1

365 21 7
                                    

ASENA'NIN AĞZINDAN

"Bilim ve savaş, insan yaşamının en karmaşık süreçleri arasında yer alır. Her iki süreç de yaşamın olağan akışının ötesine geçen bir aşkınlığı içinde barındırır. Tarihin kimi dönüm noktalarını savaşlar simgelerken, bazı kırılma noktalarının da bilimsel ve teknik atılımlar tarafından tetiklenmesinde kuşkusuz bu ortak aşkınlığın bir payı vardır."

Bu sözlerle Boris, Oxford Üniversitesi'nin çıkışına  yürürken Elina ile girdiğimiz koyu sohbete dahil oldu. Ve hatta öyle bir sohbetti ki yürüyüşümüze dakikalarca eşlik eden kişinin, sevdiğim adamın, ne zaman geldiğini bile fark etmemiştim.

  Her zaman olduğu gibi karizmatik adamdı Boris, siyah boğazlı kazak ve aynı renk pantolon ile yaptığı kombinini bordo kaban ve atkı ile tamamlamıştı. Duraksadım, böyle bir adamın, sevgilimin varlığını konu ne olursa olsun hemen farketmeliydim. Fakat Elina her şeyin matematik olduğunu anlatmak da ısrarcıydı, ben ise dinlememekte. Sonrasında kendimizi koyu bir sohbetin içinde buluverdik. Birden aklıma gelen şey ile birden"Bilim aşkına!" dedim.

Bugün bizim için özel bir gündü ve ben unutmuştum. "Ne oldu canım?" diye sorarak beni düşüncelerimden koparan Boris sayesinde sesli düşündüğümü anladım. "Sadece bugün bizim için kutsal bir gün ve ben unutmuşum. Üzgünüm, beni affedin. Bu gece için izleyip yorumlayacağımız filme karar verdiniz mi ?" diyerek cevap verdim. İkisi aynı anda birbirine bakıp, bana gülerek "O iş bizde." cevabını verdiler.

Normalde Elina'nın nasıl unuttuğum konusunda isyan etmesi lazımdı, çünkü tüm haftanın yorgunluğunu  değişik aktiviteler yaparak atıyorduk üstümüzden ve bizim için ayrı bir önemi vardı. Ama tam tersi bana aldırmamıştı bile. Neyse denklemlerle ve evrenle kafayı bozmuş bir Matematikçiden normal tepkiler beklemek de saçma olurdu.

Elina benim en yakın arkadaşım olmasına rağmen birçok düşünce farklılığımız vardı, ille de aynı olacağız diye bir şey yoktu. Deli deliye tutuluyordu sonuçta. Bizi biz yapan da bu bilgi savaşlarıydı, gerçek tartışmalar ise asla!

  Gece ne yapacağımızı bana henüz söylemeyen sevgilim Boris ve işbirlikçisi Elina, kesinlikle normal davranmıyorlardı. Bu işte bir iş vardı fakat bunu düşünemeyecek kadar yorgun hissediyordum. Tüm gün üniversitede verdiğim dersler ve savaş sanatı üzerine yaptığım araştırmalar beni halsizleştirse de halimden memnundum.

Biraz dinlenmenin bana çok iyi geleceğini bildiğim ,Elina ve Boris ile beraber, gece o meşhur kutsal günümüzü yapıp kafamızı dağıtacağımız için bizimkilerden ayrılıp kendimi eve atmanın bugün aldığım en yararlı kararlardan biri olabileceği konusunda emindim. Ve öyle de oldu, Boris o bana haber verene kadar yatıp dinlenmem gerektiğini içeren mesajından saatler sonra 22.30'da  yeni bir mesaj yollamıştı.

"Bir saate seni almaya gelirim,seni seviyorum."

Bende zaten ancak bir saate hazırlanabilirdim. Bakımlı olmaya önem verirdim ve her an kendimin en iyisi olmalıydım. Bu sebeple bir saat benim için yeterli zamandı. Yine de bu bir davet veya toplu etkinlik olmadığı için fazla iddialı olmam abartılı olabilirdi.

Tercihim siyahın asilliği ve kırmızının çarpıcılığından yana olacaktı tabi ki. Siyah elbisem,kırmızı topuklu ayakkabım ve kırmızı rujum ile bir ahenk oluşturacaktı. Göz makyajımı da hafif dumanlı yaptığımda hazır olacaktım.

     Hazırlanıp dışarı çıktığımda Boris'in arabasını gördüm ve yanına doğru ilerledim. Arabaya bindiğimde yakışıklılığı ile bir kez daha övünerek her zamanki gibi muhteşem göründüğünü düşündüm.

SIMA HUMBOLDT Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon