twenty eight.

2.3K 306 64
                                    

Çünkü ben, sen bilmeden
senin içindeyim.


"Jimin, gitmeni istemiyorum. Yalvarırım gitme." Yoongi'nin evde yankılanan sesi ile Jimin derin bir nefes vermiş, gözlerini ona bakan sevgilisine çevirmişti. "Yeniden bir savaşa girmeni istemiyorum, seni kaybetmek istemiyorum. Hani sen değil de sadece kurduğun grup gidecekti oraya?"

Melek duyduğu cümle ile başını iki yana sallamış, dudaklarını aralamıştı kendini savunmak adına. "Bak, elime bir fırsat geçti. Jeongguk cehenneme girmeme izin verdi, bunu kullanabilirim. Hades'i öldürebiliriz, tüm imparatorluğunu yıkabiliriz." Yoongi duydukları ile sızlayan burnunu çekmiş, başını inkâr edercesine sallamıştı. "Birisi senin melek olduğunu anlarsa anında ölürsün seni aptal!"

Sonunda sesini yükseltip bağırdığında melek sessizce olduğu yerde beklemiş, ona çatık kaşları ile bakan insanın sakinleşmesi umuduyla konuşmayı sonraya ertelemişti. Aralarında garip bir sessizlik oluşmuş, sonunda Yoongi dudaklarını ısırarak cama yürümüştü. "Belki de zamanı gelmiştir Jimin."

Jimin anında kaşlarını çatarak insanın garip hareketlerini süzmüş, dudağının iç kısmını dişleriyle ezmişti. "Ne yapıyorsun?" Yoongi omuzlarını silkmiş, camı açarken gülümsemişti. "Öldüğüm zaman bir melek ruhuna sahip olup, hep yanında olacağımı söylemiştin, ölmeye hazırım. Savaşta yanınızda olacağım." Dediği anda cama zıplamış, hiç düşünmeden kendini aşağı bırakmıştı.

Melek anında sokağa inmiş, o daha kendini yere atamadan insanını tutmuştu. "Lanet olsun Yoongi senin amacın ne!?"

"Neden tuttun beni? Bırak, öleceğim dedim sana!" Jimin'in kucağında oradan oraya hareket etmiş, kendini kollarından kurtarmaya çalışmıştı. Sinirli nidaları tüm sokağı sararken arkadan bir öksürük sesi duymuş, sonunda başını o tarafa çevirmişti. Küçük bir çocuk şokla ikisine bakıyordu.

"S-sen nasıl bir anda burada belirdin, nasıl o hyungu tuttun?" Koca gözleriyle ikisine bakmaya devam ederken Jimin hızla Yoongi'yi kucağından indirmiş, küçük çocuğa doğru adımlamıştı. "Ah seni tatlı çocuk.." Ufak olan ise korkuyla geriye adımlamış, yutkunmuştu. "Siz canavar mısınız?" Diye sorduğunda Jimin başını iki yana sallamıştı. "Elbette hayır, biz sadece.." Elini hızla çocuğun başına koymuş, bu hareketi ile çocuk dizlerinin üstüne çökmüştü. "Apartmandan çıktık, tamam mı?"

Çocuk olumlu bir şekilde başını salladığında Jimin hızla Yoongi'ye dönmüş, sinirli bakışlarını ona yollamıştı. "Girdiğim hallere bak, eve yürü Yoongi!" İnsan huysuzlanarak tekrar evine girmiş, kendini sertçe koltuğa atarak bağırmıştı arkasından gelen meleze. "Sonsuza kadar beni koruyamazsın, bir şekilde öleceğim. Sarayına ruh olarak geldiğimde görürsün!"

Melek iki eliyle şakaklarını ovmuş, hızla Yoongi'nin yanına oturmuştu. Onca dert arasında bir de başına bunu alması onu iyice strese sokmuştu. "Sana bir şey olmasına dayanamam, ruh olmak kolay bir şey değil Yoongi. Öldüğün anda ruh olamıyorsun, bedenini araf denilen yerde bekletiyorlar. Seni oradan almam benim için çok büyük bir suç olur." Dediğinde Yoongi derin bir nefes vermiş, birkaç saniye düşünmüştü.

"Sadece savaş bitene kadar yanında kalsam, eminim beni oraya götürmenin bir yolu vardır Jimin." İnce sesi sayesinde sonunda melek rahatladığını hissetmişti, ne olursa olsun sesi huzur veriyordu. "Bir yolu var, ama çok tehlikeli. Geri uyandığın zaman bedeninde büyük hastalıklar çıkabilir, buna dayanamam." Melek büyük bir ciddiyet ile konuştuğunda, Yoongi anlayışla başını sallamış hızla elini tutmuştu karşısındakinin.

mastema - taekook. ✓Where stories live. Discover now