thirty.

1.9K 271 62
                                    

Umarım beni özlemişsinizdir küçük şeytanlar, üniversite oldukça yoğun geçiyor. Her sabah 4'te kalkmak resmen büyük bir işkence, bu saatte kalkacağıma Mastema'nın bana işkence etmesini tercih ederdim. Neyse neyse, bunları geçelim. Sizin hayatlarınız nasıl gidiyor? Yazmadığım süre boyunca başıma bir sürü olay geldi, buraya yazmak istemiyorum ama merak edenlere kesinlikle anlatmam gerek?? ağzımızı tutamayan insanlarız, mecbur. Her neyse finale az kaldı deyip duruyorum ama sürekli aklıma yeni şeyler geliyor, bakacağız bakalım. Hadi bölüme geçelim.


Şeytana döndürdüğün melekten merhamet beklemeyeceksin.

"Pekala, burası gerçekten iğrenç bir yer." 

Jimin yerdeki kan izlerine bakıp birkaç saniye bulundukları zindanı süzmüş, ardından derin bir nefes vermişti. "Siz şeytanların kalelerinde en az bir tane zindan olması zorunlu olan bir şey mi? Bunu geçtim, her odasında neden en az bir ceset var?" Çürümeye yüz tutmuş bedenleri incelerken tekrar Jeongguk'a  dönmüş, derin bir nefes vermişti. "Sizden bir kere daha iğrendim."

"Kimseye işkence yapmamış gibi konuşma." Jeongguk ezbere bildiği yolu giderken arkasından onu takip eden Jimin'e doğru konuşmuş, bu sırada onları izleyen annesine doğru dönmüştü. "Gelmeyecek misin?" Diye sorduğunda yaşlı kadın birkaç saniye önündeki iki çocuğu süzmüş, gülümsemişti. "Biraz daha kalırsam Hades burada olduğumu anlar, size yarım saat veriyorum. Yarım saat içinde tekrar buraya geleceğim, geldiğim anda burada olmanız gerekiyor ki Hades bir şeyleri anlamadan hızlıca gidelim." Jeongguk duydukları ile başını sallamakla yetinmiş, Jimin'i dirseği ile dürterek kapıya doğru ilerlemişti. "Eğer gelmemiş olursak.. Git anne." Soweon istemsizce dudaklarını ısırmış, başını eğerek dolan gözlerini gizlemişti. O anda da çoktan dumanların arasında kaybolmuştu. 

"Pekala umarım kalenin içini biliyorsundur." Jimin kısık gözlerini önünde yürüyen şeytana dikmiş, cevap vermediğinde tekrar konuşmuştu. "Eğer bilmiyorsan kendi yöntemlerimi uygulayacağım." Jeongguk sinirle arkasını dönmüş, "Biliyorum, annem anlattı tüm koridorları ve hepsi aklımda." Dedikten sonra yeniden karanlık koridorda yürümeye devam etmişti. Jimin omuz silkmekle yetinmiş, mecburen şeytanı takip ederken bulmuştu kendini. 

Dakikalar sonunda ana koridorlara ulaştıklarında ikisi de duvara yaslanmış, etrafı kontrol etmişti. "Şimdi ne yapıyoruz?" Jimin mavi gözlerini dik dik şeytana çevirdiğinde Jeongguk derin bir nefes vermiş, başını eğmişti. "Sikeyim, bu koridoru bilmiyorum. Yanlış yerden çıkmış olmalıyız." Jimin kazanmış olmanın verdiği sevinçle sırıtmış, yanındaki şeytanın omzuna kendi omzunu vurarak gülmüştü. "Şeytanların zeki olmadığını biliyordum." Dediğinde Jeongguk'un kırmızı gözleri ile kendi gözleri kesişmiş, bir adım geriye gitmişti. "Tamam ne sinirleniyorsan sanki, burada kavga mı edelim illa?" 

Jimin derin bir nefes vererek başını duvardan hafifçe çıkartmış, oraya doğru gelen iki askeri görmesiyle sırıtarak yeniden şeytana dönmüştü. "Yoongi'nin izlediği saçma insan filmlerinin işime yarayacağına inanamıyorum." Dediğinde Jeongguk anlamsız bakışlarını meleğin üzerinde tutmuştu. Bunun üzerine Jimin başını iki yana sallamış, mırıldanmıştı. "Şu iki askeri görüyor musun? sadece benim yaptığımı yap." Dediğinde hızla duvarın arkasından çıkmış, ellerinden saniyesinde mavi buharlar çıkartarak önünde askeri sertçe duvara çarptırmıştı. "Üstlerinin kan olmamasına dikkat et."

Jeongguk hızlı bir şekilde arkada duran askeri yalnızca bakışıyla yere fırlatmış, asker nefessiz bir biçimde yerde kıvranmaya başlamıştı. Elini bile oynatmamıştı, Taehyung'un bu anı görmesini çok isterdi. Onun ne kadar güçlü olduğunu görmesini ve onu sonsuza kadar koruyabileceğini bilmesini de isterdi.

mastema - taekook. ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora