3

142 68 63
                                    

Sayın Asena Saylan,
Siz değerli profesörümüzü tekrardan rahatsız ettiğimiz için mahcup hissettiğimizi, bilmenizi isteriz. Fakat vizyon ve misyonlarımız gereği; Dünyamız'ın geleceği açısından katkı sağlayabilecek ve başarılı, zeki insanlara karşı arzumuz hiç bitmeyecek.

Bu önceki görüşmeler gibi bir iş teklifi değil, sadece ortak yön bulma çabamızın olduğunu hissettirmesini umduğumuz bir iletidir. Değerli profesörlerimize yaptığımız bir ayrıcalığımızdan sizinde yararlanmanızı istiyoruz.

Bünyemizde bulunan tüm kütüphane, kaynaklardan yararlanabileceksiniz, tabii ki ne zaman isterseniz. Kurumumuzu ziyaret ederek, kaynaklara erişim konusunda bilgi alabilirsiniz.
Sevgiyle, bilimle kalın.
Wasro-Savaş Departman Görevlisi

Elinde tuttuğu zarfı okuduktan sonra Asena, bir gün daha Boris ve Elina'ya ulaşmayı deneyerek bir karar vermesi gerektiğine karar verdi.  Şu an hem kendi kafasını dinlendirmesi hem de yanındaki misafiriyle ilgilenmesi gerekti.

Mektubu okumalarının ardından, Kaan merakına yenik düşüp "WASRO sana mektup mu gönderdi cidden? Anlatsana bana. Neler oluyor ? Bu çok heyecan verici." diye aralıksız bir şekilde cümleleri ağzından döküverince Asena, tebessüm ederek "Yolda konuşmaya ne dersin? Hadi arabaya binelim, çok acıktım." dedi ve Asena önden, Kaan ise onun arkasından sallanarak ve hafif bir sırıtışla ilerledi.

Arabaya binmişlerdi fakat nereye gideceklerini de hiç düşünmemişlerdi. Kaan'ın da buraya ilk gelişi değildi, hatırı sayılır dostları vardı. Ama her ikisi de bu konuda bir şey dememişti. "Nereye gidelim?Benim misafirim sensin. Bir fikrin var mı?" Asena emektarını, siyah afetini çalıştırıp gaza basınca Kaan " Tamamen sana bırakıyorum, sakin bir yer olabilir. Böyle şeyleri istemesende konuşup, anlatmaya ihtiyacın var biliyorum." Ve ekleyerek " Benden kaçış olmaz, bilirsin." dedi.

Ardından da Asena'ya bir gözünü kırparak gülümsedi. "Pizzalarımızı alıp dışarıda güzel bir yerde yiyelim o zaman, merak etme bizden başka kimse olmayacağı için sakin bir mekan olacak. Bence sohbet etmek için en ideal yer olabilir." diyerek Asena radyoyu açıp yola devam etti.

Bu sohbetsiz bir yolculuk geçirmek istediği anlamına geliyordu. Asena'nın bir zamanlar stresini atıp sakinleşmek için gittiği tepeye gideceklerdi. Bu tepe merkeze yakın olmasada şirin bir kasabanın yanında bulunmaktaydı. Pizza konusunda ise kimse o kasabada şirin bir dükkanı bulunan, Cantor amcanın eline su dökemezdi.

Arabada sadece radyoda akıp giden şarkının sesi duyulurken, ruhunun içinde ise gittikçe düşüncelerinin seslerini daha fazla duymaya başlamıştı. Issız bir yerde, nasıl olduğunu bilmediği hayatındaki en önemli iki insanı düşünmediği bir an bile yoktu. Bu konuyla ilgilenecekti elbette, gerekirse WASRO'ya bir şekilde girecekti. Diğer bir yol ise tüm kitapları Bodleian Kütüphanesi'nde teker teker dökmek olacaktı.

Evet, diğer seçenek delice ama gerekirse son çaresi olacaktı. Böyle bir şirket tarafından mimlenmemek için duyuru da asamazdı. Ayrıca insanlar onun deli olduğunu düşünürdü. Ama şuan bunları düşünmek onu sadece daha fazla geriyordu. Bu şekilde mantıklı kararlar da veremezdi, düşünceleriyle biraz zaman geçtikten sonra akıp giden yola odaklandı.

O şirin kasabaya giriş yaptıkları andan itibaren Asena, temiz havayı içine soluyunca bir rahatlık gelmişti. İngiltere'nin en huzurlu bölgesi Cotswoldsda bulunan Bourton On the Water kasabası; bölgenin inişli çıkışlı tepeleri arasında küçük bir vadide yer alıyordu ve hoş bir manzaraya sahipti. Bu köy ortasından geçen Windrush Nehri üzerindeki köprüleriyle Cotswolds'un küçük Venedik'i olarak anılmaktaydı.

SIMA HUMBOLDT Where stories live. Discover now