twenty

4.7K 309 440
                                    


"şimdi bana her şeyi en başından anlat, hiçbir şeyi atlamadan."

yoongi'nin söylediği şeye karşılık olarak başımı salladım. eve geleli yarım saatten daha az bir süre oluyordu. beni buraya jungkook bırakmıştı, yarın fakültede görüşürmüşüz, arabada öyle söyledi. ben de aynı şekilde karşılık verdim.

şimdi aynı koltukta yoongi'yle karşı karşıya oturuyorduk. içimdeki sıkıntıyı bir tek ona anlatabilirdim ve beni dinleyebilecek en iyi kişi oydu.

"taehyung'la kantinde kavga ettiğimiz günü hatırlıyor musun?" dedim, sesim sandığımdan daha güçsüz çıkmıştı. en başından anlatmamı istiyorsa, en başından anlatacaktım. eksiksiz bir şekilde.

"annenle ilgili-" başımı salladım hızlıca, o da devamını getirmedi, "hatırlıyorum." dedi sadece.

"işte o gün jungkook bana gelip yatak arkadaşı olmak istediğini söyledi." değişen yüz ifadesine aldırmadan devam ettim, "taehyung'a çok sinirliydim bu yüzden bunun onu incitebileceğini düşünerek kabul etmiştim."

"yani jungkook'u kullandın?"

"hayır bunu hiçbir zaman yapmadım." dedim ellerimi havada sallayarak kendimi açıklamaya çalışırken. jungkook'u hiçbir zaman kullanmamıştım. bir kere, onunla geçirdiğim saatlerde taehyung'un varlığını bile unutuyordum. hatta tüm dünyayı unutuyordum.

"jungkook bana bunu kimsenin, özellikle de taehyung'un bilmemesi gerektiğini söylemişti. ben de kabul ettim ve cidden kimseye söylemedim-" yoongi'nin kaşları kalkarken bakışları tuhaflaştı. hafifçe güldüm.

"sizin dışınızda kimseye yani." o da gülümsedi ve yanımızdaki sehpanın üzerinde duran kupasını alıp kahvesinden bir yudum içti.

"jungkook neden seninle seks yapmak istemiş ki?" doğru noktaya parmak basmıştı. gözlerimi kocaman açarak hararetli bir şekilde konuşmaya başladım.

"bunu ona ben de sordum ama hiçbir zaman net bir cevap vermedi." onunla olan mesajlaşmamızı hatırladım, neden bunu istediğini sorduğumda hep geçiştirmişti. asla kesin bir cevap sunmamıştı önüme.

"sonra jungkook'la yatmaya başladık. her şey güzel gidiyordu. aramızda bunun dışında hiçbir şey yoktu. sadece seks yapıyorduk, o kadar. ama konser gecesinde her şey değişti."

yoongi kaşlarını çattı, "kampüsteki konseri mi diyorsun?" başımı salladım hızlıca. tam da onu diyordum. bana kalırsa o günden sonra her şey değişmişti.

"tuvalette jungkook'la birlikteydik. sonra taehyung geldi-" yoongi'nin şaşkınlıktan gözleri kocaman açıldı. böyle söyleyince çok kritik geliyordu- ki öyleydi zaten. ne kadar arsızlık yapmış olsam da, bir yanım yakalanacağız diye endişelenmişti elbette.

"beni duymaması için ses çıkarmadım ama jungkook taehyung'la konuşurken onu kışkırttım. o da sinirlendi ve taehyung gittikten sonra beni bir güzel azarlayıp çıktı." bu sefer kaşlarını çatmıştı. aklına neyin takıldığını az çok tahmin edebiliyordum. yoongi ve hatta diğerleri de bu olayı zaten biliyorlardı ama bağlantı kurmak için eksiksiz bir şekilde anlatmam gerekiyordu.

"neden taehyung'un öğrenmesine bu kadar takmış? yani siz iki yetişkin insansınız ve istediğinizi yapabilirsiniz? taehyung buna ne diyebilir ki?" uzanıp kendi bardağımı aldım ve soğumaya yüz tutmuş kahvemden hızlı hızlı birkaç yudum alıp geri yerine bıraktım.

"çünkü taehyung'la uzun zamandır arkadaşlar ve bunun bozulmasını istemiyor. taehyung onu sevdiğini söylediğinde bile sadece arkadaşlıklarına odaklanmıştı. taehyung bunu aşana kadar da konuşmadılar. sonra taehyung onu cidden sevmeyi bıraktı ve tekrar arkadaş olarak devam ettiler-"

wabi sabi | jikookWhere stories live. Discover now