five

5.7K 391 313
                                    


"park jimin, sorunun ne bilmiyorum ama lütfen düzeltmeden bir daha buraya gelme."

bay kang sinirle konuştuğunda onu sadece başımla onaylayıp eşyalarımı alarak odasından çıktım.

bugün okçuluk dersim vardı. normalde bu aktivite modumu yükseltir, beni iyi hissettirirdi. ayrıca her derste de oldukça iyi performans gösterirdim ancak bugünkü halimi bay kang beklemiyor olmalıydı ki oldukça dikkatini çekmiştim. moralimin düşük olduğunu anında fark etmiş ve dersin sonunda da beni uyarmıştı.

aslında haklıydı. özel hayatımı buraya karıştırmamam gerekiyordu. bunu yapmak ise biraz zor olduğundan dolayı, insanların beni daha fazla etkilemesine izin vermemeliydim.

arabamı evimin önüne park edip eşyalarımı alarak çıktım ve binaya girdim. eve girip beklemeden kısa bir duş aldım. ruhen rahatlayamasam da kaslarımın gevşemesini sağlamıştı.

duştan çıkıp havluyla hemen kurulandım. siyah kısa kollu gömleğimi ve siyah pantolonumu giydim. gömleğimin ilk iki düğmesini açık bıraktığımdan, beyaz tenim gün gibi ortadaydı. saçlarımı havluyla olduğu kadar kuruladım ve ellerimle düzgün bir şekil vermeye çalıştım. yüzüklerimi parmaklarıma geçirdim ve telefonumu alıp odamdan çıktım.

yoongi evde değildi. onun erkenden dersi vardı ve benim okçuluk dersim de onun normal dersiyle aynı saate denk geldiği için sabah kalkınca önce onu bırakmış sonra da kendim gitmiştim.

ayakkabılarımı geçirip kapıyı çektim ve telefonumun ekranını açıp bildirimlere göz ucuyla bakarken binada merdivenleri iniyordum. zaten alt tarafı birinci katta oturduğum için asansör kullanmaya gerek yoktu.

6 yeni mesaj (yoongi)

1 cevapsız arama (hoseok)

instagram / +20 bildirim

instagram / 2 yeni mesaj

ve böyle devam ediyordu. diğer bildirimleri görmezden gelip yoongi'nin mesajlarına girdiğim sırada arabaya biniyordum.

yoongi:
of jimin alarmı yanlış saate kurmuşum
yarım saat erken geldim
bayılacağım sıkıntıdan
(9.12)
jeon jungkook yanıma geldi seni sordu
önemli bir şey söylemeliymiş
gelince onunla konuş
(11.22)

baştaki mesajları yok sayıp sadece içinde jungkook ismi geçenlere odaklandım. bana ne söyleyecekti? aklıma geçenki mevzu dışında hiçbir şey gelmiyordu.

kaşlarımı çatıp ellerimi klavyede gezdirdim.

jimin:
ne konuşacağını söylemedi mi?

yoongi:
söyleseydi zaten sana söylerdim jimin

beynini çalıştır

gözlerimi devirip arabayı çalıştırdım ve hoseok'u arayıp telefonu kulağıma götürdüm. ikinci çalıştan sonra açmıştı.

"alo, jimin? ne zaman geliyorsun?"

"ben de iyiyim, hoseok." biraz kendi kendine gülüp cevap verdi.

"kusura bakma canım. unutmuşum bir an. ee ne zaman geliyorsun?"

"yoldayım şu an. bunun için mi aramıştın?"

"aslında hayır. başka bir şey için aramıştım ama yoongi sana söylemiş olmalı."

kaşlarımı çattım. düşündüğüm şeyden mi bahsediyordu?

wabi sabi | jikookNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ