thirty two.

1.8K 253 51
                                    

üniversitenin ilk dönemi bitti ve tüm sınıflar değişti, en yakın iki arkadaşım aynı sınıfa düşerken ben bir sınıf üste çıkmışım. aşırı derecede moralim bozuk, yeni insanlar tanımaktan da nefret ediyorum. üzüldüm gerçekten. neyse sizler nasılsınız? umarım hepiniz iyi ve sağlıklısınızdır.

Kaç gün geçtiğini bilmiyordu, ne kadar süredir bu kalede durduğunu, ne kadar süredir yemek yemediğini ya da ne kadardır konuşmadığını.. Yalnızca odada durmuş, gelen meleklerle yahut arkadaşlarıyla konuşmamıştı. Düşünüyordu, eşini o ruhtan nasıl ayıracağını düşünüyordu sadece.

Isırmaktan kanattığı parmak uçlarını incelerken kapısının çalmasıyla gözlerini oraya çevirmiş, tanıdık yüzü gördüğünde yeniden parmaklarına bakmıştı. Bugün işaret parmağını çok zorlamıştı anlaşılan, etrafı tamamen kızarıktı.

Adım sesleri kulağına iyice doluşmuş, Jimin'in yaklaştığını anlamıştı. Sonunda melek dizlerinin üzerine çökmüş, böylece sandalyede oturan melez ile yüzyüze gelmişti. "Taehyung, 6 gündür bu odadan çıkmıyorsun." Demişti kısık sesiyle, melez ise sanki onu duymuyormuş gibi parmaklarını incelemeye devam ediyordu.

"Biliyorum, hâlâ atlatamadın ama yarın o kaleyi kuşatmaya gideceğiz. Her şeyi yaptık, şeytan ordusunu da melek ordusunu da düzenledim. Ama ordular bana yetmez, sana ihtiyacım olduğunu biliyorsun." Jimin mavi gözlerini melezin yüzünde birkaç saniye gezdirmiş, başını iki yana sallamıştı. "Jeongguk'u kurtarmam için yanımda gelmen gerekiyor."

"Nasıl kurtaracağız?" Sonunda Taehyung'un dudaklarının arasından çıkan cümleyle melek gülümsemiş, ardından yere oturmayı seçerek meleze dönmüştü yeniden. "Bilmiyorum, ama o bu haldeyken senin burada oturman ve beklemen sence de saçma değil mi? Savaşa bir gün kalmışken, bu hâlde olman bazılarını mutlu ediyor. Bunun olmasına izin veremeyiz."

Taehyung sonunda ellerini iki yanına yerleştirmiş, gözlerinin yeniden dolduğunu hissettiğinde başını hızla başka bir yöne çevirmişti. "Onu kurtarmamız neden imkânsız gibi geliyor?" Dediğinde Jimin sıkıntılı bir nefes vermiş, başını dizlerine doğru yaslayarak dudaklarını aralamıştı. "Umudumuzu kaybetmeyelim, güçlerinin çok zor anda kaldığında çıkacağını biliyorum. Bu yüzden senin ve benim gücümle, Mastema'nın, yani.. Jeongguk'un şansı olacağını düşünmüyorum. Kader seni seçtiyse eminim bu savaşta bir işe yarayacaksındır Taehyung."

"Benim görevim sadece dünyayı kurtarmaktı Jimin, başka bir görevim falan da yok. Siktiğimin güçleri de yok." Sinirle karşısındaki meleğe bağırdığında, Jimin afallamış birkaç saniye öylece melezi süzmüştü. Sol gözünden damlayan kırmızı yaş elinin üstüne düşmüş, tenini anlık olarak yaktığını hissetmişti. "Taehyung böyle düşünmen çok saçma, sana daha kaç defa anlatacağız? Kader her şeyi baştan planladı, bu savaşın çıkmasını sağlayan da bu savaşın kaderini değiştirecek olan da sensin!"

"Evet, eşimin ölmesini sağlayan da benim." Taehyung hızla gözünü silerek ayağa kalkmış, büyük camın önüne geçerek dışarıyı süzmüştü. "Belki de dünyayı yok etmek isteseydim, Jeongguk bu hâlde olmayacaktı. Belki de gerçekten şeytan olabilseydim onu bu hâlde görmeyecektim." Dediğinde melek olduğu yerde şaşkınca beklemiş, sonunda başını iki yana sallayarak ayağa kalkmıştı. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" Dediğinde melez göz ucuyla Jimin'e bakmış, başını hafifçe sallamakla yetinmişti.

"6 gün boyunca bu odada kalmak sana yaramamış, kalmaya devam et o hâlde. Senin aksine en azından Jeongguk'u kurtarmanın bir yolunu bulacağım. Hiçbir şey demiyorum, kader gerçekten de seni bunun için seçtiyse elbet aklın başına gelir." Çatık kaşları ile melezi birkaç saniye süzmüş, ardından umursamadan kapıyı açarak arkasından kapatmıştı. "Umarım.." Son kez fısıldamış, odasına doğru adımlamıştı.

mastema - taekook. ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora