one

10.4K 506 230
                                    


"i said, ooh, i'm blinding by the lights."

"no, i can't sleep until i feel your touch."

"i said, ooh, i'm drowning in the night."

"oh, when i'm like this, you're the one i trust."

herkesin gözü benim üzerimdeydi.

herkesin.

gözlerim kapalı bir şekilde şarkımı söylerken bunun farkındaydım. herkes farkındaydı. insanları etkiliyordum.

bu şarkıya bayılıyorum.

"i'm just walking by to let you know."

"i can never say it on the phone."

"will never let you go this time."*

brooklyn büyük bir gece kulübüydü. buradaki çoğu kişiyi tanırdım ve arada çıkıp şarkı söylememe izin verirlerdi. karşılık beklemiyordum. bunu sadece hoşuma gittiği için yapıyordum.

gözlerimi açtım. insanlar benimle birlikte şarkıya eşlik ediyordu. bazıları köşelere çekilmişti, sebebinin ne olduğu ise belliydi.

şarkıyı bitirince ellerimi mikrofondan çektim ve birkaç adım geri çekilip öne doğru eğildim. adımın haykırıldığını duyuyordum.

"park jimin! park jimin!"

"harikaydın!"

"park jimin seni seviyorum!"

"en iyisi sensin!"

tekrar doğeulup mikrofona doğru eğildim, "teşekkürler millet, sizi seviyorum."

gerçekten seviyordum. beni dinleyen birilerinin olduğunu bilmek hoşuma gidiyordu. bu işte tek başıma olmadığımı hatırlatıyordu.

sahneden inip bar tezgahına doğru yürüdüm. arkadaşlarım taburelerde oturmuş, yüzlerindeki gülümsemeyle beni izliyorlardı.

"iyi işti, jimin!" dedi yoongi yanındaki tabureye oturmadan önce.

"sağ ol bebek." dedim elimi saçlarına atıp karıştırırken.

"döktürdün yine jimin. bence artık bu işi para alarak yapmalısın." diyen hoseok'la gülüp tezgahtaki kadına doğru elimi kaldırdım.

"paraya ihtiyacım olmadığını biliyorsun." birkaç saniye sonra siyah saçlı kadın beni daha dinlemeden her zaman içtiğim içkiden getirdiğinde ona göz kırptım, "sağ ol, soyeon." bana gülümseyip diğer müşterilerle ilgilenmeye gitti.

"sen yine de bir düşün." hoseok'a bir kez daha gülümseyip içeceğimden bir yudum aldım, "aklımda bulunduracağım."

"buradaki herkes sana aşık sanırım, jimin. dışarıdayken gizlice takip ediliyorsun diye endişeleniyorum." namjoon'un dediği şeye kahkaha atarken başım geriye doğru düştü.

"saçmalama." dedi hoseok korkarak. bunun gerçekleşme ihtimali onu geriyordu. böyle şeyleri sevmezdi.

"çocuklar... bakın kimler geldi." yoongi'nin konudan alakasız kurduğu cümleyle hepimiz susup onun baktığı yere, sahneye doğru baktık.

sahnede mikrofonu ayarlayıp şarkı söylemeye hazırlanan kişiyi gördüğümde sırıtmama engel olamadım. birkaç saniye sonra ise ritimle birlikte parmaklarını mikrofona yerleştirdi.

"climb on board."

"we'll go slow and high tempo."

"light and dark."

wabi sabi | jikookWhere stories live. Discover now