8

54 8 2
                                    

      "Kaan." Sesini tekrar duymasıyla Kaan bir anlık aklına gelen şeyden uzaklaştı. Bir anda aklına onu öptüğü gelivermişti. O da bu düşüncesine hem kızmış, hem de utanmıştı. "Uyu, güzelce dinlen. Bir şey olursa zaten bana seslenirsin. " diyerek bir yandan da ince pikeyle Asena'nın üzerini örttü. Hala gözleri halsiz bir şekilde bakan Asena "Saat kaç?" sorusunu yöneltince Kaan " Saat 23.30 oldu bile. Sakın saat daha erken diye mızmızlanmaya çalışma çünkü gözlerinden uyku akıyor. Ben gidiyorum, iyi geceler." diyerek kaçarcasına kapıya yöneldi.

Asena da hafifçe kıkırdayarak "Tamam, tamam iyi geceler." deyip gözlerini kapattığında odadan çıkmıştı.  Yarın ilk iş günü olduğu için erken yatması gereken Kaan, biraz daha vakit geçirip öyle yatmak istedi.

  Oturma odasına gelince koltuğa yayılmasıyla  Elizabeth' de mırıldanarak yanına gelip kıvrıldı. "Her geçen gün işler daha da karmaşıklaşıyor, minik kedicik. Bugün Asena'nın Elina ve Boris hakkında duyduğu şeyler sonucu ,daha önceden bahsettiği  savaş departman müdürü olan, Jack Roy' un da bu işin içinde olduğu apaçık ortada. Asena'ya çok değer veriyorum, onu çok yıpratmış olabilirim ama artık yanında olmak istiyorum. Ona olan yakınlığımın farkında mıdır? Bilemem, Elizabeth." Kaan yanındaki kediyle konuştuktan sonra büyük bir iç çekti.

"Boris onu yıpratmış gibi görünüyor." diyerek bir de üstüne ansızın gelen bir öfke ile  "Ama hayallerini yıkmasına rağmen ona çok değer veriyor. O kim ki bu kadar önemli oluyor, onu vazgeçilmez  kılan ne ?" diye ekledi. İçinde bir yerlerde alevlenen kıskançlığını iliklerine kadar hissetti. Aynı zamanda kitabı yok eden kişinin Conroy olduğunu bilmesi ona Asena'nın arkasından iş çeviriyormuş gibi hissettiriyordu.

"Sahiden o pis herif nerede? " diye düşünerek rehberinden onun numarasını bulup aradı. Telefon biraz çaldıktan sonra arama meşgule düşünce sertçe telefonu sıktı ve bir anlığına gözlerini kapatıp sakinleşerek tekrar aradı. Kaan, Conroy' dan hiç haz etmemişti. Çünkü, o adamın ne işler çevirdiği meçhuldü. Bu da Kaan'ın kolay bir şekilde sinir olmasına sebep oluyordu. "Alo, buyurun. Ben Conroy Bey'in geçici olarak asistanlığını yapıyorum. Size nasıl yardımcı olabilirim? " diyerek konuşan kadın sesiyle nihayet araması cevaplanmıştı.

Aynı zamanda telefonun diğer ucundan değişik sesler geliyordu. "Merhaba, rahatsızlık verdiysem kusura bakmayın, hanımefendi. Bugün Elina, Conroy' un görevde olduğunu belirtti ancak benim onunla konuşmam gerekiyor. Siz Kaan derseniz, o beni tanır." deyince telefona cevap veren asistan tam ona karşılık verecekken arkadan kalın ses tonuna sahip bir adam "Kızım, çabuk Conroy' a Soman getir." diye emir verince aniden telefon Kaan'ın yüzüne kapandı.

Elindeki telefona bakakalan Kaan, sonra elbet ne işler döndüğünü bulacağını biliyordu. Fakat Soman, bildiği kadarıyla dünyada sadece kimyasal silah yapımında kullanılan çok zehirli bir bileşikti. Canlıların enzimini bloke ederek işlev yapamaz hale getirdiğinden ayrıca bir sinir ajanıydı. Hatta araştırma amaçlı sınırlı miktarda üretimi yasalarca düzenlenmiş, silah amaçlı stoklanması ise tamamen yasaklanmış olduğunu biliyordu.

Yani bu bilgilere göre Conroy bir araştırma yapıyordu ve bu araştırma da kimyasal silah ile bağlantılıydı. "Gerçekten de WASRO' ya çalışıyor olmalı. Acaba Bilim Departmanı nerede?" diye düşünüp arama motorundan bakmak için telefonunun ekranını açan Kaan saatin geç olduğunun farkına varınca yatıp uyumaya karar verdi.

Asena henüz daha uykusundayken gözlerinin önüne bir kadın beliriverdi. O kadının savaştan çıkmış gibi bir hali vardı. "Asena, yardımına ihtiyacımız var. Elina ve Boris , onlardan haber getirdim. Hayattalar, bizi bulmalısın." dedi ve bir anda Asena nefes nefese uyanıverdi. O kadar gerçekçiydi ki uyku sersemiyle rüya olduğuna bile inanası gelmemişti.

SIMA HUMBOLDT Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum