Bölüm 35

646 40 2
                                    

*Aysu'dan*

Televizyonda bir şeyler izlerken evde yalnızdım. Abimler işteydi ve Atlas arkadaşlarındaydı.

Kapının çalmasıyla ayağa kalkmıştım. Muhtemelen Yiğit'ti gelen çünkü Atlas bugün eve gelmeyeceğini söylemişti ve Yağız da akşam sadece yöneticilerin olacağı bir toplantıya katılacağını söylemişti. Yiğit ise birkaç saate gelirim demişti.

Yiğit'i beklediğim doğruydu ama yüzü kanka kaplı bir Yiğit değildi beklediğim.

Gözlerim şokla açılmıştı. Bir şey diyemiyordum.

" Y-Yiğit abi? " Zorla konuştuğumda Yiğit içeri yığılmıştı.

" ABİ! " Çoktan bağırıp ağlamaya başlamıştım.

Hemen telefonumu alıp ambulansı aradım.

" Abi uyan, lütfen! " Yüzündeki yaraların yanı sıra kafası da kanıyordu. Ne olmuştu bu hale gelecek?

" Abi, uyan! " Uyanmıyordu. Belindeki bazı yaralar dikkatimi çekmişti. Biriyle kavga mı etmişti?

Bir anda bacağındaki kanı görmüştüm.

Çok yaralıydı...

Gelen ambulansa bindirilen Yiğit'le bende onun elini tutarak binmiştim.

***

Doktorlar konuşurken duymuştum. Durumu pek iyi değilmiş. Uzun süre yürüyemeyebilirmiş..

Kafamı dizlerime gömmüş ağlarken Yağız'ın sesini duymuştum.

" Aysu! " Hızlıca yanıma gelen Yağız ve Atlas'la kafamı kaldırdım. Yağız hemşirelerle konuşurken Atlas benim gözyaşlarımı siliyordu.

" Aysu! Ne oldu, anlat bize! " Dedi Atlas.

" B-ben kapıyı açtım ve yere yığıldı. Yüzünde kafasında bacağında her yerde k-kan vardı " Dedim zorlukla.

Atlas saçımı öpüp beni omzuna yasladı.

" İyi olacak o, merak etme. " Dedi. Gözleri doluydu.

Çıkan doktorla ayaklandık.

" Yiğit Beyin hayati tehlikesi çok az. Durumu şu an iyi. Fakat üzülerek söylüyorum ki, geçici hafıza kaybı yaşıyor olabilir. " Dedi doktor.

Bir anda kahkaha atmaya başladım.

" Çok komik şaka. Değil mi? " Dedim abime bakarak.

Şakaydı, şaka olmalıydı.

Yağız abim duvara yaslandı. Atlas kendini yere atmıştı.

A-ama, şakaydı?

Duvara yeniden çöktüm.

Tam her şey çok iyi derken.. Neden canımız yanıyordu?

***

Yiğit'in odasında uyanmasını bekliyorduk. Gözlerini açtığını görünce,

" Uyanıyor " Dedim.

" Abi? " Dedi tamamen uyanmış Yiğit'e Atlas.

" Abi derken? Sen kimsin? "

Ayaklarım beni tutmazken yere düştüm. Biliyordum bunun olma ihtimalini. Ama inanamıyordum hala.

" Uyanmışsınız Yiğit Bey. Nasılsınız? " Dedi içeri giren doktor.

" İyiyim. Ama ne oldu bana? Bunlar kim? " Dedi Yiğit abim.

" Onlar.. Sizin aileniz ve siz de hafıza kaybı yaşıyorsunuz. Geçici olduğunu umuyoruz " Dedi doktor.

Umuyoruz?

" Şaka mı bu? Neden inanayım size? Tamam siz doktor olabilirsiniz ama ben bu insanlara inanmıyorum " Duyduğum şeyle nefes alamaz olmuştum. Hızla odadan çıktım.

" Siz de çıkın. " Diye bir ses duyduktan sonra çıkan Yağız abimi ve Atlas'ı görmüştüm.

Ne diyeceğim bilmiyordum.

" Allah kahretsin " Diyerek duvara yumruk attı Yağız.

Atlas boş gözlerle duvara bakıyordu.

Umarım, bu bir kabustu ve ben hemen uyanırdım.

***

Çalan telefonla kafamı kaldırdım. Bora arıyordu. Ne diyecektim?

" A-alo? " Deyip hoparlöre verdim telefonu.

" Alo! Aysu, az önce Yiğit abim aramama cevap verdi. Ben senin abin değilim gibi şeyler söyledi. Ne oluyor!? Şaka falan mı bu? " Dedi sinirle.

Ne diyeceğimi bilmiyordum.

" Evet ya, konuşurken duyduk sizi. Şaka yaptım falan dedi bize merak etme " Diye araya giren Yağız'la kaşlarımı çattım. Atlas'ın gözleri şokla açılmıştı.

" Korktum, çok ciddiydi. " Dedi Bora gülerek. Ama hala sinirliydi.

Daha sonra konuşup telefonu kapattılar.

" Neden yalan söyledin? " Dedim.

" Ne deseydim Aysu? Hafızasını kaybetti deseydim de İngiltere'den buraya mı gelseydi acele acele? Bilmiyor musun Bora'yı, çok endişelenirdi. Şimdilik ona söylemeyelim. " Dedi Yağız.

Bir şey diyemiyordum.

Bir süre sonra yeniden Yiğit'in odasına girdik.

" Bora diye biri aradı beni. Abi falan dedi. Haberiniz olsun dedim. Sizin kardeşiniz sonuçta " Dedi Yiğit.

" Bizim kardeşimiz. Senin ve bizim. Yiğit, bak biz senin aileniz. İnanman için birkaç fotoğraf gösterelim " Dedi titreyen sesiyle Yağız.

Bizim fotoğraflarımızdı. Doğum günlerinde, alışverişlerde, öylesine çektiğimiz fotoğraflardı..

" Bize inan abi çünkü biz senin bizi hatırlayacağına inanıyoruz. " Dedi Atlas. Bende kafamı sallayarak onu onayladım.

" Pekala, sanırım kaybedecek bir şeyim yok. Hatırlamıyorum sonuçta " Dedi Yiğit.

Hepimiz gülümserken polisler içeri girmişti.

" Merhaba Yiğit Bey. Hafızanızı geçici olarak kaybetmişsiniz. Hatırladığınız bir şey var mı? " Diye sordu polisler.

" Hiçbir şey. Zihnim tamamen boş " Dedi Yiğit.

" Pekala.. Elde ettiğimiz bilgilere göre size Turan Akay'ın arabası ile çarpılmış. Bilerek olan bir durum gibi. Hem de çarpıp kaçmış. Siz de eve yürümüşsünüz zorla " Diyen polisle gözlerimi şokla araladım.

Atlas da benimle aynı durumdaydı.

" N-ne? " Diyebildim sadece.

" Arabada kendisi mi vardı bilmiyoruz ama evet. Şimdi karakola geçip onu sorguya çekeceğiz " Dedi polis.

" Bu olamaz. İmkansız. Turan bilerek çarpmaz. Ç-çarpmış olsa bile kaçmaz " Dedi Atlas.

" Araba onun ama o mu çarptı bilmiyoruz. Arabayı kullananın yüz gözükmüyor. Şimdi gitmeliyiz " Dedi polis.

" Biz de gelebilir miyiz? Bir arkadaşımız " Dedi Atlas.

Polis kafasını salladıktan sonra odadan çıktık.

Turan çarpmamıştı değil mi? Bu imkansızdı..

" Onun bilerek çarpmadığına eminim Aysu. Eğer yanlışlıkla olduysa bile kaçmaz. " Dedi Atlas.

Tek umudum Turan'ın çarpmamış olmasıydı. Zamanla onunla daha iyi anlaşıyorduk ve arkadaşlığımız güçleniyordu.

Umarım, sen değilsindir Turan. Çünkü eğer sensen, yıkılacak birçok insan var.

---

Uzun zamandır bölüm atmadığım için normalden uzun bir bölüm yazdım :))

Bora'yı uzun süre sonra yeniden gördükkk

Sonunda Yiğit de hastanelik oldu :D

Yıldıza basar mısın 🥺

Yeni AilemWhere stories live. Discover now