twenty five.

2.8K 385 95
                                    

bölümü yıldızlayarak ve bol bol yorum atarak yazarcığınıza destek olabilirsiniz.

Eski İbrani elyazmalarına göre Satan, görevi insanı tanrının gözünde küçük düşürmek olan bir suçlayıcıdır.

"Ne yani, Jeongguk'un büyük babası Taehyung'u kaçırıp ona zarar vermeye mi çalıştı?" Yoongi şaşkınca kucağında oturduğu bedene bakmış, ardından dudaklarını yeniden aralamıştı. "Jimin sen benim tanıdığım en iyi meleksin, onu kurtarmışsın!" Sırıtarak sevgilisinin dudaklarına bir öpücük kondurmuş, ardından başını omzuna yaslayarak parmaklarını birbirine geçirmişti. "Taehyung'un sana ne kadar önem verdiğini biliyorum, bir melez olsa bile seni zamanında korudu sonuçta, ben de onu korumalıydım."

Yoongi başını hızlıca kaldırmış, Jimin ile burun buruna geldiğinde mırıldanmıştı. "Tek nedeni bu değil bence." Dediğinde Jimin gerilmiş, saçlarını karıştırmıştı hafifçe. "Tabii kendi ordumu seçmesini de istiyordum." Yoongi başını iki yana sallamış, sırıtmıştı ister istemez. "Başka?" Jimin daha da gerildiği için saçlarını daha sert karıştırmaya başlamıştı. "Daha ne olacak?"

"Jeongguk'a karşı olan düşmanlığın geçiyor, doğruyu söyle!" Yoongi başını eğmiş, Jimin'in kabul etmek istemediği o cümleyi kurmuştu. Jimin ise duyduğu şey ile sahte bir kahkaha atmış, başını sallamıştı. "O domates gözlü pisliği sevecek değilim, iki önümde üzüldü diye yumuşamam." Diyerek Yoongi'yi belinden tutmuş, kucağından indirerek yanına yerleştirmişti.

Yoongi ise omuzlarını silkmiş, ardından ayağa kalkarak mutfağa ilerlemeye başlamıştı. "Kendin inanmak istemiyorsun ama öyle." Demiş, ardından eline bir bardak alarak içine kahve doldurmaya başlamıştı. Arkasından gelen ondan biraz daha yapılı beden kendini ona bastırdığında yutkunmuş, derin bir nefes almıştı. Uzun zamandır birlikte olmuyorlardı ve ufak yakınlaşmalar bile insanı tahrik eder olmuştu. Jimin birlikte olmasalar da dayanabilirdi belki ama Yoongi için farklıydı bu.

"Sana kahve içmemen gerektiğini söylemiştim, neden beni dinlemiyorsun?" Jimin önünde duran ufak bedeni hafif bir eşyaymış gibi kucağına almış, dolu bardağı umursamadan dökmüştü. Yoongi kaşlarını hemen çatmış, Jimin'in saçlarını çekerek bağırmıştı. "Kahve ile ayılabiliyorum sadece ama." Jimin saçlarının çekilmesi ile sırıtmış, yavaşça Yoongi'ye yüzünü yaklaştırarak fısıldamıştı. "Şöyle hareketler yapmasan mı?"

Yoongi şaşkınca sevgilisini süzmüş, hızla gözlerini kaçırarak dudaklarını kemirmişti. Onu özlediğini söyleyemeyecek kadar utangaç hissediyordu. Jimin ise bunu anlamış gibi gülümsemiş, dudaklarını Yoongi'nin o güzel dudaklarına sürtmüştü. "Bu gece benimle yıldızları görmek ister misin?" Yoongi yeterince tahrik olmuyormuş gibi bedenini daha da kasmış, başını sallamıştı hafifçe.

Jimin hızla dudaklarını birleştirdiğinde ikisi de gözlerini kapatmış, ana kaptırmışlardı kendilerini. Melek insanı yavaşça çevirmiş, kalçasını tezgaha yaslayarak boynunda izler bırakmaya başlamıştı. Yoongi ona yardımcı olmak adına başını geriye atmış, ellerini Jimin'in sarı saçlarına yerleştirerek çekiştirmişti. "Hmh, burada mı yapacağız?"

Jimin ıslak bir sesle dudaklarını beyaz tenden ayırmış, pantolonunun kemerini çözerken sırıtmıştı. "Farklı alanlarda yapmayı seviyorsun, devam edelim."

×××

"Benim güzel evim!" Taehyung etrafında dönerek kalenin bahçesine girmiş, bahçeye geçen aylarda diktiği çiçekleri koklayarak gülümsemişti. "Buraya mutlu bir şekilde dönebildiğime çok seviniyorum." Demişti arkasından öylece ilerleyen şeytana bakarken.

mastema - taekook. ✓Where stories live. Discover now