wabi sabi | jikook

eighteen

tw : cinsel icerik🔞

🎵 two feet - lost the game
🎵 tove lo - talking body
bunlari nerde acacaginizi biliyosunuz:* MUTLAKA ACIN NOLUR

×××

"jimin, seni çağırıyorlar." deyip sırtımdan ittirdi hoseok. bardakta kalan içkinin dibini de kafaya diktikten sonra hızla sahneye ilerledim.

kulaklarıma gelen sesler boğuklaşmış, koskoca mekanda tek başıma kalmış gibi hissediyordum. görüntü bulanıklaşıyor, sanki zaman yavaşlıyordu. nefes seslerimi duyabiliyordum sahneye adımladığım süre boyunca. nefeslerim bile yavaşlamış gibiydi. bir film sahnesi mi çekiyorduk? tam şu an, şu dakikada oldukça iyi hissediyordum.

sahneye çıkıp mikrofonun başına geçene kadar da bu sürdü. bir saniyeliğine arkamı dönüp aniden aklıma gelen şarkıyı söyledim. sonra tekrar insanlara doğru döndüm, bir kez daha saçlarıma daldırdım ellerimi. önüme düşen tutamları geriye doğru atıp mikrofona yaklaştım.

tam karşımda, her zamanki yerinde oturan kişiye çevirdim bakışlarımı. tıpkı benim gibi bakıyordu bana, benim ona baktığım gibi. gözleri her yerimi süzüyor, bana bir deja vu yaşatıyordu.

jeon jungkook, zaten parlayan gözlerinle mi beni izliyorsun, yoksa beni izlediğin için mi gözlerin parlıyor?

"i wanna fuck you slow with the lights on."

"you're the only one i've got my sights on."

"type of sex you could never put a price on."

"i'll take it off, you're the one i'll roll the dice on."

yanında oturan arkadaşı, taehyung, kalkıp tahminimce içki almaya gitti. o gidince jungkook'a daha kendimden emin bakışlar attım, tereddütsüzce. bu şarkıyı an itibariyle ona ithaf ediyordum. bir ara ona bunu söylerdim.

"and we lost a lot of things in the fire."

"so it took a year for me to find out."

"i can't lose you, babe."

"i can't lose you, babe."

seni kaybedemem, bebeğim. seni kaybedemem.

gözlerinin içine içine baktım. en derinlerinde hissetsin beni istedim, şimdilik sadece bakışlarımla hissetsin.

en derinlerinde hisset beni.

seni kaybedemem, bebeğim.

"i'm tired of being home alone."

"i used to have a girl a day."

ama senin kalmanı istiyorum.

anla, jeon.

beni anlayabilecek tek kişisin.

gitmeni söylerken aslında içten içe kalmanı istediğimi düşünüyordun ama yine de gittin.

tam şu an, bu şarkıyı sana söylediğimi hissediyorsun, değil mi?

hissettiğini biliyorum.

bakışlarından belli.

bana benden nefret ediyormuş gibi bakıyorsun ama altındaki anlamı sadece ben biliyorum.

benden nefret etmiyorsun.

hiçbir zaman etmedin.

"and we lost a lot of things in the fire."

"so it took a year for me to find out."