two

7.3K 470 262
                                    


aslında kim taehyung ile aramızdaki bu düşmanlığın tam olarak ne zaman başladığını hatırlayamıyorum.

düşmanlıktan ziyade biz daha çok rakiptik. her konuda yarışırdık. başlarda bu benim için eğlenceliydi fakat aramızdaki bazı şeyler kızışmaya başladı ve işin eğlencesinden çıkıp ciddili rakipler oluverdik. bu da kazanma hırsımızı arttırdı ve bir süre sonra aramıza nefret girdi. yine de, aslında taehyung'un içinde bir yerlerde her zaman bana karşı bir nefreti olduğunu düşünüyordum.

aynı fakültede öğrenci olmamız, sürekli karşılaşmamız, bazı derleri birlikte almamız aramızdaki şeyi körüklüyordu. o daha iyisi olmak istedikçe ben daha da hırslanıyordum. ben daha iyisi olmak için çabaladığımda o daha fazla hırslanıyordu. bunun sonu gelmiyordu.

açıkçası nasıl biteceğini merak ediyordum. birbirimize olan hırsımızdan ve sürekli öne geçmeye çalıştığımızdan dolayı hemen hemen her alanda iyi olmaya başlamıştık. beni asıl korkutan şey buydu.

bir gün bunun bizi tüketmesinden korkuyordum.

aramızdaki rekabet zamanla insanların da dikkatini çekmişti ve bunu sevmeye başlamışlardı. taraf tutuyor, hatta bazen iddia yatıranlar bile oluyordu. bu pek hoş bir şey değildi. ciddi bir meseleyi insanların böyle hafife alması beni sinirlendiriyordu.

kim taehyung'dan nefret etmiyorum. onu sadece sevmiyorum. o benim nefret edebileceğim türden biri değil. o benim oldukça yakından tanıdığım biri.

"bay park. son dediğimi tekrar eder misiniz?"

bayan choi'nin sesi düşüncelerimi bir mızrak gibi ortadan yararken kafamı kaldırıp ona baktım. sonra gözleri bana dönmüş öğrencilere. taehyung bu ders yoktu, eğer olsaydı benimle epey dalga geçerdi.

birkaç saniye boş boş bayan choi'nin suratına baktım.

tam bir şeyler saçmalamak için ağzımı açmıştım ki yan taraftan tanıdık bir fısıltı sesi duydum.

"kişilik kuramlarının tarihsel gelişimini açıklayacaktı."

hemen kaşlarımı kaldırdım ve yanımdakinin aksine yavaşça, tane tane konuştum, "kişilik kuramlarının tarihsel gelişimini açıklayacaktınız efendim." dedim gülümseyerek.

bayan choi gülümsedi, "bay jeon, bay park eminim ki sizden yardım almadan da cevaplayabilirdi..."

kaşlarımı çatıp sağıma doğru döndüm. evet, jeon jungkook yanımda oturuyordu.

kim taehyung'un en yakın arkadaşı olan jeon jungkook.

"belki de cevaplayamazdı." diye bitirdi cümlesini bayan choi. hemen ardından yüzündeki gülümsemeyi sildi.

"dersi dinleyin."

ardından anlatmaya devam etti.

onu sinirlendirmemek için susup aklımdaki düşünceleri kovdum ve söylediklerini not almaya başladım. en azından hâlâ odaklanabiliyordum.

yaklaşık bir saatin ardından ders bittiğinde nefesimi sesli bir şekilde verip eşyalarımı toplamaya başladım. aklıma aniden gelen şeyle kafamı sağ tarafa çevirdiğimde şaşırdım. yoktu. jeon jungkook gitmişti.

başımı onu görme umuduyla aşağılara doğru çevirdim ve sırtında çantasıyla bayan choi'yle konuştuğunu gördüm. çantamı sırtıma atıp ona doğru ilerlemeye başladım ancak garip bir şey oldu.

göz ucuyla beni gördü. ona doğru geldiğimi fark etti ve telaşla bayan choi'ye bir şeyler söyleyip sınıftan çıktı. kaşlarımı çattım.

benden kaçıyor muydu?

wabi sabi | jikookWhere stories live. Discover now