkındayım ama elden ne geliyor? Ne deseydim gömmeyin falan mı? Yapmak zorundayız Yiğit.. Zaten hepimiz yıkığız!  " Dedi Yağız.

Haklıydı belki de, bilmiyorum. Ama mantıklı düşünemiyordum. Kolay değildi. Gözyaşlarım ise artık durmamıştı.

Odadan çıkıp Atlas'ın yanına gittik. Üzerine beyaz örtü örtülmüştü. Nefesim kesildi.

Aysu gidip örtüyü çekti.

" Atlas! Hani bir şey olmayacaktı sana? Hani yaşayacaktın? " Dedi Aysu. Atlas'ın elini sıkıca tuttum.

" Kardeşim benim " Dedim. Bora yere çömeldi. Yağız ise arkasını dönmüş ağlıyordu. Odadaki tek ses Aysu'nun ağlama sesiydi. Yağız ve Bora sessizce ağlıyordu. Ben ise kafamı Atlas'ın göğsüne gömmüştüm. Sahiden, Atlas'ı kaybetmiş miydik?

*2 gün sonra Bora'dan*

2 gün geçmişti Atlas'ı kaybedeli. O kadar zordu ki kabullenmek. Bugün onu yıkayacağımız gündü. Ayrıca gömüleceği gündü de...

Yağız, Yiğit ve ben girdik içeri. Onun öyle soğuk bedenini ellediğimde titredim. 

Gözyaşlarıma engel olmak istemiyordum. Kafamı Atlas'ın göğsüne gömdüm ve ağlamaya başladım. 

Yiğit ve Yağız birbirlerine sarılmışlardı. Aysu giremediği için kapıda kalmıştı ama ağlama sesleri geliyordu. 

Görevli yardımıyla işlerimizi hallettik. Daha sonra cenaze aracını bindirdiler.

*Yağız'dan*

Cenaze arabası önde biz arkada gidiyorduk. Kardeşimi kendi ellerimle gömecektim.. Mezarlığa gelince durduk ve tabutu sırtladık. 

" Durun götürmeyin Atlas'ı.. İkizim o benim, gidemez! " Aysu'nun bağrışları her yeri kaplamıştı. Tanıdıklarımız onu sakinleştirmeye çalışıyordu. 

Atlas'ın mezarına geldik. Yiğit'le birbirimize bakıp kürekleri elimize aldık. Toprak atmaya başlamıştık ki Aysu bağırmaya başladı.

" Durun, yapmayın, gömmeyin Atlas'ı! " Bora onu buradan uzaklaştırdı. O kadar zor geliyordu ki.. Kardeşimi gömmek. Sırayla insanlarla kürekleri değişiyorduk. 

Tahtayı mezara sabitledik. Artık onu göremezdik. İnsanlar dördümüze başınız sağ olsun deyip bizi yalnız bıraktılar.

Etraftaki tek ses ağlama sesiydi. Ağlayışımızın sesiydi.

" O-o ölmeyecekti hani? " Dedi Aysu. Kimse konuşmadı. 

Aysu topladığı çiçekleri mezarın üzerine koydu. 

Zar zor arabaya bindik. Aile tamamen dağılmıştı. Atlas'ın ölümü bizi yıkmıştı.

Ben, ailenin en büyüğü olarak onu koruyamamıştım. Benimde hatam vardı. Babam ölmeden önce ona bir soz vermiştim. Kardeşlerimi ne olursa olsun koruyacağımı, gerekirse kendi canımı tehlikeye atacağımı söylemiştim babama.

Ama yapmamıştım. Atlas'ın ölümüne engel olamamıştım.

*Aysu'dan*

Eve geldiğimizde herkes salona oturmuş dertli dertli düşünüyordu. Bu acı ne kadar devam edecekti? Biz ne zamana kadar böyle olacaktık? Ne zaman dinecekti acımız? Dinecek miydi?

Telefonuma gelen bildirimle istemeye istemeye açtım. Mesajı okumamla büyük bir şok geçirdim ve telefonu abimlere çevirdim...

---

Şaşırtıcı olacak demiştim..

Atlas'ın ölümü senaryo gereğiydi. Bende çok üzüldüm, çok sevdiğim bir karakterdi. O zaman ölmeseydi diyecektiniz. Ama bir söz vardı: " Romanın kaderini ben değiştiremem."

Bu bölümde herkesin düşüncesine yer vermek istedim.

Bu bölüm üzücüydü, fikirlerinizi yazarsanız sevinirim.

Yıldıza basar mısın 🥺

Yeni AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin