twenty one.

3.4K 421 109
                                    

Mastema'da siktir olup gittiğine göre yok mu bir oyumuz?

Satanizm'i doğuran, destekleyen ve giderek daha da güçlendiren şey Hristiyan Kilisesi ve dinsel baskılardır.

"Kimi seçeceksin?" Namjoon soruyu tekrar sorduğunda, Taehyung ürkerek ona bakanlara dönmüş ardından gözlerini kaçırarak derin bir nefes vermişti. Korkuyordu, savaş olsun istemiyordu.

"B-ben bilmiyorum." Dediğinde Jeongguk'un yüzündeki hayal kırıklığını görmek istemediği için ısrarla ona bakmamış, ellerini izlemişti suçlu bir çocuk gibi. Orduların arasından bir askerin bağırması ile herkes ona bakmıştı. "Kaderin oğlu olmadan önce şeytan meleziydin, şeytanları seç!"

Herkes ona hak vermeye başladığında melek ordusu da hemen araya girmişti. "İyi kalpli birisiysen bizi seçersin!" Dediklerinde Taehyung yüzünü buruşturmuş, kaşlarını çatmıştı. Başı dönüyordu, onca yaşadığı şeyden sonra bir de bunun stresini yaşamak bedenini fena germişti.

"Lütfen.. susun.." Demişti kısık sesiyle, Jeongguk duyduğu cümle ile tek bakışı ile orduların susmasını sağlamış Taehyung'un saçlarını okşamıştı. "Tamam, sakin ol." Demişti okşamaya devam ederken.

Jimin derin bir nefes almış, onların bu hallerini görmesiyle içinde garip bir his belirmişti. "Belki de bekleyebiliriz.." Melek herkesin şok olacağı cümleyi kurduğunda Jeongguk şaşkınca Jimin'i süzmüştü. "Ne?"

Jimin omuz silkmiş, gözlerini kaçırmıştı. Sanki utanıyor gibi bir hali vardı. "Bekleyebiliriz." Demişti yeniden, Jeongguk gördüğü manzara karşısında istemsizce yutkunmuş, kalbinde hissettiği sıcaklık ile şaşkınca gözlerini yere dikmişti.

Arkadaşlık böyle bir şey miydi? Kendi kendine sorduğu soru ile başını iki yana sallamış, ardından Taehyung'un elini tutarak konuşmuştu. "Seçim yapmana gerek kalmayacak, çünkü savaşmak istemiyorum."

Herkes büyük bir şaşkınlık ile 'zalim şeytana' bakmış, Taehyung duyduğu cümle ile büyük bir umutla sevgilisine dönmüştü. "Gerçekten mi?" Demişti heyecanlı sesiyle. Jeongguk derin bir nefes vermiş, ardından başını sallamıştı. "İstediğin de bu değil miydi zaten?" Taehyung başını hızlıca salladığında Jeon saçlarını yeniden okşamış, şokla ona bakan meleğin yanına adımlamıştı.

"Jimin." Adını mırıldandığında melek gözlerini şeytana dikmiş, onu onayladığında devam etmişti. "Dünyanın geleceğini sana bırakıyorum, savaştan çekiliyorum. Şeytanlarımın meleklerini rahatsız etmesine izin vermeyeceğim bundan sonra da." Dediğinde Jimin sırıtmış, elinin tekini Jeon'un omzuna yerleştirmişti. "Aşk insanı gerçekten değiştiriyor değil mi?" Diye sorduğunda Jeon yavaşça başını sallamıştı.

Hoseok sırıtarak Taehyung'un yanına adımlamış, Jimin ve Jeongguk kendi arasında yeni şeyleri belirlerken konuşmaya başlamıştı. "Sen savaş istemediğin için savaş olmuyor, biliyorsun değil mi?" Dediğinde Taehyung kaşlarını kaldırmış, başını eğmişti. "Jeon savaş istemediği için savaş olmuyor, benlik bir durum yok ortada bence." Diye cevapladığında Hoseok başını iki yana sallamış, gözlerini devirmişti.

"Hayır aptal, kaderin oğlu olacağın başından beri belliydi. Jeongguk'u büyütürken hem içine zalim olma duygusu hem de istemsizce aşk ve şefkat duygusu da kattın. Jeongguk'un kişilik bozuklukları senden kaynaklanıyor. Savaşı istememesinin en büyük sebebi sana duyduğu aşk ve senin verdiğin şefkat duygusu. Yani kader, baştan her şeyi planlamıştı. Sen olmasaydın şu an belki de buradaki herkes savaşta canını yitirmişti. Jeon'u sen tutmazsan kimse tutamaz, tüm evreni yakacak bir gücü var. Sen varken bu imkânsız tabii, bu yüzden onu bırakma Taehyung. O saatli bir bomba gibi, bunu asla unutma." Hoseok en ciddi ifadesi ile konuşmuş, ona şaşkınlık ile bakan melezi süzmüştü. "Anladın mı?"

mastema - taekook. ✓Where stories live. Discover now