twenty seven.

2.3K 316 58
                                    

hepinizden gerçekten özür dilerim, sınavdan sonra buraya vakit ayıramadım. Oysa söz vermiştim, gerçekten üzgünüm. Yazımı biraz daha güzel geçirmek istedim sadece. Bu arada İstanbul'da üniversitemi kazandım, bu mutlu haberi sizlere vermek beni çok heyecanlandırıyor. Umarım tüm okuyucularım da istediği yerlere gelebilmiştir. Umarım kitabı çok unutmamışsınızdır wldkpwkdps

beklediğiniz bölüme geçelim;

***

Jeongguk duyduğu cümle ile yapılı kaşlarını çatmış, ona sırıtarak bakan bedeni süzmüştü. Tanrı cidden ona yardım edecek miydi, neden? Düşüncelerinden sıyrılıp siyaha dönen gözlerini mavi gözlere dikmiş, ardından başını eğmişti. "Bunu nasıl yapacaksın?" Dediğinde Jimin elini Yoongi'nin omzundan indirmiş, ardından şeytana doğru adımlamıştı.

Aralarında birkaç saniye sessizlik oluşmuş, ardından melek derin bir nefes vererek yere doğru çökmüştü. Bu hareketi sayesinde artık Jeongguk ile boyları eşitlenmişti. "Yehova içinde sevgi gördüğünü söyledi, bu her şeytanda bulunan bir şey değil. Bundan sonra Taehyung ve seni koruyacağına yemin etti. Lakin.." Ellerini saçlarına çıkartmış, geriye doğru taradıktan sonra dudaklarını aralamıştı. "Şeytanlar alemi ile melekler alemini barış içine sokacaksın."

Taehyung şaşırdığını belli eden bir mırıltı çıkardığında hemen sessizleşmiş, ikisini izlemeye koyulmuştu tekrardan. Bu sırada Jeongguk dudaklarını ıslatmış, düşünür bakışlarını karşısında duran meleğe çıkartmıştı. "Yehova, Taehyung'un ve Hoseok hyungun başına bir şey gelmeyeceğine dair yemin ederse bunu kabul ederim." Dediğinde iki melezde büyük bir şokla birbirine bakmış, Hoseok hızla yeniden Jeon'a dönmüştü. "Hyung dedi." Fısıltı ile mırıldanmış, istemsizce gülümsemişti.

Yoongi duyduğu şey yüzünden ciddi ifadesini bozmuş, gülümseyerek yanındaki meleze dönmüştü. "Şu an hyung demesine mi takıldın?" Dediğinde Hoseok gözlerini devirmiş, başını aşağı yukarı sallamakla yetinmişti. Bu sırada Jimin hâlâ cevap vermediğinden odada garip bir sessizlik oluşmuştu. Sonunda dudaklarını birbirine bastırmış, konuşabilmişti. "Pekâlâ, dediklerimizi yaparsanız sizi koruyacağız."

Jeongguk gözlerini rahatlamak amacıyla birkaç saniye kapatmış, açtıktan sonra başını eğmişti. Yer desenlerinin üstünde duran beyaz ayakkabıları incelemiş, sonunda yutkunmuştu istemsizce. "Nasıl bu hislerden kurtulacağım?" Kabul ettiğini kanıtlayan sorusu ile Jimin sırıtmış, ayağa kalkarak odada birkaç adım atmıştı.

Herkes ona dikkatle bakarken sarı saçlarını eliyle geriye doğru itmiş, ardından kısık bakışlarını şeytana çevirmişti. "Eğer hükümdarlık sana geçerse tüm şeytanların hislerini kontrol edebilir, onlara düşüncelerini kolayca aşılayabilirsin. Hükümdarınız Mastema'idi ama öldü, şimdi ikiye bölündünüz. Baban Mastema gibi düşünüyor, bu yüzden şeytanları kendine çekmesi kolay olur. Çünkü yıllarca sizi Mastema yönetti. Sen ise Mastema'nın tam tersi düşüncelere sahipsin, bu yüzden şeytanları toparlaman çok zor olacak. Burada sana yardım edeceğim, adamlarımı, izin verirsen 2. katmana sokacağım. Böylece senin tarafından kurulmuş gizli bir grup halinde yayılacaklar ve adını yayacaklar. Elbette Yehova'da yardımcı olacaktır. İstediği gibi davranırsanız, ölmeme garantisi vereceğine eminim."

Sona doğru güldüğünde hemen kendini toparlamış, ardından derin bir nefes almıştı. "Sana yardım etmezdim, ama dua et insanların tarafında gibi görünüyorsun. Babandan benimde de kurtulmam gerek." Sonunda başını eğmiş, sanki şeytandan bir cevap beklercesine gözlerini onun siyah gözlerine dikmişti.

Taehyung ikisi arasında gelirken eşinin konuşmayacağını anlamış, onun yerine mırıldanmıştı. "İçindeki bu duygular nasıl gidecek? Hâlâ acı çektiğini biliyorsun." Jimin beklediği soruyu aldığında arkasında bulunan duvara yaslanmış, başını sallamıştı. "Şu anda baban hükümdarlığın yarısına sahip, sen de diğer yarısına. Baban acımasız bir şeytan, sen de öyle büyüdün. Hükümdarlık ikiye bölündüğü için, duyguların da yarıya bölünüyor diyebiliriz. Eğer babanı öldürebilirsek ve hükümdarlık tamamen sana geçebilirse işte o zaman kendi duygularını kontol edebileceksin."

Jeongguk sıkıntılı bir nefes verdiğinde ayakta dikilen eşini süzmüş, ardından dudaklarını aralayarak yeniden meleğe bakmıştı. "Hükümdarlığa sahip olana kadar bu hislerden kurtulamayacağım yani." Diye mırıldandığında Jimin başını sallamış, üzgünmüş gibi dudaklarını büzmüştü. "Öyle olacak, bu süre zarfında biz sana yardımcı olmaya çalışacağız. Taehyung'u yanından asla ayırmaman gerekiyor, o yanında uzun bir süre olmazsa bedenini kontrol edebileceğini sanmıyorum."

Jeongguk başını sallamakla yetinmiş, Taehyung'u kolundan tutarak yanına oturmasını sağlamıştı. "Bu konuda bir endişem yok." Dediğinde melez istemsizce gülümsemiş, başını eğmişti hızlıca. Başkalarının karşısında böyle oldukları zaman çok utanıyordu. Sonunda konuşmaları bitmiş olacak ki Jimin'de başını sallamış, Yoongi'nin elinden tutarak son kez karşısındaki şeytanlara bakmıştı. "Pekâlâ, 2. katmana girecek olan grubu hazırlamaya başlayacağım. Siz de bu sırada yanınızda olacak şeytan gruplarını toparlayın. Yarın kalede görüşürüz." Dediği anda ortada bir duman belirmiş, ikisi de gözden kaybolmuştu.

***

"Efendim, kasabalarda dolaştık lakin Jeongguk'un adamları bizden önce ulaşmış. Halkın gözünü boyuyorlar, Mastema'nın onları bir et parçasından başka bir şey olarak görmediğinden bahsediyorlar." Kızıl saçlı kız karşısındaki komutana bakmış, ardından derin bir nefes vermişti. "Üzgünüm efendi Hades ama-"

"Lanet olası sesini duymak istemiyorum!" Komutan karşısındaki kıza sert bir tokat atmış, ardından geri çekilerek ayağa kalkmıştı. "Oğluma yenik düşmeyeceğim, bunu yapmayacağım. Sizin gibi aptallar yüzünden bu savaşı kaybedemem." Dediğinde çoktan yere düşmüş olan kızıl saçlıyı süzmüş, sırıtmıştı. "Ama dediklerinde haklılar, siz bir et parçasından başka bir şey değilsiniz. Benim gibi soylu bir şeytan, sizden çok daha üstün. Bunun farkında değil miydiniz zaten?"

"H-halka değer verilmeyen bir toplumda fazla ayakta kalamazsınız efendim, bu görüşünüzden vazgeçmelisiniz." Kız zar zor mırıldandığında yüzüne yediği tekme ile yeniden düşmüş, sessizce olduğu yerde kalmaya devam etmişti. "Sürtük, sanki şeytanları sen yönetiyorsun."

"Hades, ne yapıyorsun sen!?" Komutan karısının sesi ile başını kaldırmış, hızlıca gülümseyerek ona dönmüştü. "Soweon, sen mi geldin? Bu aptala haddini bildiriyordum sadece." Dediğinde kadın şokla yerde yatan şeytanı incelemiş, hızla yanına giderek kolundan tutup kaldırmaya çalışmıştı. "Ne olursa olsun askerlere zarar vermeyecektin Hades, sözlerinde durmalısın." Dediğinde komutan gözlerini devirmiş, yavaşça koltuğuna oturmuştu. "Bana ne yapacağım hakkında tavsiyeler veriyor, sanki işi buymuş gibi."

Soweon duyduğu cümle ile sinirlense bile belli etmemiş, derin bir nefes almıştı. "Yine de yaptığın saçma." Dedikten sonra kızı kapıdaki askerlere vermiş, tekrardan eşine dönmüştü böylece. "Jeongguk'tan haber var mı?" Aniden sesindeki yumuşama Hades'i sinirlendirse de şu anlık kavganın sırası olmadığını bildiğinden başını iki yana sallamıştı. "Sadece adamları dolaşıyor etrafta, kendisi yok. Çıkmasın da zaten, gördüğüm gibi öldüreceğim onu."

Kadın duyduğu cümle ile resmen kanının donduğunu hissetmiş, sertçe yutkunmuştu. "D-dalga mı geçiyorsun?" Hades büyük bir kahkaha attığında Soyaa daha çok korkmuş, geriye doğru adımlamıştı. Dayanamazdı, oğluna bir şey olursa yaşayamazdı. "Elbette öldüreceğim, o beni az kalsın gözünü kırpmadan öldürecekti!"

"Bunu isteyerek yapmadığını biliyorsun, o kendini kontrol edemiyor!" Diye bağırdığında Hades iyice sinirlendiğini hissetmeye başlamıştı. Aniden elini karısının boynuna götürmüş, öldüresiye sıkmaya başlamıştı. "Onu savunmaya devam edecek olursan, seni de öldüreceğim." Sanki hiçbir şey olmamış gibi elini çekmiş, ardından dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra arkasını dönmüştü. "Şimdi çık dışarı, oğlunun ölümüne kendini alıştır."

Soweon hızla boğazını tutmuş, öksürüklerine hakim olamadığından koşarak odadan çıkmıştı. Karanlık koridorun sonuna geldiğinde sırtını duvara yaslamış, artarda akan kırmızı gözyaşlarını silerek bir iç çekmişti. "Oğlumun ölümüne kendimi alıştıracağıma, senin ölümünü alıştırırım daha iyi." Hızla soğuk bir yüz ifadesine bürünmüş, kendi odasına girerken kapıda bekleyen askerlerine seslenmişti. "Dünya'ya gideceğim, yolculuk dairesini hazırlayın."

Bölüm Sonu.

Kitabı unutmuşsunuzdur artık, yine de şansımı deneyeceğim ve güzel bir final sunacağım sizlere. Lütfen bu aptal yazarınıza destek olun, hepinizi seviyorum.

mastema - taekook. ✓Where stories live. Discover now